MAX LAMB,AÇIK LANDA ÇALIŞMAYI SEVİYOR

“Polistirenden sıkıldım biraz” diyor.

Küpler tasarımcının testere, tırnaklı çekiç ve tırnaklarıyla saldırılarını bekliyorlar- onun alameti farikası haline gelen mobilya yapım tekniği bu. Malzemeden ne kadar sıkılmış olursa olsun bu ürünlere büyük talep var.
Max Lamb okulu yalnızca iki yıl önce bitiren birinin olabileceği en iyi yere ulaşmak üzere. Galerilerde polistiren işleri satılıyor ve Londra’daki bir moda mağazası, aynı malzemeden tezgah ve giysi çubuklarının hazırlanması için bekliyor.

 

Britabyalı tasarımcı ayrıca kişisel sergisi, Habitat için tasarladığı ticari ürün ve Gallery Libby Sellers için tasarladığı sandalye üzerinde çalışıyor. İsviçre’deki tasarım okulu Ecal’da bir dönemlik dersini yeni tamamlamış ve bundan önceki yılını Tom Dixon için sınırlı üretim parçalar tasarlamaya harcamış. Herhangi bir kurumsallaşmış tasarımcı için bile hareketli bir ajanda olabilirdi bu ama Lamb sadece 27’sinde.

Lamb biraz aksiyon filmi kahramanını andırıyor; kolları dağcılık için yaratılmış sanki. Hiçbir şey yapmasa bile enerjik kişiliği ile tasarım sahnesinin ilgisini çekerdi o.

Her şeye evet diyor -ama sonucunda çok şey yapıyor. Aşırı hırsından zarar gördüğü ilk sefer de bu değil. RCA’dayken, tasarım ürünlerinin başındaki Ron Arad, Lamb’ı çok şey yaptığı ve bunlardan hiçbirini yeterince iyi yapmadığı için eleştirmiş. “Arad bana, ‘(Mezuniyet) sergisinden ne kadar çok ürünü kaldırırsan sergi okadar iyi olacak’ dedi” diyor Lamb. “Hey, ağır sözler bunlar, diye düşündüm.” Buna karşı çıkarak, iki proje daha eklemiş ve danışmalarından ve medyadan taktir toplayarak mezun olmuş. Ama şimdiki yapılacak işler listesi Arad’ın yorumlarında doğru bir-şeyler olduğunu sezdiriyor. Ayrıca Lamb’ın tasarım geliştirmekte ne kadar iyi olduğu sorgusunu da akla getiriyor.

Lamb açık havayı hammadde olarak kullanıyor. Taş-ocağı sergisinde, civardaki taşları kullanarak arazi üzerinde iş yapıyor – sandalye yapmak için kayalardan oturma fontları kesiyor ve ayakları “masa tablası”nı hatırlatan taş tabakasından oyuyor. Burada bilgisayar işe karışmıyor.

Lamb dışarıda kolunun altında fikirlerle dolu bir taslak defteriyle dolaşıyor. “Ama fikirler beni hiç bağlamaz” diyor, “malzemenin bana söylediği şeyi yaparım ben.”

Sorun şu ki bunlar biraz bahçe mağazalarında satışa sunulan türden şeyleri andırıyorlar ve Lamb “dergilerin arkasındaki ilanlarda ticari olarak gördüğünüz şeyler”le benzerlik görüyor -taş ürünler”. “Ama” diyor Lamb, “dergilerde gördüğünüz ürünlerde tüm taş parçalara aynı tasarım uygulanıyor. Ben çok girift şekilleri olan kayalar, taşlar ve çakılları arıyorum. Doğal bir dikiş yeri arıyorum -kesimi nereden yapabileceğimi gösteren yeri. Her taş başka bir-şey söylüyor.”Lamb taşın daire testereyle kesimine nezaret ederek kayayı taş işçilerinin kullandığı çekiç ve keskilerle parçalara ayırıyor. Ama malzemeyi hiçbir şekilde manipüle etmek istemiyor -bir sandalye daha önceden yarılarak birbirine rahatça kavuşabilecek şekilde biraz değiştirilen iki kayadan oluşuyor. Öyle dokunulmamış ki bu, taş-ocağı çalışanları belki de birkaç kolçak ve fincan kolu ekleyebileceğini söylemişler.

“Ama ben tasarlamıyorum” diyor Lamb. “Bir şekilde tasarımcı olarak kimliğimi kaybettiğim yer işte burası.”

İşin tasarım vehçesini öne çıkarmaya çalıştığında, kayda değer beceriye sahip fikirler geliştiriyor. Daha yakın zamanda hem zanaat hem kitlesel üretim tekniklerindeki bilgisiyle üretim usullerini eşsiz ve ilginç yollarla zenginleştirilmiş. Poli mobilyalar, (“atılmak için tasarlanan” politiren kullanıldığı seri) polistirene ne yapmak istiyorsanız o yapılarak geliştirilmiş. Testere ,çekiç ve tırnaklar kullanılarak çabuk biçimde bir bloktan kesilerek şekillendirilen seriyi Lamb el yapımı kitlesel üretim olarak görüyor.İşi tamamlamak üzere 13 saniyede kuruyan bir püskürtme kauçuk bulmuş. Ama parçaları oluştururken aklına başka bir konsept gelmiş: Bal-mumu yerine köpükle kayıp bal-mumu döküm. Teknik sıkıştırılmış kumda polistiren bir formu örterek buna eritilmiş bronz enjekte etmeyi içeriyor. Bronz polistireni yakıyor ve ortaya çıkan boşluğu dolduruyor -biraz simya yoluyla köpük böylece metal haline geliyor.

Lamb hammaddeden ürün çıkararak zanaatkar gibi çalışıyor -bunu mobilya oluşana dek indirgiyor…

Genç Dixon gibi, Lamb’da Londra’da tasarımcı olarak ayakta kalmanın yolunu bulmuş:”Ekonomik olmanız gerekiyor” diyor ve elinize gelen malzemeleri kullanmalısınız. Bundan sonraki planı, büyük-babasının çiftliğindeki bir ağaçtan ürünler tasarlamak. Ama kendi usullerini geliştirmekle de ilgileniyor -bir arabayı iple bağlayarak bir tekerleğini çıkaran ve dingili torna tezgahının mili olarak kullanan bir sanatçıdan esinlenmiş. Hayal gücü kuvvetli ama “Kendi iş usüllerinizi bizzat kendiniz bulmalısınız -yanınızda ve erişilebilinir kaynakları kullanmalısınız, çünkü hammaddeyi hep satın almak çok pahalı olabilir. Bazen “Tanrım, ne de tembelim!” diye geçiyor aklımdan. Ama aslında yalnızca zekice davranıyorum.”

VAR OLANI YENİDEN YORUMLUYOR!

Martino Gamper var olan mobilya parçalarını yeniden bir-araya getirmekten oluşan alametifarika yöntemi ile, Cornan tasarım mağazası için üç sandalye imal etti. Bu kez Alman üreticisi Thonet’den bükülmüş ahşap parçaları kullandı.

“Bunlardan birine oldukça kolay oturabiliyorsunuz -üretime sokulabilirler” diyor Londra merkezli tasarımcı, diğerlerinin daha deneysel olduğunu anlatarak. Gamper istediği on parçayı bulmak için üreticinin deposunu ziyaret etmiş ve seçtiği üç konfigürasyon üzerinde karara varmadan önce parçalarla uzun uzun oynamış. Gamper’in baştan savma 100 günde 100 sandalye projesinin tersine üç tek üretimlik sandalyenin geliştirilmesi ve yapımı üç haftayı almış ve bunlar ustalıkla üretilmiş.

Sandalyeler Cornan’ın Esinler sergisi -Terence Cornan’ı kariyeri boyunca etkileyen fikir ve işlerden esinlenen sınırlı üretimlerden oluşan koleksiyon- kapsamında üretilmiş. Londra, Paris, New York ve Tokyo’daki amiral gemisi mağazalardan her birine bu sandalye takımı sergilenecek.

TONON’DAN YENİ ÇALIŞMALAR GELİYOR!

Soru işareti formuna sahip bu sandalyeler çok sevimli. Tonon tarafından tasarlanan bu sandalyeler oldukça cool ve modern bir havaya sahip. Tonon bir İtalyan tasarım firmasıdır. Heykel görünümlü bu sandalyeler, kusursuz eğrileri ile çekicilik kazanmış. Sıkı, modern, elastik kumaş, mikrofiber, lüks orİjinal deri seçimi ve şık krom kaplama metal bacakları sandalyenin tamamlayıcı özelliklerindendir. Modern şekli ve renkleri ile oldukça popüler bir tarza bürünmüş. Sandalye müthiş konforlu ve rahat bir tasarıma sahip. Ayrıca 360° dönen bir mekanizmaya sahip.

ÖRÜMCEK AĞI İŞLEMELİ SANDALYE

Neredeyse ağırlıksız diyebileceğimiz kadar hafif bir sandalye Web Chair. Yaklaşık ağırlığı 2.1kgs. Junio Design firmasından Jun Hashimoto bu farklı sandalyenin tasarımcısıdır. Tasarımı bir örümcek ağını andıran sandalye üzerinde 2000 tane kaynak yapılmış.

İŞLEVSEL SANDALYE ÇALIŞMASI

Pircher tasarımı patio chair sets‘i işlevselliği ve şık yapısı ile eğlenceli bir sandalye. İçi görünebilen ve tek tek birleştirilerek oluşturulan Limu sandalye heykelsi bir görünüme sahip. Kavisli olarak ahşaptan yapılmış sandalyenin kahverengi ve beyaz olmak üzere iki çeşit renge sahip. Yaz günleri için ideal olan bu sandalyeler, balkon, teras, bahçe için de çok şık bir tamamlayıcı olacaktır. Kışın saklamak için dörtlü sandalyeler dairesel bir biçimde bir araya geliyorlar.

GÖZ KAMAŞTIRAN ESTETİKTE,SANDALYE MODELLERİ

Fiberglas malzemeden yapılan bu modern çizgiye sahip sandalyeler Capellini firması için tasarlandı. Sandalyenin ana özelikleri; parlak ve yumuşak hatlara sahip olması. Tasarımı son derece estetik bir yapıya sahip. Genelde canlı renklerin kullanıldığı sandalye geniş renk seçenekleri ile evinize yada ofisinize hareket katacak hoş bir tamamlayıcı olabilir. Alüminyum bir parça ile sandalyeye destek verilmiş. Tek parçadan oluşan bu alüminyum parça sıradan sandalye görünümünden uzaklaştırmış.

DOĞU VE BATININ UYUMLU ÇİZGİLERİ

Kyle Bunting Tasarımı Sandalyeler

Kyle Bunting tasarımı bu sandalyelerin ironik halleri keşke bizde de olsa dedirtiyor…

Kyle Bunting, kilim, duvar kaplama ve döşemedeki tasarımlarıyla ilgi çeken tasarımcılardan biri.

Kullandığı Malzemeler Çok özel!

İnek derisinden yaptığı bu sandalye döşemesi ise gülümsetiyor. Kyle Bunting, sadece özelmüşterileri için tasarımlar yapıyor ve profesyonel bir tasarımcı ekibine sahip. Bu kelebekli pufu ile uluslararası bir beğeni kazanmayı başarmış. Tüm projeleri ile adından bahsettirmeyi başarıyor üstelik.

Klasik bir sandalyede inek derisiyle kaplanmış bir koltukta kuru kafa görmek üstelik pembe bir kuru kafa görmek komik değil mi? Harika bir fikir olmuş bizce, siz ne dersiniz?

Bu tasarımlar da ruhunda bir Hippi yaşayanlar için ideal midir bilemeyiz. Çünkü bu tasarımlar her ne kadar hippilere hitap etse de fiyatları bir hayli pahalı! Dünya barışını, özgürlüğü simgeleyen pahalı sandalye olur mu derseniz oluyormuş.

İKİ ÖNEMLİ DETAY BİR ARADA

Görsellik mi? Rahatlık mı ?

Stockholm 2013: Berlin tasarımcıları Osko + Deichmann Stokholm mobilya fuarı’nda yeni tasarımları bükülmüş çelik borulu sandalyeleri sergiledi…

Görselliğe önem verildiği kadar, rahat sırt dayama bölümleri ile de konfor bakımından görücülerin beğenisini kazandı. Basit katlama tekniği ile açılıp kapanabilen bu sandalyenin 35 mm. kalınlığındaki borularını sandalyenin bütününe hakim kumaşın kapladığını görüyoruz.