Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu bozuk düzeni değiştirmenin zamanı geldi

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısı İstanbul Kongre Merkezinde başladı.

İslam İşbirliği Teşkilatının olağanüstü toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gözbebeğimizi tarihi ve hukuki bir statüsünde bir kez daha yapılan saldırı nedeniyle bir araya geldik. Tarihi toplantının ve alacağımız kararın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Zirve dönem başkanı olarak 3 önce yaptığımızı davete icabet ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Bugün İsrailli haydutlar tarafından katledilen Filistinliler için harekete geçmek ve insanlığın halen ölmediğini göstermek demektir. Barışa ve insanlığa sahip çıkmaktır. Kudüs Müslümanların onuru, hizmetidir. Ortak mirası, orta emeğidir. Kudüs 3 semavi dininin mukaddes beldesidir. Her saldırı aynı zamanda bu değerlere bu hassasiyetlerin tamamına yapılmış demektir. Toplantı ile sadece Kudüs’ü işgal teşebbüsüne karşı tepkimizi ortaya koymuyoruz. Barış içinde bir arada yaşama içinde yaşama idealine sahip çıkıyoruz. Kan ve gözyaşına boğmak isteyenler dur diyoruz. Toplantımızda Filistinli kardeşlerimizin mücadelelerinde yalnız olmadıklarını haykırıyoruz. Şu gerçekliğin herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Kudüs tüm Müslümanların davasıdır. Elinde 10 binlerce masum Filistinli kanının olan terör devletine bırakılmayacak kadar mübarek bir yerdir. 14 Mayıs pazartesi insanlık tarihine kara bir gün olarak kazınmışsa 18 Mayıs Cumada müşterek çabalarımızda insanlık onurunun kurtarıldığı gün olarak yazılacaktır” dedi.

“Açık ve net İsrail’in haydutluktur, vahşettir, devlet terörüdür”

ABD’nin kararından sonra uyarılarda bulunduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD’nin hukuk dışı Kudüs kararının ilk işaretleri gelmeye başladığı andan itibaren ABD gerekli uyarılarda bulunduk böyle bir adımın tansiyonu yükselteceğini ve gerginliklere neden olacağını söyledik. Kutsal topraklarda bir taşı yerinde oynatmanın ciddi sorunlar doğuracağını söyledik. Yanlışta ısrar edilmesi halinde bütün bölgenin çatışma iklimine gireceğini kararı uygulayanların sorumlu olacağını belirttik. İyi niyetli ikazlarımız akıl tutulması yaşayan muhataplarımızda karşılık bulmadı. ABD gerilim ve çatışmadan beslenen çevrelerin esiri oldu. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler genel kurulunun iradelerini dikkate almayan ABD Netanyahu’nun kuyruğuna takılmayı tercih etti. 14 Mayıs Pazartesi günü ABD dünyadan yükselen tepkilere rağmen İsrail Büyükelçiliğini Tel-Aviv’den Filistin’in başkenti olan Kudüs’e taşıdı. Filistinli kardeşlerimize yönelik katliam gerçekleştirildi. İsrail çıplak elleriyle işgale direnen çocukların kadınların bulunduğu 62 Filistinli kardeşimizi şehit etti. Bir kısmı ağır 2 bin 700 Filistinli yaralandı. Kudüs’ün muhafaza ve müdafaası için canlarını feda eden şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Açık ve net İsrail’in haydutluktur, vahşettir, devlet terörüdür. Avrupa’da Musevilere yapılan zulümle Gazzeli kardeşlerimiz maruz kaldıkları vahşet arasında fark yoktur. 2. Dünya savaşı sırasında toplama kamplarında her türlü işkenceye uğrayan insanların çocukları maalesef bugün adata Nazilere taş çıkartan yöntemlerle masum Filistinlilere saldırıyor. 2 ayağı olmayan tekerlekli sandalyede nisanları katletmek başka nasıl izah edilir. 8 aylık bebeğe kurşun sıkmak nasıl tarif edilir. Kadınları çocukları vahşice öldürmenin tek bir geçerli mazereti olabilir mi?” diye konuştu.

“14 Mayıs yeni bir Nakba günü olarak kaydolmuştur”! 

İsrail’in zulmü yalanlarla örtebileceğini zannettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail tüm dünyanın gözü önünde bu cinayetleri işliyor, hemde kanını döktüğü insanları suçlayarak kendini aklamaya çalışıyor. İsrail yönetimi katliamlarını yalanlara örtebileceğini zannediyor. Çünkü hesabı hukuk önünde sorulmayan her cinayet faili daha da azdırır. İsrail’de yıllardır Filistinlilere yönelik şiddet politikalarının önünde vermediği için pervasızlaşıyor. Batılı ülkelerin mahcubiyetini fırsat bilerek her gün yenisi ekliyor. 15 Mayıs 1948 Nakba ile başlayan sürgünler, katliamlar, baskınlar katlanarak devam ediyor. 14 Mayıs Pazartesi’de Filistin’in makus tarihine yeni bir Nakba günü olarak kaydolmuştur” diye konuştu.

“Ramazan ayı boyunca İslam ülkelerinde Filistinliler için yardım kampanyası düzenleyeceğiz” 

Filistin için yardım kampanyası düzenleneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ABD işgal politikalarıyla İsrail’i ödüllendirmiş barış istediğini defalarca kanıtlamış olan Filistin’i cezalandırmıştır. İsrail’in katliamlarına zemin hazırlayan masum Filistinlilerin kanı bulaşmıştır. ABD çözümün değil sorunun aktörü haline gelmiştir. Bu konuda İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak Filistinli kardeşlerimizle eşgüdüm içerisinde adımlar atmaya başladık. İsrail’in zulüm ve katliamlarının cezası kalmaması için Filistinlilerle birlikte çalışmalıyız. Uluslararası yargıda mutlaka vermelidir. Adaletin tecellisi için atılan her adım güvenlik konseyinde ABD tarafından veto ediliyor. Birleşmiş Milletler genel kuruluna götürecek burada tüm İslam ülkelerinin vicdan sahiplerini desteğini alacağız. Ramazan ayı boyunca İslam ülkelerinde Filistinliler için yardım kampanyaları düzenleyeceğiz. Diplomatik kanaları kullanarak tepkiyi ortaya koyacağız” dedi.

“ABD Kudüs kararı İslam dünyasına yönelik yeni operasyonların habercisidir“ 

Kınamak ve kızmanın bir etkisi olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geldiğimiz noktada şu gerçeği hepimiz biliyoruz. Kınamak, kızmak bağırmak bugüne kadar işgal ve zulmü durdurmadığı gibi bundan sonrada durdurmayacaktır. Hiç kimse bize hakkımızı altın tepside ikram etmeyecektir. Suriye’de Arakanda ve daha pek çok yerde Müslümanlar haklı olmasına rağmen kazananlar gücü elinde bulunduran zorbalar olmuştur. Bu bozuk adaletsiz düzeni değiştirmenin zamanı gelmiştir. ABD Kudüs kararı İslam dünyasına yönelik yeni operasyonların habercisidir. Biz bu konuda yeterli tepkiyi göstermezsek bunun çok daha kötüleri gelecektir. Bu meselede elde edeceğimiz başarı ise Müslümanlar ise bir dönüm noktası olacaktır. Kendimizi toplayacağız, sonra toplanacağız. Birbirimizle kenetleneceğiz. İslam ülkeleri olarak başkenti Kudüs olan 1967 yılı sınırları içerisinde egemen ve bağımsız Filistin talebinde vazgeçmeyeceğiz. Dünya tarafından değerlendireceğine inanıyorum. Açıklayacağımız sonuç bildirgesi tüm İslam dünyasında tüm dünyada çok farklı bir etki uyandıracaktır” ifadelerini kullandı.  

Bir cevap yazın