MAHMUT MUHTAR PAŞA KONAĞI’NA YAPILACAK ÇALIŞMALAR

1956’dan 1999 depremine kadar Kadıköy Kız Lisesi’nin bir parçası olarak kullanılan Mahmut Paşa Konağı, İl Özel İdaresi tarafından restore ediliyor. Restorasyon bitiminde konak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir idare binası olarak kullanıma açılacak.

İstanbul’da devlet erkânına ait köşklerden sadece biri Mahmut Muhtar Paşa Konağı. Fakat günümüzde onu, diğer köşklerden ayıran bir hikâyesi var. 1870’lerde Kadıköylü levantenler (Tanzimat sonrasında liman kentlerinde yaşayıp ticaretle uğraşan gayrimüslimler) tarafından, İtalyan bir mimara yaptırılan konakta, ilk olarak Alfred Frederic James Barker adında bir İngiliz yaşar. Hakkında Fransız asıllı olması ve konakta ailesiyle birlikte tam 10 yıl yaşamasının dışında bilgi kalmaz günümüze. Konağı onun yaptırdığına dair olan söylentileri saymazsak tabii…

Barker ailesi, 1894 İstanbul depreminde burayı Dimitri Veldemi adında bir Rum’a satıp gider. Veldemi’den de Osmanlı sadrazamlarından Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın evlenecek oğlu Mahmut Muhtar Paşa alır konağı. Mahmut Muhtar Paşa’nın konakta yaşadığı dönemler önemlidir. Çünkü Moda sakinlerinin, ‘Mermer Köşk’ olarak da andıkları yapının kaderini ve onu diğerlerinden ayıran özelliğini, bu süre belirler biraz da!

Gemilerin borcunu ödemek için devlete satılır
Bahriye nazırı Mahmut Muhtar Paşa, Mısır Hidivi İsmail Paşa’nın kızı Prenses Nimetullah Sultan’la evlenip 1897’de konağa yerleşir. 35 yıl burada ikamet ederler. Cumhuriyet’ten sonra da onun adıyla anılır. Konağın onun adıyla anılmasının tek sebebi Mahmut Paşa’nın uzun yıllar burada yaşaması değil; görevi dolayısıyla Osmanlı donanmasını kuvvetlendirmek için İngiltere’ye sipariş ettiği ‘Sultan Osman’ ve ‘Reşadiye’ adındaki zırhlı gemilerdir!

Mahmut Paşa’nın gemileri sipariş ettiği tarihte, Birinci Dünya Savaşı çıkar ve İngiltere, parası peşin ödenen gemileri Osmanlı’ya teslim edemez. Savaştan sonra, yani Cumhuriyet’in ilan edildiği yıllarda, bu gemiler Mahmut Muhtar Paşa’nın ‘hazine hakkının kaybına’ sebepten yargılanmasına sebep olur. Mahmut Paşa, dava sonucunda suçlu bulunur ve gemi için harcananların bedelini faiziyle ödemekle yükümlü tutulur. Napoli’ye bir gemi seyahatinde hayatını kaybeden Mahmut Muhtar Paşa’nın borcunu, Mısır’a yerleşen ailesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne konağı satarak öder. Yıl 1956’dır. 1,5 milyon lira bedelle kamulaştırılan konak Marmara Denizi’ne kadar uzanan 9 dönümlük arazisiyle, Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilir ve Kadıköy Kız Lisesi olur. Bir süre sonra, köşkün bahçesine lise için ek binalar yapılır. Bu, biraz da konağın makus talihinin izidir aslında. Çünkü, özel bir mimariye sahip 150 yıllık konağın tarihi, beton yığması sıradan lise binalarıyla gölgelenir. En kötüsü ise uzun yıllar derslik olarak kullanılan Mahmut Paşa Konağı’nın, 1999 Marmara depreminde zarar görmesi üzerine kapısına kilit vurulmasıdır. Yapıldığı günden beri pek boş kalmayan konak, depremden sonra boşaltılmış ve sadece Kadıköy Kız Lisesi öğrencilerinin dışarıdan baktıkları bir binaya dönüşmüş.

Mahmut Paşa Konağı’nda 1999’da başlayan bu sessizlik geçtiğimiz haftalarda bozuldu. Kadıköy Kız Lisesi mezunları, binanın restore edilebilmesi için yetkililerle bağlantı kurmuş. Uzun çabalardan sonra İstanbul İl Özel İdaresi, mezunların sesine kulak verip restorasyona başlamış. konağı yenileyip Kadıköy Lisesi Müzesi’ne dönüştürelecek.

Konak, Tanzimat sonrasında yapıldığı için eklektik mimarinin özelliklerini taşıyor. Yani Batı’dan Doğu’dan pek çok öğeyi barındırıyor. Bazı odalardaki duvar bezemelerinde 1900’lerde yaşamış İngiliz erkeklerini hatırlatan portreler, insan figürleri var. Bu figürler, yapının ilk sahiplerini getiriyor akla.

Konak; bodrum, giriş, sofa ve bir cihannümadan oluşuyor. Giriş katta birbiriyle karşılıklı 6 oda var. 6’sı da aynı eşitlikte ve misafirler için ayrılmış. Bu odalarda girişin sağında olanlar Marmara Denizi’ni görüyor. Antreden sofaya çıkan merdivenlerde ise yine mermer kullanılmış. Konağın sofaya açılan 6 odası daha var. Onlardan biri Prenses Nimetullah, diğerleri de ailenin geri kalan bireylerince kullanılmış. Bu odaların duvar bezemeleri ve pencere yapıları göz alıcı.

Üçüncü katına ise hizmetçilerin kullandığı merdivenden çıkılıyor. Bu merdiven, aynı zamanda konağı mutfak ve servis odasına bağlıyor. Üçüncü kat ise hizmetçilere yatak odası olarak ayrılmış. Fakat konakta aileden daha çok, okul olarak kullanıldığı yılların izleri var. Duvar, bezeme ve tarihi kalorifer peteklerinin üzerilerinde hep öğrencilerin adları yazılı. Arada kopyalar… Ve duvarlara çakılmış kara tahtalar var!

 

MALL OF İSTANBUL RESİDENCE’LARIN SATIŞ REKORU

Türkiye’nin en büyük karma projesi Mall of İstanbul’da ofis satışına başladı. 1 ayda rezidanslarınının yüzde 90’ı satılan Mall of İstanbul’un ofis satışlarına da 3 kat talep geldi…

Torunlar GYO’nun projesi olan Mall of İstanbul’un rezidanslarına olan ilgi şimdi de ofislerine yöneldi. Satışa çıkarılan ofislere adedinin 3 kat üzerinde ön talep alınan projedeki ofislerin fiyatları ise 402 bin TL ile 4 milyon 187 bin TL arasında değişiyor.

Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklıklarından Torunlar GYO, rezidans, AVM, ofis ve otelden oluşan konsepti ile Türkiye’nin en büyük karma projesi olmaya hazırlanan ‘Mall of İstanbul’un ofis satışlarının birinci fazını başlattı.

Toplamda 115 adet ofis bulunan ve ilk etapta 75 adedi satılacak olan Mall of İstanbul ofisleri ön taleplerde yoğun ilgi gördü ve satışa çıkarılan ofis adedinin 3 kat üzerinde bir talep alındı. 28 bin metrekare ofis bloğu bulunan Mall of İstanbul’da ofislerin fiyatları ise A tipi 116,50m2 402 bin TL-482 bin TL+KDV, B tipi 195 metrekare 620 bin TL-781 bin TL+KDV, D tipi 311,37 metrekare 1 milyon 8 bin TL-1 milyon 224 bin TL+KDV, F tipi 1.245 m2 4 milyon 187 bin TL+KDV olarak değişiyor.

Engelliler de projede düşünüldü
Lokasyonu, konsepti ve tasarımı ile prestijli bir yaşam sunan Mall of İstanbul projesinde, ofis kulesinde her katta kat bahçeleri bulunacak. Benzer projelere oranla asansör sayısı da fazla tutulan proje ofisleri açılabilen pencereleri ve engelliler için düşünülen olanakları ile de dikkat çekiyor. Karma kullanım projesi olması sebebiyle her geçen gün değer kazanacak Mall of İstanbul ofisleri hem sahiplerine hem de kullanıcılarına projede yer alan sosyal donatılar ile de ayrı bir sosyalleşme alanı sunacak.

 

DÜNYA MİMARLIK FESTİVALİ FİNALLERİNE KATILAN MİMARIMIZ

EAA-Emre Arolat Architects “The World Building of the Year 2011″de 2 farklı kategoride 4 projesiyle finale kaldı.

Londra merkezli EMAP Media Group tarafından 2-4 Kasım tarihleri arasında Barcelona’da gerçekleştirilecek olan Dünya Mimarlık Festivali (WAF) kapsamında düzenlenen ve mimarlık dünyasının en önemli ödüllerinden biri olarak kabul edilen “The World Building of the Year 2011“de 2 farklı kategoride 4 projesiyle finale kaldı. EAA aynı zamanda festivalin bu seneki finallerinde en çok projeyle yarışma hakkı kazanan Türk mimarlık ofisi oldu.

EAA-Emre Arolat Architects‘in Bodrum Vicem Yalıları projesi “Geleceğin Projeleri / Konut” kategorisinde, Sancak Camii projesi “Geleceğin Projeleri / Kültür Yapıları” kategorisinde, Antakya Otel projesi “Geleceğin Projeleri / Ticari Yapılar” kategorisinde ve Yalova Raif Dinçkök Kültür Merkezi yapısı “Kültürel Yapılar / Galeriler” kategorisinde festival bünyesinde finallerde yarışacak.

9 ülkeden toplam 704 proje katılımı ile bugüne kadarki en yüksek başvuru sayısına ulaşan Dünya Mimarlık Festivali‘nde, aralarında Will Alsop, Peter Cook, Odile Decq, Michel Rojkind ve Michael Sorkin gibi mimarlık dünyasının önde gelen isimlerinin bulunduğu jüri, her kategorinin birincisini seçerek “Best in Show” ile ödüllendirecek.

 

FLORYAYA YAPILACAK PROJELER

İstanbullu’nun denizle buluştuğu plajıyla, sayfiye bölgesi Florya, eski cazibesini kaybetmeye başlamıştı. Şimdi yeni projelerle yeniden canlanıyor.

Florya inşaat devlerinin projeleriyle yeniden canlı günlerine kavuşacak. Artaş İnşaat, Avrupa Konutları Florya projesinin inşaatına devam ederken, Eroğlu, Ekşinar projesini satışa sunmaya hazırlanıyor. Florya’nın diğer projesi Koru Florya ise dün satışa sunuldu.

İstanbul’un bir dönem en gözde semtlerinden biri Florya…

İstanbullu’nun denizle buluştuğu plajıyla, bir sayfiye bölgesi olarak öne çıkan Florya, uzun zamandır eski cazibesini kaybetmeye başlamıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dev akvaryum projesiyle yeniden dikkatleri üzerine çeken Florya, inşaat şirketlerininin yeni konut ve AVM projeleriyle yeniden o eski canlı günlerine kavuşuyor. Florya’nın Cennet Mahallesi’nin E-5’e cepheli bölümünde yer alan yaklaşık 80 bin metrekarelik araziyi farklı yöntemlerle ihale eden Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) öncülüğünde inşaat şirketleri yüzlerce konut üretiyor. Bu bölgedeki alan üzerinde sektörün önde gelen şirketleri üç büyük projeye imza atıyor. Bölgede ilk projeye başlayan şirket Avrupa Konutları markasıyla adını duyduğumuz Artaş İnşaat oldu. Artaş İnşaat, Florya Atatürk Ormanı’nın hemen yanında sekiz blok ve üç farklı konut tipinden oluşan 80 dairelik Avrupa Konakları Florya projesine imza atıyor. Eroğlu Holding iştirakleri olan Erk Pazarlama ve Erfa’nın, Emiroğlu İnşaat ortaklığıyla inşaatına başladığı Florya Ekşinar Konakları da 230 daireden oluşuyor. Projede home-ofis ve mağazalarda bulunuyor.

Florya’nın en yeni projesi ise FloryaKoru. Proje, Aydınlı, ARKE, Metal Yapı Konut ve Vizyonlife ortaklığı ile hayata geçiriliyor. 298 konuttan oluşacak projede ayrıca 200 mağazadan ve 50 bin metrekarelik kiralanabilir alana sahip bir AVM yer alıyor.

Artaş’tan Avrupa Konakları Florya
Avrupa Konutları markalı projeleriyle dikkatleri çeken Artaş İnşaat, Florya’da inşa ettiği “Avrupa Konakları Florya” projesinde satışlara devam ediyor. Toplam 8 blokta 80 daireden oluşan projede fiyatlar 1 milyon 475 bin TL’den başlıyor. En yüksek fiyatın 3 milyon 200 bin TL olduğu projede, yüzde 25 peşinatla 12-120 ay vade, yüzde 0.99-1.01 arasında faiz oranıyla konut kredisi kullanılabiliyor.

Nisan 2012 tarihinde teslim edilmesi hedeflenen proje, 4+1 ve 5+2 dairelerden oluşuyor. 4 oda 1 salon bahçe katlarının büyüklüklerinin 215 metrekare olduğu projede aynı büyüklükteki ara katların büyüklüğü 235 metrekare. 5 oda 2 salon şeklindeki çatı katı dubleksleriyse 405 metrekare büyüklüğe sahip.

Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, “Florya’nın karakteristik az katlı mimari yapısına sadık kalarak inşa ettiğimiz projede bloklar sadece bir ağaç boyu kadar. Mutfaktan, salona, banyodan odalara kadar evin her detayında, müşterilerimizden kazandığımız güvene yakışır bir konforu kullandık.

Avrupa Konakları Florya’nın, İstanbul’un en gözde semtlerinde konfor ve huzuru yaşamak isteyen müşterilerimizin her türlü ihtiyacına cevap vereceğine inanıyoruz” dedi. E-5 otoyolunun kenarında yer alan Avrupa Konakları Florya projesi, sahil yolu, metrobüs, deniz yolu, demiryolu ve Atatürk Havalimanı’na yakın konumuyla da dikkat çekiyor. Projenin sosyal tesislerinde kapalı yüzme havuzu, fitness salonu, sauna, Türk hamamı ve aerobik salonu bulunuyor. Avrupa Konakları Florya, kapalı otoparkı, 24 saat özel güvenliği ile de dikkat çekiyor.

Ekşinarla eski Florya canlanacak
Yılbaşından bu yana üç projesini hayata geçiren Eroğlu, yılın dördüncü projesi olarak geliştirdiği Florya’da yer alan Florya Ekşinar Konakları’nda satışa çıkma hazırlıklarının son aşamasına geldi. Florya Ekşinar Konakları, Eroğlu’nun iştirakleri olan Erk Pazarlama ve Erfa’nın, Emiroğlu İnşaat ortaklığıyla TOKİ kaynak geliştirme uygulamaları kapsamında gerçekleştireceği ilk proje olma özelliği taşıyacak.

Florya Ekşinar Konakları, İstanbul Florya’da E-5 karayoluna 50 metre uzaklıkta, Atatürk Ormanı’nın hemen yanı başında yer alacak. 76 ila 463 metrekare arasında, 1+1’den 7+2’ye kadar değişen 230 dairelik konut bölümüne sahip olan proje, 73 home-ofis ve 5 mağaza ile ticari alanda da çözümler sunacak.

21 bin metrekarelik alan üzerinde konumlanan ve 6 bin metrekareyi bulan rekrasyon alanları ile Florya Ekşinar Konakları’nda araç trafiği bulunmayacak. Projede, kısmi olarak açılabilen kapalı yüzme havuzu, çocuk havuzu, Türk hamamı, sauna, fitness ve SPA merkezi, aerobik salonunu kapsayan sosyal tesis kompleksi, açık basketbol sahaları, cafe ve oyun parkıyla hayatı dolu dolu geçirilen keyifli bir tatile çeviriyor. Sosyal olanaklarda dikkat çekiyor.

SAMİMİ, SICAK VE NOSTALJİK
Eroğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu, Florya Ekşinar Konakları projesini “Nostalji olan anıların şimdiki zamanda tekrar var olacağı, birbirine saygılı ve uyumlu ailelerden oluşan, köklü dostlukların yeniden hayat bulacağı kuşların cıvıl cıvıl öttüğü, çocukların neşe içerisinde oynadığı, herkesin ‘tanıdık’ olduğu, ‘günaydın’ ve ‘iyi akşamlar’ sözlerinin eksik olmadığı; tıpkı eskiden olduğu gibi kapısını gönül rahatlığıyla çalacağınız komşulara sahip olacağınız güvenli yaşam alanları” olarak tanımladı.

Koru Florya dün satışa sunuldu
AYDINLI, ARKE, Metal Yapı Konut ve Vizyonlife ortaklığının hayata geçireceği konut ve yaşam projesi KoruFlorya, dün yapılan basın lanslamıyla birlikte satışa sunuldu. Konut ve alışveriş merkezinden oluşacak KoruFlorya, şehrin merkezinde deniz ve ormanla iç içe olacak.

42 bin 245 metrekarelik proje alanında inşa edilecek Koru Florya projesi, 280 bin metrekare inşaat alanıa sahip olacak. Projede 86 bin metrekare rezidans alanı, 3 bin metrekare sosyal alan, 920 araçlık rezidanslara ait otopark, 77 bin 500 metre kapalı, 50 bin metrekare kiralanabilir alana sahip AVM alanı yer alacak. Alışveriş merkezinde ise 200 mağaza bulunacak.

52 adet farklı daire tipinin bulunacağı Koru Florya’da dairelerin dağılımları ise şöyle: 72 adet 3+1, 112 adet 4+1, 36 adet 5+1, 16 adet 5+2, 22 adet 6+2, 30 adet 7+2.

 

ATAKÖY SAHİLİ MÜJDESİ İSTANBULLULARIN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ

İstanbul’a Sahil Müjdesi!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İstanbullu’ya müjdeyi verdi. Bayraktar, “Ataköy sahili milli sorumluluk. Tüm yapılanmaları durdurduk, sahili halka açacağız” dedi.

Bakan Erdoğan Bayraktar, TOKİ Başkanı olduğu dönemde arazinin satışı konusunda başında bulunduğu kurumun çıkarını düşündüklerini çünkü araziyi bedel karşılığı aldıklarını hatırlattı. Bakanlık olarak sahilleri bakanlıkları lehine kullanmayı öncelik edindiklerini belirten Bayraktar, “Halkımızın bu alandan istifade etmesi için biz kendi hakkımızdan feragat ediyoruz” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, TOKİ tarafından 2008 yılında satışı yapılan ve uzun süredir gündemde olan Ataköy sahiliyle ilgili tartışmalara son noktayı koydu. Bayraktar, sahildeki 422 dönümlük alan için verilen tüm ruhsatların, projelerin ve yapılanmaların iptal edildiğini belirterek, yepyeni bir imar planı yapıldığını açıkladı. Yeni plana göre, sahilden içeri 50 metre boyunca yeşil hat çizilecek ve inşaat emsal değeri yarı yarıya düşürülecek. Böylece, bölgenin halkın ulaşımından izole edilmesinin önüne geçilecek ve halkın kullanımına açılacak. Ayrıca sahil boyunca yapılacak yeni yollarla tüm alan halkın kullanımına ve yürüyüşe açık olacak. Ataköy sahilini “Milli sorumluluk” olarak tanımlayan Erdoğan Bayraktar, kararı alırken halkın menfaatini, çevre korumasını ve yeşil alanları halkın kullanıma sunmayı öncelikleri yaptıklarını söyledi.

ÇEYREK ASIRLIK SORUN
Daha önce satış ihalesini kazanan ve proje hazırlayan firmaları tek tek arayarak durumu izah edeceklerini söyleyen Bayraktar, “Onlar belki kabul etmeyecekler. Bize dava açacaklar. Ama biz kararımızı verdik. Yeni imara göre projelerini yapmak zorundalar. Kabul etmeyenlere ve dava açanlara, ‘Getirin geri alalım’ diyecek ve paralarını iade edeceğiz” diye konuştu.

Ataköy sahildeki arsanın 25 yıldan fazla süredir, yap-işlet-devret sistemi ile kiralandığını söyleyen Bayraktar, “Ancak hiçbir zaman buralara yatırım yapılmadı. Sadece mevcut alan kullanıldı. Buralara kongre ve kültür merkezi, halkın kullanımı için sosyal alanlar, yapılacaktı ancak hiçbiri yapılmadı” dedi.

Bayraktar, Emlak Bankası’nın kazandığı dava sonucu önce Emlak Bankası’na daha sonra da başkanı olduğu TOKİ’ye geçen alan için çok mücadele ettiklerini, işgalcileri buralardan çıkardıklarını ifade ederken, şimdi de halkın menfaati için kullanıma yönelik adım atmaktan çok mutlu olduklarını dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendilerine “Sahillere dikkat edin” talimatı verdiğini söyleyen Bayraktar, “Bu konuda Sayın Başbakanımıza da danıştık ve görüşlerine başvurduk” dedi.

1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM
İmar düzenlemesinde sona geldiklerini ve planı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gönderdiklerini söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “Yeni imar planı 1 hafta içinde hazır olacak” dedi.

Bayraktar, yeni imar planı ile bölgenin özellikle yeşil sahil şeridi ile halkın kullanımına açılacağını ifade ederken, arazinin değerinde bir düşme olmayacağını ve devletin zarar ettirilmeyeceğini söyledi. Bayraktar, yeni imar ile yapılan bina ve proje sayısında düşme olacağını ancak yapılacak yerlerin daha değerli olacağını belirtti.

1 milyar dolar civarında bir yatırım beklediklerini kaydeden Bayraktar, “Yeşilin korunması ve tüm halkın buralardan yararlanabilmesi öncelikli hedef olarak gözetilerek, bu alanlara, otel, kongre ve kültür merkezi, spor alanları yapılacak. Ayrıca Baruthane’nin olduğu yer için de bir müze projemiz var” diye konuştu.

TOPKAPI’DAN FLORYA’YA YENİ YAPILANMA
Bakan Erdoğan Bayraktar, Topkapı surlarından Florya’ya kadar olan sahil şeridi için yeni yapılanma projeleri olduğunu ifade ederken, “Mimari yapılanma siluetine aykırı olan ne varsa gereğini yapacağız” diye konuştu.

 

TASARIM DÜNYASININ TANINDIK İSİMLERİ ALLDESİGN’DA

 

”Aklın gözüyle görmek” sloganıyla yola çıkan konferansta, iki gün boyunca sektörünün lider konumundaki firmalar ve önemli tasarımcılar bir araya gelecek. Organizasyonun amacı, İstanbul’u Avrasya, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’nun tasarım merkezi olarak konumlandırmak.

Konferansa katılacak konuşmacıların arasında, Peugeot ve Mercedes gibi markalarla çalışmış olan otomobil tasarımı dahisi Murat Günak, Cirque du Soleil’in kurucusu Gilles Ste-Croix, Lord of the Rings ve King Kong filmlerinin Oscar ödüllü prodüksiyon tasarımcısı Grant Major, U2 grubunun sahne tasarımcısı ve Ejderha Dövmeli Kız filminin sanat yönetmeni Mikael Varhelyi, Türk basınının duayenlerinden Ertuğrul Özkök, Yılmaz Erdoğan gibi ünlü isimler bulunuyor.

 

FİKİR PROJESİNİN ÖDÜL TÖRENİ

Çamlıca Tepesi TV ve Radyo Kulesi Ulusal Fikir Projesi Kolokyum ve Ödül Töreni, 23 Ekim Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek…

10 Aralık 2009 tarihinde, Ulaştırma Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı arasında imzalanan ve 19 Mart 2010 tarihli İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi Kararı ile de yürürlüğe giren “Çamlıca Tepesi TV Kulesi ve Entegre Tesisleri Proje Hizmet Alımı ve Uygulama Projesine Dönüştürülmesi Süreçlerine İlişkin Protokol” kapsamında yapılan Ulusal Proje Yarışması sonucunda birinciliği kazanan proje kurul onayına sunulacak. Kurul onayının ardından Avan ve Uygulama Projeleri hazırlanarak hayata geçirilecek olan işin, Proje ve yapım maliyeti Ulaştırma Bakanlığı tarafından karşılanacak…

Kurul Kararı doğrultusunda, Tv ve Seyir Kulesi işlevi ile sınırlandırılmış tek bir simgesel kule olarak, Büyük Çamlıca Tepesi’nde 122bin764 m2’lik kentsel tasarım alanında, 14.000 m2’lik kule tasarım alanı olarak planlanan Çamlıca Tepesi Tv ve Radyo Kulesinin yüksekliği; 323 metre ile 357 metre arasında opsiyonlu olmak üzere ortalama 340 metre olarak belirlendi.

 

İTÜ TAŞKIŞLA’DA AÇILAN SEMPOZYUM !

Yenikapı – Mimarlık Altyapı ve Arkeoloji Sempozyumu
Fatih Belediyesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Politecnico di Milano Mimarlık Okulu’nun işbirliğiyle 12 – 13 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen disiplinlerarası “Yenikapı – Mimarlık Altyapı ve Arkeoloji Sempozyumu” kapsamında, daha önce Aya İrini’de ve Fatih Belediye Binası’nda açılmış serginin yeni ayağı İTÜ Mimarlık Fakültesi Taşkışla yerleşkesinde gerçekleştirilecek.

Marmaray Projesi ve bu kapsamda ortaya çıkarılan tarihi değerleriyle dünyanın ile gündemine giren Yenikapı, İstanbul’un yüksek yoğunluklu kentsel alanının altyapı gelişimi ile bağlantılı ve sürdürülebilir gelişmenin sağlanmasında stratejik öneme sahip bir düğüm noktası. Bu özellikler Yenikapı için, kentte yaşayanları ve olası yatırımcıları kapsayan, alanın potansiyelini ve gücünü vurgulayacak, ekonomik bir etkileşim ağı kuran, açık bir iletişim stratejisi geliştirilmesini gerekli kılıyor. Bu gerçekten hareketle uluslararası bir işbirliğiyle gerçekleştirilen disiplinlerarası “Yenikapı – Mimarlık Altyapı ve Arkeoloji Sempozyumu” sempozyumu Pedro Ortiz, Michael Schwarthing, Daniel Zarza, David Grahame Shane, Ed Wall, Antonella Contin, Zeynep Ahunbay, Nuran Zeren Gülersoy, Yüksel Demir, Murat Güvenç, Sırrı Çölmekçi, Haluk Sur gibi yerel yönetim temsilcilerinin, uzmanların, akademisyenlerin ve aynı disiplinlerden uluslararası ortakların görüş ve deneyim paylaşımı ile gerçekleşmişti.

Sempozyumun devamı niteliğinde olan sergi, Yenikapı ile ilgili mevcut durumun yanı sıra semtin geleceğine ilişkin sorunlara çözüm önerileri getiren projeler ile Yenikapı’yı anlatan fotoğraflardan oluşuyor. Sergide İstanbul Teknik Üniversitesi ve Politecnico di Milano’nun ortaklığında gerçekleştirilen projelerin yanı sıra, sempozyumu özetleyen videolar ile İtalya’da benzer bir süreç içinde bulunan Gela kentinin hikayesini anlatan kısa bir film de yer alıyor. “Yenikapı – Mimarlık Altyapı ve Arkeoloji Sempozyumu” sergisi, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Taşkışla yerleşkesinde 3 – 22 Ekim tarihleri arasında mimarlık, arkeoloji, kültürel miras, koruma, kentsel dönüşüm gibi konulara ilgi duyan tüm izleyicilere açık olacak. “Yenikapı – Mimarlık Altyapı ve Arkeoloji Sempozyumu” ile etkinliğin sergi sponsorluğunu ENI (ana sponsor), Yapı Kredi, Samsung Türkiye (akıllı cihazlar), Vodafone Türkiye (iletişim) üstlenirken, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi (mekan) ve İstanbul Topkapı Müzesi (mekan) tarafından destekleniyor.

 

VAN DEPREMİNDE ÇARPIK YAPILAŞMA DİKKAT ÇEKTİ !

Van’ı deprem değil, çarpık yapılaşma vurdu…
Van Depremi’nin bir kez daha ‘İnsanları deprem değil, kötü yapılaşma öldürür’ gerçeğini gözler önüne serdiğini söyleyen Türk Yapısal Çelik Derneği Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Doğru projelendirilen ve doğru malzeme ile doğru yapılan hiçbir yapı depremde yıkılmaz” dedi.

Tüm Türkiye, 23 Ekim Pazar günü Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin acılarını sarmaya çalışıyor. Türkiye’yi yasa boğan Van Depremi’nin bir kez daha ‘İnsanları deprem değil, kötü yapılaşma öldürür’ gerçeğini gözler önüne serdiğini söyleyen Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Şimdi ülke olarak birlikte yaşayacağımız depremlere dayanıklı yapılar konusunda bilinçlenme ve önlem alma zamanı” dedi. Çelik yapı üreticileri olarak doğru projelendirilen ve doğru yapılan hiçbir yapının depremde yıkılmayacağına inandıklarını belirten Prof. Yardımcı, “Bundan sonra depremle yerle bir olan Van ve ilçeleri yeniden imar edilirken Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği göz önünde tutulmalı. İnşaat faaliyetlerinin zorlaştığı her türlü mevsim şartlarında süratli yapım ve kurulum olanağı sağlayan depreme dayanıklı çelik yapılara gereken önem verilmeli. Önümüz kış, depremzedelerin biran önce günlük hayatlarına dönebilmeleri, başlarını sokacak bir evle mümkün. Bu nedenle gevşek zeminde dahi yaşamaya imkan sunan çelik yapıların bu avantajlarından Van’da da yararlanılmalı tercih edilmeli” diye konuştu.

‘Göreve hazırız’
Çelik yapı sektörü ve TUCSA olarak kendilerine bir görev verilmesi durumunda olanaklar ölçüsünde her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade eden Nesrin Yardımcı, “Depremin hemen ardından Yönetim Kurulumuz tüm üyelerle birlikte alınabilecek önlemleri değerlendirmeye başlamıştır. Gerektiği durumda bölgeye iş makinalarının sevk edilmesi, konteyner tipi ofis, sağlık merkezi veya konut temininin sağlanması, okul v.b. kamu binası olarak kullanılabilecek hafif çelik yapı ve çelik taşıyıcı sistemli yapı inşaa edilmesi, çelik yapılarda kullanılabilecek malzeme desteği verilmesi, danışmanlık ve proje desteği sağlanması için olanakların değerlendirilmesine başlanmıştır” açıklamasında bulundu.

‘Depremden önce önlem alınmalı’
Aslında bu tür önlemlerin Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) da belirttiği gibi depremden önce alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yardımcı, şöyle devam etti:

“Depreme karşı önlemlerin depremden önce alınması gerekir. Bu düşünceden hareketle, Türk Yapısal Çelik Derneği olarak bir “Afete Dayanıklı Çelik Yapılar” Kamu Araştırma Geliştirme (KAMAG) projesi ile “Çok Amaçlı Afet Hazırlık Yapıları” konulu bir inovasyon projesini bu yıl içinde AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı’na sunduk. Bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca, depreme karşı güçlendirme finansman modeli üzerinde de ön çalışmalarımız başlamıştır.”

Son olarak depremde hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dileyen TUCSA Başkanı Prof. Dr. Nesrin Yardımcı, “Teknolojinin bu kadar geliştiği çağımızda artık kötü yapılaşmadan dolayı can kayıplarının olmamasını temenni ediyoruz. Deprem olmadan yaptığımız uyarıları deprem sonrası da yapıyoruz. Ancak bir mesafe alamıyoruz. Türk Yapısal Çelik Derneği olarak bu konuda üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye kararlıyız” dedi.

 

KENTSEL TASARIM FİKİR PROJE YARIŞMASI

MEYDAN PROJESİNDE YARIŞMA SONUÇLARI BELİRLENDİ
Cumhuriyet Meydanı Projesi için düzenlenen Ulusal Mimarlık ve Kentsel Tasarım Fikir Proje Yarışması sona erdi…

Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın Juri Üyeleri ile birlikte düzenlediği basın toplantısıyla dereceye giren ekipler açıklandı. İlk üçe giren proje sahiplerine müjdeli haber bizzat Belediye Başkanı Burhanettin Çoban tarafından telefonla verildi.

Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın önemli projeleri arasında yer alan ve büyük önem verdiği Cumhuriyet Meydanı Projesi için düzenlenen yarışmanın sonuçları dün belirlendi. Juri Üyeleri’nin seçim yapmakta oldukça zorlandığı ve üzerinde günlerce çalıştığı değerlendirmenin ardından birinci Kenan Bilhan ve Ekibinin hazırladığı proje seçildi. İlk olarak 68 başvuru yapılıp, yer görme belgesinin alındığı yarışmaya 34 ekip proje verdi. 33 projenin değerlendirmeye alındığı yarışmada herhangi bir şaibeye meydan vermemek adına isim zarfları yapılan değerlendirmeyle dereceye girenlerin belirlenmesinin ardından açıldı.

Projelerin değerlendirmesi Başkanlığını hemşehrimiz Yüksek Mühendis Mimar Prof. Dr. Yavuz Selim Sepin’in yaptığı ve Yüksek Mühendis Mimar Prof. Dr. S. Güven Bilsel, Yüksek Mimar Necdet Beşbaş, İTÜ’den Yüksek Mimar Mehmet Ocakçı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nden Mimar Prof. Dr. Nuri Çağlar, İTÜ’den Yüksek Mimar Prof. Dr. Sinan Mert Şener, İTÜ’den Yüksek Mimar Dr. Nuri Serteser’den oluşan Juri tarafından yapıldı. Yedek Juri Üyeleri ise Kent Tasarımcısı Prof. Dr. Ayça Birsel, Mimar Oktay Okay, Peyzaj Mimarı Serkan Sağım ve İnşaat Mühendisi Mehmet Taner’den oluştu.

Juri Üyeleri büyük özveriyle çalıştı
Juri Başkanı Yavuz Selim Sepin yarışmanın süreci ve ilerleyişi hakkında bilgi verdi. Yarışma süresi boyunca juri üyelerinin oldukça özverili çalıştığını hatırlatan Yavuz Selim Sepin; “Şehircilik, mimarlık ve peyzaj mimarlığı açısından üç disiplinin bir arada çalışması gerektiği düşüncesiyle sınırlarını hem kentsel, hem mimari, hem de peyzaj ölçüsünde çizdiğimiz sınırlar içinde bir şartname hazırladık. Juri arkadaşlarımızla birlikte üzerinde saatlerle, günlerce tartıştığımız bir şartname ortaya çıktı. Fedakarca çalışan Juri arkadaşlarıma özverilerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Çok özel bir gayretle çalıştılar. Bunun yanında iftihar ettiğim Afyonkarahisar Belediyesi’nin çok değerli Başkan Yardımcısı Ayfer Hanım ve onun ekibi işlerimizi müthiş derecede kolaylaştırdı. Başkanımız da bize büyük destek vererek her konuda yardımcı oldu. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.

Dereceye girenler seçildi, kimlik zarfları açıldı
Afyonkarahisar Belediyesi’nin böylesi önemli bir projeyi yarışmaya açmasın gurur verici bir durum olduğunu dile getiren Yüksek Mühendis Mimar Prof. Dr. Yavuz Selim Sepin yarışmada dereceye girenlerin bileğinin hakkıyla bu başarıyı kazandığını ifade etti. Yavuz Selim Sepin şöyle devam etti; “Yarışmayı açtığınız zaman yarışma sonuçlarında bileğinin hakkıyla kazanan geliyor. Yani Ahmet, Mehmet, halaoğlu, dayı kızı bilmem ne değil. Bütün zarflar ve projeler anonim ve şuana kadar hiç kimse bilmiyor bunu. Biz birincileri, ikincileri, üçüncüleri ve mansiyonları seçtikten sonra kimlik zarfları açılıyor. Yani bütün şaibeler ortadan kalkıyor. Birinci kimse ister ateşe tapsın, ister puta tapsın, ister Müslüman olsun, ister Hristiyan olsun ne olursa olsun. O gücüyle, o yeteneğiyle, o mesleğinin güzelliğiyle alıyor bu ödülü. Sonuçta dereceye giren bileğinin hakkıyla kazanmış oluyor. Ben Afyonkarahisar Belediyesi’nin ve Başkanımızın bu tutumunu içtenlikle kutluyorum. İnşallah bu örnek bir davranış olur. Tüm kamu yapıları da bu şekilde bir yarışma yoluyla elde edilir.”

Yarışma şartları ağırdı, katılım konusunda fire verdik
Yarışmada üç disiplinin katılması mecburiyeti olduğunu ve bu durumun yarışmayı biraz zorlaştırdığını dile getiren Selim Sepin şunları söyledi; “Projenin sınırlarını da geniş tuttuk. O yüzden de biraz katılım az oldu. Ama 68 tane yer görme belgesi alındı. Yer görme belgesi ne demek; bu işe katılmak için parasını ödemiş, şartname almış, Afyon’a gelip bir iki gün kalmış, burayı gezmiş, gerekli bilgiyi edinmiş ve projeye başlamışlardır. Sonradan teslimde yarı yarıya fire verdik. 34 proje katılımı oldu, bunlardan bir tanesi geç verildiği için değerlendirmeye alınmadı. 33 tane projeyi biz 4 gün geceli gündüzlü, büyük tartışmalarla belirli bir süzgeçten geçirdik. Sonuçtan çok memnunuz. Ayrıca da bu sonuç Afyonkarahisar için büyük bir kazanım. Çünkü burada 33 tane projede yüzlerce insanın fikirlerini içeren dokümantasyon ortaya çıktı. Bu dokümantasyon Afyonkarahisar’ın problemlerini çok fraklı açılardan çözmeye çalışan insanların ortaya koyduğu bir değerdir. Biz bunu Afyonkarahisarlılar olarak her zaman kullanabileceğiz. Her fikri kendi içinde inceleyebileceğimiz ve ondan çok şey öğrenebileceğimiz bir bilgi değeri ortaya çıktı.

Şu yarışma öncesi Yavuz Selim Sepin ile yarışma sonrası Yavuz Selim Sepin arasında bile çok büyük fark var. Çünkü bu arkadaşlarımdan bende çok şeyler öğrendim.”

Bu tür yarışmalar her kesim için ayrı bir tecrübe
Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ise özverili çalışmalarından dolayı Juri Üyelerine tek tek teşekkür etti. Projelerin pek çoğundan faydalanılarak Afyonkarahisar’a güzel bir meydan kazandıracaklarını dile getiren Başkan Çoban; “Bugün yaklaşık 6 ay önce başlayan projelerin teslimiyle son aşamasına gelinen, 4 gündür de değerli Hocalarımızın geceli gündüzlü çalışması neticesinde bu noktaya geldik. Bizlerde şuanda Juri Başkanımızın da ifade ettiği gibi bu güzel projedeki eserleri görme ve kimin projesinin hangi dereceye girdiğini öğrenme fırsatı bulacağız. Bugüne kadar gerçekten her türlü titizliğe ve gizliliğe uyularak ve işin teknik görsel kaideleri gözetilerek güzel bir çalışma yapıldı. Bu tür çalışmalar hem bizler, hem juri üyeleri hem de yarışmacılar için bir tecrübe oluyor” diye konuştu.

Projelerin hepsinden faydalanacağız
Buradaki projelerin her birinden alınması gereken derslerin olduğunu anlatan Belediye Başkanı Burhanettin Çoban şöyle konuştu; “Biz bu projelerin hepsini tek tek çalışacağız. İnşallah hepsinden de faydalanarak Afyonkarahisarımızın bu güzel meydanını yapmaya başlayacağız. Ben burada gerçekten işin başlangıcından beri bize destek veren, güç veren değerli juri üyelerimize çok teşekkür ediyorum. Bu işler parayla olmuyor. Bu işler juri üyelerimizin ülkemize olan sevgisiyle ve bu ülkemizin şirin ili olmaya aday Afyonkarahisarımıza olan güvenlerinin ve desteklerinin ifadesidir. Onlarda bu güven olmasa kesinlikle bizde bu başarıya ulaşamazdık. Juri üyelerimizin hepsini tek tek kutluyorum, Afyonkarahisar halkı adına şükranlarımı sunuyorum.”

Dereceye girenler sonuçları Başkandan öğrendi
Yapılan konuşmaların ardından Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, yarışma tutanağını imzalayarak sonuçları teslim aldı. Ardından Juri Başkanı Yavuz Selim Sepin ve Juri Üyeleri tarafından dereceye giren projelerin tanıtımı yapıldı. Belediye Başkanı Burhanettin Çoban ilk üçe giren proje sahiplerini bizzat telefonla arayarak sonuçları bildirdi. Yarışma ile ilgili olarak Pazartesi günü saat 17:00’da Ticaret Borsası Sergi Salonu’nda sergi açılışı yapılacak. Sergi 19 Kasım’da gerçekleştirilecek Kolokyum’a kadar açık kalacak.

 

 

 

 

 

7.TÜRKİYE ŞEHİRCİLİK KONGRESİNDE KONUŞULAN DETAYLAR

Herkes İçin Kent, Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden
7. Türkiye Şehircilik Kongresi 14-16 Kasım 2011 tarihlerinde Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gerçekleşiyor.

Günümüzde, kentsel mekanın yaşanabilir ve paylaşılabilir bir toplumsal tüketim ve üretim alanı olması yanında bir birikim aracı olması durumu, ciddi bir gerilimi ortaya çıkarmaktadır. Bu gerilim, kapitalist kentin oluşumundan başlayarak her dönemde mevcut olmakla birlikte, neoliberal kent politikalarının egemenliğinin arttığı 1990’lar sonrası dönemde; “değişim değeri” üzerinden yeniden yapılanan kent mekanında giderek daha belirleyici olmuştur. Devlet ve planlama kurumları ise bu süreçte, pazarın düzenleyicisi olmaktan öte; kapitalist pazarı yönlendiren ve karlılığı artıran temel aktörler olmaya yönelmişlerdir.

Küresel kapitalizmin geldiği noktada, özellikle gelişmiş batı ülkelerinde, kentlerin üretimden çok tüketimin örgütlendiği yerlere dönüşmesi, hizmet sektörlerinin ve gayrimenkul piyasalarının gelişmesi sonucunda yapılı çevrenin yeni ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması, kentsel rantların arttırılması ve yeniden paylaşılması önem kazanmıştır. Geç kapitalistleşmiş/ sanayileşmiş ülke kentlerinde ise iki paralel süreç bir arada yaşanmaktadır: Hem küresel üretimin mekanları, hem de tüketimin örgütlendiği mekanlar olan bu kentlerde, rant potansiyeli yüksek bölgeler kentsel projeler yoluyla ve büyük parçalar halinde dönüştürülürken, bir yandan da yoksulluk ve dışlanmanın mekansal boyutlarının açıkça ortaya çıktığı ve kentsel rantların bölüşülmesinin artık çok daha eşitsiz koşullarda gerçekleştiği gözlenmektedir.

Homojen ve monoton olduğu için eleştirilen, planlı modern kentler; yeniden yapılanma sürecinde artık kent planlarından çok, pazar mekanizması, ödeme gücü ve müşterinin talebi üzerinden şekillenmektedir. Böyle bir gelişim, planlanmanın etkinliğini zayıflatırken, bir yandan da kent mekanında sınıfsal ayrışmaları yeniden biçimlendirmekte, homojenleşen ve güvenlik kaygılarıyla oluşan kentsel mekanların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu süreçte kentin belleğini ve kimliğini oluşturan tarihsel ve doğal mekanlar zamanla yok olmakta ve koruma kavramı ile alt açılımları (kurum ve aktör yapıları) bu süreci kimi zaman kolaylaştıran birer araç niteliği kazanmaktadır. Böyle bir gelişme modeli sonucu, kentlerin geleceğini etkileyecek yaşamsal kararlar da yine bu kar mantığı içinde verilmektedir. Kentlerin çevresindeki doğal kaynakların yok olması, orman alanlarının ve su havzaların yerleşime açılması, kıyı alanlarında doğal dengenin bozulması, aşırı betonlaşmanın getirdiği ekolojik sorunlar ve karayollarına dayalı ulaşım modellerinin hız kesmeden devam etmesi; kentlerin geleceğine yönelik önemli tehditleri işaret etmektedir.

Bu yeni kentleşme biçimi ve planlamaya konu olan kentsel gelişmeler, çok farklı konuların eleştirel bir biçimde ele alınmasının da yolunu açmıştır. Kentsel ayrışma ve dışlanmanın yeni biçimleri “kent hakkı” bağlamında ve etik düzlemde tartışılırken kadınlar, engelliler, yaşlılar, çocuklar gibi daha savunmasız kesimlerin kentlerde karşılaştıkları zorluklar gündeme taşınmakta ve kentlerde yaşayan bütün kesimlerin söz hakkının olabildiği, katılımcı bir planlama modeli arayışı sürmektedir. Bunun yanında, bilimin ve akılcı öngörülerin yerini giderek bürokrasinin ve siyasi aktörlerin baskın geldiği bir yapıya bırakması, kamusal alan ve hizmetlerin adil olmayan dağılımını ve kullanım ayrıcalıklarını doğurmuş; planlama ve kent düzleminde “adalet” arayışını gündeme getirmiştir.

Öte yandan, günümüz teknolojisi ve güncel üretim – uygulama tekniklerinin sağladığı kolaylıklar, dünyadaki sürdürülebilir yaşam dengelerini bozan başlıca ölçek olan kentlerde “akıllı” plan ve projelerin kar amaçlı yatırımlardan daha öncelikli olduğunu ortaya koymaktadır. Geçmişte çözemediğimiz ve bugün üzerine yeni sorun başlıklarının eklendiği meslek alanımıza dair yeni yaklaşımlar ve çözüm önerilerini “yeniden” düşünmemiz ve bir adım öteye taşımamız gerekmektedir. Bu nedenlerle 7. Şehircilik Kongresi’nin başlığı “Herkes İçin Kent, Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden” olarak belirlenmiş ve birlikte planlamanın koşullarının nasıl oluşturulacağı, planlama paradigmasındaki dönüşümün pratikte nasıl gerçekleşeceği konularının tartışılması amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda aşağıdaki başlıklar altında bildiri sunumları beklenmektedir:

Adalet:
– Konut Alanlarında,
– Kamusal Alanda,
– Kamu Mülklerinde,
– Kentsel Hizmetlerde,
– Çalışma Alanlarında,
– Doğal ve Tarihi Dokuda,
– Ulaşım ve İletişim Alanında,

Akıllı:
– Coğrafi Bilgi Sistemleri,
– Kentsel Yatırım ve Projeler,
– Kadınlar, Engelliler, Yaşlılar, Çocuklar İçin Çözümler,
– Ekoloji,
– Finans,
– Arazi Kullanım,

Yeniden:
– Kent Planlama,
– Yerel Yönetimler,
– Kentsel Muhalefet,
– Sınıflar ve Yoksulluk,
– Mülkiyet,
– Kent Hakkı,

Bildiri Özetlerinin Teslimi
“Herkes İçin Kent, Herkes İçin Planlama: Akıllıca, Adaletle, Yeniden” üst başlığının objektif bir bakış açısı ile tartışıldığı bir ortam oluşturmayı hedefleyen Kongrede, verilen başlıklarda tartışmaların çeşitlenmesi amacı ile başta şehir plancısı meslektaşlarımız olmak üzere, kentsel sorunlar üzerine düşünen uzmanları bildiri sunmaya davet ediyoruz.

Kongreye yazılı bildirilerin yanı sıra, poster bildiriler ile katılmak da mümkün olacaktır. Poster bildiriler etkinliğin amacına uygun sunumlardan seçilecektir. Kongrede ayrıca tema ile ilgili çalışmaları ve uygulamaları olan yurtiçinden ve yurtdışından bilim insanları ile çeşitli kurum, platform ve derneğin çağrılı olarak katılımları sağlanacaktır.

Bildiri sunmak isteyenlerin 500 kelimeyi geçmeyecek şekilde hazırlanmış bildiri özetlerini ve poster önerilerini, 01 Haziran 2011 tarihine kadar aşağıda belirtilen iletişim adresinde olacak şekilde posta, faks, tercihen elektronik posta yolu ile iletmeleri beklenmektedir.

Sunulacak bildirinin amaç, yöntem ve beklenen sonuçlarını içeren bir özeti şeklindeki bildiri özetleri, 3 ayrı Bilim Kuruluna dağıtılacak ve Bilim Kurullarınca yapılacak değerlendirmeler bildirilecektir.

Bildiriler fotoğraf, harita, çizim vb. görsel malzeme içeriyorsa metnin özgün biçimi yanında, salt metinden oluşan ve görsel malzemelerden oluşan iki ayrı dosya da gönderilmelidir. Başvuruda bildiri sahibinin adı, soyadı, mesleği, çalıştığı kurum, görevi, adresi, telefon, faks, e-posta, bildiri başlığı ve sunuşta kullanılacak ek cihazlar (tepegöz, slayt, datashow, projeksiyon, dizüstü bilgisayar, vb.) belirtilmelidir.

 

Yürütme Kurulu:
Prof. Dr. Hüseyin Cengiz Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. İclal Dinçer Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Zeynep Enlil Yıldız Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Asuman Türkün Yıldız Teknik Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Tuba İnal Çekiç Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Ayşegül Özbakır Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Cenk Hamamcıoğlu Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. Töre Seçilmişler Yıldız Teknik Üniversitesi
Uzman Dr. Gül Tüzün Yıldız Teknik Üniversitesi
Uzman Gözdem Aysu Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Senem Som Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Serkan Sınmaz Yıldız Teknik Üniversitesi
Arş. Gör. Kerem Ekinci Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. Ümit Özcan TMMOB Şehir Plancıları Odası
Yard. Doç Dr. Mustafa Sinemillioğlu TMMOB Şehir Plancıları Odası
Fatma Topal TMMOB Şehir Plancıları Odası
Öznur Akalın TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Ahmetcan Alpan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Zeynep Arman TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Akif Burak Atlar TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Tayfun Kahraman TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Emrah Şahan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Müge Yorgancı TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi

Bilim Kurulu:
Prof. Dr. Hüseyin Cengiz Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. İclal Dinçer Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Ayşe Nur Ökten Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof.Dr. Zekiye Yenen Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet Çubuk TMMOB Şehir Plancıları Odası
Prof. Dr. Cevat Geray TMMOB Şehir Plancıları Odası
Prof. Dr. Ruşen Keleş TMMOB Şehir Plancıları Odası
Prof. Dr. Fatma Ünsal TMMOB Şehir Plancıları Odası
Doç. Dr. Pelin Pınar Özden TMMOB Şehir Plancıları Odası
Prof. Dr. Mehmet Tunçer Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. İsmail Taner Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Binali Tercan Abant İzzet Baysal Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Asım Mustafa Ayten Bozok Üniversitesi
Prof. Dr. Sezai Göksü Dokuz Eylül Üniversitesi
Doç. Dr. Sibel Ecemiş Kılıç Dokuz Eylül Üniversitesi
Yard. Doç Dr. Tolga Çilingir Dokuz Eylül Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Semih Halil Emür Erciyes Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Seda Çalışır Hovardaoğlu Erciyes Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Ozan Hovardaoğlu Erciyes Üniversitesi
Doç. Dr. Özlem Güzey Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. Nilgün Görer Tamer Gazi Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Nihan Özdemir Sönmez Gazi Üniversitesi
Prof. Dr. Nihal Şenlier Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Doç. Dr. Mehmet Küçükmehmetoğlu Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Yard. Doç. Dr. Murat Yıldız Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Prof. Dr. Lale Berköz İstanbul Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy İstanbul Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Handan Türkoğlu İstanbul Teknik Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Adile Arslan Avar İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Yard. Doç. Dr. Yavuz Duvarcı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Yard. Doç. Dr. Koray Velibeyoğlu İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Yard. Doç Dr. Aygün Erdoğan Karadeniz Teknik Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Ahmet Melih Öksüz Karadeniz Teknik Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Cenap Sancar Karadeniz Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Aykut Karaman Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Hale Mamunlu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Teoman Tekkökoğlu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Prof. Dr. Melih Ersoy Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Baykan Günay Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Çağatay Keskinok Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Koray Özcan Selçuk Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Oğuz Özbek Selçuk Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Ummügülsüm Ter Selçuk Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Duygu Çukur Süleyman Demirel Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Zeynep Peker Süleyman Demirel Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Pervin Şenol Süleyman Demirel Üniversitesi

Etkinlik Sekreteryası:
Çare Olgun Çalışkan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Kumru Çılgın TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Alev Karadeniz TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Gökçen Taşkın TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Saadet Tuğçe Tezer TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi

 

İSTANBUL’UN GELECEĞİ KENTSEL DÖNÜŞÜMDE !

Kentsel Dönüşüm
Gayrimenkulün önemli isimleri, Van’da yaşanan depreme dikkat çekerek, İstanbul’da böylesi bir depremde durumun çok daha vahim olacağının altını çizdi. Temsilciler, çözümü kentsel dönüşümde bulurken, halkı da konut alırken bilinçli olmaya davet etti…

Dönüşümün Engelleri Kaldırılmalı
Altan Elmas Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

Altan Elmas, depremin İstanbul’daki etkisinin başka yerlere benzemeyeceğine işaret ederek, “İstanbul’da bir an önce arazi üretilmeli ve kentsel dönüşüm başlatılmalı. Kentsel dönüşümün önünü de Kat Mülkiyeti Yasası’nı değiştirerek açmalıyız. İnşaat sektörü vites büyütmeli ama kentsel dönüşümün önündeki engeller de bir an önce kaldırılmalı” dedi.

Agresif ve İvedi Çözüm Gerek
Ahmet Özyazıcı Özyazıcı İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı

Ahmet Özyazıcı, mevcut deprem yönetmeliklerine harfiyen uymanın ve yönetmeliği geliştirmenin önemine değinerek, “Eski, yıpranmış ve ekonomik ömrünü tamamlamış yapıların çokluğu nedeniyle doğal afetlerden fazlasıyla etkileniyoruz. Dönüşüm için agresif ve ivedi çözümler üretmemizin gerekliliğine bir kez daha üzücü bir şekilde tanık olduk” diye konuştu.

Van’da Konut Yapmaya Davet
Serdar İnan / İnanlar Yönetim Kurulu Başkanı

Serdar İnan, sektörü Van’da konut yapmaya davet ederken, tahsis edilen arsada 50 metrekarelik konutlar yapmaya çağırdı. İnan, ilk 20 konutu yapacağını açıklarken, Van’da kendilerine tahsis edilecek bir arsa üzerinde öğrenci yurdu yapma kararı aldıklarını da açıkladı.

Zemin Yükleme Deneyi Yapılmalı
İbrahim Babacan / Babacan Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

İbrahim Babacan, “Belediyelerin, ilgili parsellerde inşaat ruhsatı verirken mutlak surette zemin yükleme deneyi yaptırıp deney sonucuna göre ruhsat vermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çalışma en azından yeni yapıların tamamının güvenli yapılar olmasını sağlar” diye konuştu.

Deprem Öldürmez Bina Öldürür
İnanç Kabadayı / EGEYAPI Group Yönetim Kurulu Başkanı

İnanç Kabadayı, depremden sonra söylenen ‘deprem öldürmez bina öldürür’ cümlesinin tabloyu anlattığını belirterek, “Bakanlık koordinasyonunda, acıların bir daha yaşanmaması için yapıların yenilenmesine yönelik düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Kat Mülkiyeti Kanunu Değişmeli
Nazmi Durbakayım / Teknik Yapı Holding Başkanı

Nazmi Duırbakayım, büyükşehirlerde mevcut binaların dönüştürülmesi gerektiğini ifade ederek, “Deprem riski taşıyan binlerce bina var. Ancak, bunların yenilenmesinde bir-iki kişinin ’hayır’ demesi süreci durdurabiliyor. Anayasa hükmünde çıkartılacak bir kanunla mevcut Kat Mülkiyeti Kanunu ’ndan kötü niyetle yararlanmasının önüne geçilmeli” şeklinde konuştu.

Cephesine Bakarak Ev Almak, İntihar
Hamit Demir Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı

Hamit Demir, tüketicilere konut satın alırken dikkat edilmesi gerekenleri hatırlattı. Projenin dış cephesine ya da içine bakarak ev satın almanın intihardan farksız olduğunu söyleyen Demir, “ Buralar zaten kaplandığı için taşıyıcı sistem konusunda fikir veremiyor . Bodrumların görüntüsü ve binanın büyüklüğüne göre yeterli bodrum olup olmaması da önemli” diye konuştu.

Özel Sektör ve Kamu İşbirliği
Salih Kuzu / Dekar DK Yönetim Kurulu Başkanı

Salih Kuzu, eski yönetmeliklere göre yapılmış yapıların dönüşümünün acilen yapılması gerektiğini belirterek, “Özellikle İstanbul’da olası bir depremin zararlarını en aza indirmek için 1975 yılından önce eski yönetmeliklere göre yapılmış yapılar ile kaçak yapı stoğunun hızla yenilenmesi için özel sektör ve kamunun işbirliği içinde çalışması gerekiyor.

Kaybı Çarpık Yapılaşma Artırdı
Ziya Yılmaz DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

Zemin durumunun çok fazla abartıldığını ve her türlü zemine uygun güvenli yapı yapmanın mümkün olduğunu belirten Ziya Yılmaz, “Çarpık yapılaşma zayiatı artırdı. Sağlıksız binaların yenilenmesi için kentsel dönüşümün hızlandırılması gerekli. İstanbul, dönüşüm projeleriyle ‘ıslah’ edilmeye çalışılsa da gecekondular en lüks semtlerde bile plaza ve rezidansların arasında şehre bakmaya devam ediyor” diye konuştu.

Evin Sağlamlığına Dikkat Edilmeli
Süleyman Çetinsaya /Avrupa Konutları Yönetim Kurulu Başkanı

Süleyman Çetinsaya, Van depreminde yaşanan üzüntülerin tekrar yaşanmaması için devlete, yerel yönetimlere ve müteahhitlere büyük görevler düştüğünü altını çizerek, “Vatandaşlar, görsel özelliklerinden çok yapının sağlamlığı için deneyimli firmalardan konut almalı. Ayrıca, mutlaka ruhsatlı yapılarda otursunlar” dedi.

Binalar Sağlam Zemine Yapılmalı
Ferhat Keten Keten İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı

Ferhat Keten, binaların öncelikle uygun zemine yapılması gerektiğinin altını çizerek, “Ev alırken, projenin görsel özelliklerinin yanı sıra bina güvenliği ve deprem yönetmeliğine uygunluğunu mutlaka araştırılmalıdır. Bu kriterlere uymayan konutlar kesinlikle tercih edilmemelidir” dedi.