DİJİTAL HEYKELLERİN TASARIMCISI ANSEN ATİLLA

Ansen Atilla’nın 2002 yılında başladığı bu çalışmalar, sanatçının daha önceki heykel çalışmalarından doğmuş fikirler. Daha önceleri farklı malzemelerden üç boyutlu heykeller tasarlayan sanatçı, dijital çalışmalarını da aynı mantıkla yürütüyor. Bu eserlerin farkı, malzemelerinde Atilla tarafından oluşturuluyor olması. Ansen Atilla bu noktada teknolojinin verdiği tüm kolaylıkları kullanmak yerine bunların sadece özünü alıp “dar alanda kendi işlerini genişletme” çabasında.

Teknolojinin ilerlemesi, dijital fotoğraf tekniklerinin hızla yaygınlaşması, dijital işlerinde çok sık karşımıza çıkmasına sebep oluyor. İçinde temel resim bilgilerini barındıran bu yapıtları diğerlerinden ayıran, tüm süreci gözler önüne sermek yerine, nasıl üretildiklerine dair izleyicinin aklında soru işaretleri oluşturması. Programların içindeki hazır kalıpları alıp onları değiştirerek, farklı formlar yaratmak yerine, Atilla işin laboratuar kısmına ağırlık veriyor. Sanatçı kullandığı biçimlere fırça darbelerine benzer özellikler kazandırma peşinde.

Eserlere bir bütün olarak baktığınızda gördükleriniz tamamen sanal bir dünyayı işaret ederken, dikkatli incelendiğinde çeşitli kumaş dokuları ya da günlük yaşamda kullandığımız günlük aksesuarların çok farklı işlevler edindiği göze çarpıyor. O eserin oluşmasını sağlayan da çoğu zaman o basit nesnelerin ya da yüzeylerin Atilla’ya yaptığı anlık çağrışımlar. Referanslarını plastik sanatların oturmuş öğelerinden alan bu eserlerin “Direniş” adını almasının nedeni de bu, Atilla’nın dijital sanatın hakkını verebilmek için, bu kalıpları alıp onları dijital teknolojiyle bağdaştırma fikri.

Ansen Atilla dijital fotoğrafta kullanılan tüm programlardan faydalanıyor ancak işin laboratuvar kısmını bilgisayar dışında çözüyor. Hazır verilerin kendisine sunduklarından kaçınmayı tercih ederken, aynı etkiyi nasıl yakalayabileceğini düşünüyor ve sanatçı eserlerindeki her bir parçayı kendisi yaratıyor. Atilla, sanatçının kendisinden bir şeyler katmadığı dijital işleri “sanat” olarak nitelendirmenin doğru olmadığını düşünüyor. Eskiden atık su boruları gibi malzemelerden yaptığı heykelleri örnek göstererek, “şimdi işin mutfağındayım artık boruları da kendim yaratmak durumundayım” diyor.

Atilla bu eserleri “resim ihtiyacından ortaya çıkan eserler” olarak ifade ediyor. ve ressam yalnızca resim yapar yargısını yıkmaya çalışıyor.

Ansen Atilla dijital fotoğrafta kullanılan tüm programlardan faydalanıyor ancak işin laboratuvar kısmını bilgisayar dışında çözüyor. Hazır verilerin kendisine sunduklarından kaçınmayı tercih ederken, aynı etkiyi nasıl yakalayabileceğini düşünüyor ve sanatçı eserlerindeki her bir parçayı kendisi yaratıyor. Atilla, sanatçının kendisinden bir şeyler katmadığı dijital işleri “sanat” olarak nitelendirmenin doğru olmadığını düşünüyor. Eskiden atık su boruları gibi malzemelerden yaptığı heykelleri örnek göstererek, “şimdi işin mutfağındayım artık boruları da kendim yaratmak durumundayım” diyor.

Atilla bu eserleri “resim ihtiyacından ortaya çıkan eserler” olarak ifade ediyor. ve ressam yalnızca resim yapar yargısını yıkmaya çalışıyor.

 

 

Bir cevap yazın