DOĞTAŞ’A ÜNLÜ TASARIMCILARIN İMZASI

Moda, Stil ve Mimarinin Üç Yıldızı Doğtaş Mobilyası İçin Tasarladı!
Moda, stil ve mimarinin üç yıldızı Doğtaş Mobilya için tasarladı…

Türkiye mobilya sektöründe ödüllü tasarımları, dinamik ve vizyoner yaklaşımıyla saygın bir marka olan DOĞTAŞ, moda, stil ve mimarinin üç önemli ismi Atıl Kutoğlu, Ece Sükan ve Federico Delrosso ile birlikte yaşam alanlarının temel unsuru olan mobilyayı yeniden yorumladı. Atıl Kutoğlu, Doğtaş için yaptığı yeni tasarımların evlerde “çarpıcı ve ferah bir dünyanın kapılarını açacağını” söyledi.

Yenilenme çalışmalarının en önemli dönüm noktasını oluşturan proje ile Doğtaş,  mobilya sektörüne damgasını vuruyor. Dünyaca ünlü modacı Atıl Kutoğlu ile ünlü moda ve stil danışmanı Ece Sükan ilk kez sadece Doğtaş için mobilya tasarladılar. Doğtaş Mobilya yönetimi, projeyi, mobilyada sadece Doğtaş tarafından aşılabilecek yeni bir eşik olarak yorumladı.

Doğtaş’ın Atıl Kutoğlu, Ece Sükan ve Federico Delrosso’nun yaratıcı çalışmalarıyla gerçekleştirdiği proje lansmanı; tasarımcılar, Doğtaş Yönetim Kurulu Üyeleri ve çalışanları, siyaset, moda, cemiyet ve iş dünyasının ünlü isimlerinin yoğun katılımıyla  Koç Müzesi’nde gerçekleştirildi.

İşlevsellikten uzaklaşmadan, daha çok yaratıcılık, daha çok estetik, daha çok konfor ve daha çok yaşam kalitesinin izinde arayışlarını kesintisiz sürdüren Doğtaş, yenilikçi çalışmalarında önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Dünyaca ünlü modacı Atıl Kutoğlu, ilk kez Doğtaş için mobilya tasarladı. Atıl Kutoğlu, Doğtaş için kendi deyimiyle “Viyana sanatının altın çağına uzanan bir ufukta, mistik ve lüks bir dünya yaratmak üzere uzun zaman güncelliğinden, seçkinliğinden bir şey kaybetmemesine dikkat ettiği” bir köşe takımı hazırladı. Yine sadece Doğtaş için ilk kez mobilya tasarlayan moda ve stil danışmanı Ece Sükan, işi gereği zihninde yıllardır biriktirdiği görsel hafızasından yaratıcı biçimde yararlanarak, içinde bir adet üçlü koltuk, bir adet ikili koltuk, bir adet berjeri olan salon takımı ve köşe tamamlayıcı berjer ile birlikte bir köşe takımı üzerinde çalıştı. İtalyan mimar Federico Delrosso ise Doğtaş için sehpalı, TV üniteli tam bir salon takımı tasarladı ve tasarımlarını yaratırken 50’li, 60’lı yılların biçimlerinden referans aldı.

Ünlü tasarımcıların özel tasarımlarıyla oluşturulan Doğtaş Mobilya serisinin tanıtım gecesinde söz alan Doğtaş Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Doğtaş Mobilya olarak Atıl Kutoğlu, Ece Sükan ve Federico Delrosso’nun yaratıcı çalışmalarıyla oluşturduğumuz bu projemizle yenilikçi tarafımızın en önemli dönüm noktalarından birini yaşıyoruz ve 2011’de mobilya sektörüne damgamızı vuruyoruz” dedi. Doğan, Doğtaş’ın bu başarıyı daha da yukarıya çekmek için yenilikçi çalışmalarını sürdüreceğini söyledi.

Mobilyada yeni bir eşik
Doğtaş Mobilya Genel Müdürü İsmail Doğan ise; “Doğtaş tasarım, kalite ve mağazacılık hizmet anlayışı ile kendini farklı bir yere konumlamış bir marka. Doğtaş markasının sürekli en iyinin peşindeki arayışlarıyla, zamanın ruhunu kavrayan en iyi tasarımcıların yollarının kesişmesi kaçınılmaz bir sonuçtu. Böylece, dünyaca ünlü modacı Atıl Kutoğlu, ünlü moda ve stil danışmanı Ece Sükan ve ünlü İtalyan mimar Federico Delrosso’nun, Doğtaş markasının birikimiyle örtüşen yaratıcı çalışmalarıyla, mobilyada aşılması gereken yeni bir eşik ortaya çıktı. Gerektiğinde yine sadece Doğtaş tarafından aşılabilecek bir eşik” dedi.

Evlerde çarpıcı ve ferah bir dünyanın kapıları açılıyor
İlk kez mobilya tasarlayan ve bunu ilk kez Doğtaş için yapan Atıl Kutoğlu da, “Doğtaş’ın yeni çizgilere sahip mobilya serisi evlerde çarpıcı, dingin, yaratıcı, huzurlu ve ferah bir dünyanın kapılarını ardına kadar açacak. İnsanların evlerinde yaşama sevinci aşılayacak” dedi.

 

Tasarım, kalite, moda, trend kavramları vurgulanıyor
Sürekli daha iyiyi arayan ve mekânlarda yaşama sevinci aşılayacak yeni tasarımlarla insanlara güzel sürprizler yapmak hedefi ile yola çıkan Doğtaş, bu proje ile tasarım–kalite-moda-trend kavramlarını vurguluyor. Bütünsel bir pazarlama stratejisi ile son 5 yılda ürünlerden mağaza konseptlerine kadar her bileşende yenilenen Doğtaş markasının tasarımları, sektörde giderek daha çok dikkat çekiyor. Takip edilen öncü ve değer yaratan bir marka olarak Doğtaş, mobilya modasında bir dünya markası olma yolunda güçlü bir şekilde ilerliyor.

Doğtaş’ta Campbell, Kurkova, Jagger ışıltıları
Proje için yaratılan ürünlerde, Atıl Kutoğlu’nun defilesinde Naomi Campbell’ın taşıdığı elbisenin renk şeritlerini koltuk üzerine şerit olarak taşıması, Ece Sükan’ın eklektik yaklaşımla farklı üç koltuğu aynı oturma gurubunda birleştirmesi, Federico Delrosso’nun farklı keskin çizgilerle rahatlığı tek bir kombinasyonda buluşturması dikkat çekiyor. Doğtaş için tasarlanan ürünler, Atıl Kutoğlu’nun New York Moda Haftası’nda tasarladığı kıyafetleri taşıyan dünyaca ünlü modeller Naomi Campbell, Karolina Kurkova, Elizabeth Jagger parıltısı ve ışıltısının yansıdığı, Ece Sükan’ın yaşadığı heyecan ve macera duygusunu, Federico Delrosso’nun Milano’dan başlayıp dünyaya açılan zengin ilham kaynaklarını hissettirecek.

 

BEBEKLERİNDE KAFESİ VAR!!!

Dünyaya farklı bir gözle bakmanın tam karşılığını kafenin iç mekanına yansıtılıyor… Tüm objelere ve eşyalara farklı ebatlarda bakmak ya da çocukların gözünden bakmak…

Tokyo Baby Cafe kusursuz iç mekan tasarımıyla ebeveynler ve çocuklar tarafından oldukça beğeni topladı. Mekanın ana renkleri olarak soft ve pastel tonlar tercih edilmiş.

Mavi renginin sakinliği mekanı dingin ve huzurlu bir atmosfere çevirmesinde yardımcı oluyor. Beyaz rengi ise maviyi destekler ve ortaya çıkarmak istercesine kendini gizliyor.

Kafenin en dikkat çekici köşesi ise dev koltuğun bulunduğu bölüm. Bu kafede büyük ve küçük ayrımları ve zıtlıkları ön plana çıkarılıyor. Bu dev koltukta bunlardan biri…

Koltuk çocuklar için bir oyun evi olarak kullanılıyor, ebevynler ise bu tasarımdan oldukça memnun. Keyifli bir zaman geçirmek isteyen ailelerin rahatlıkla tercih edebileceği hoş bir ortam yakalamak projenin asıl amacını oluşturuyor.

Spot ışıklandırmalar, pencere görünümlü duvar tabloları, büyük kitaplık gibi bir çok detaylar ise ortama hareket katıyor.

BASTIĞIMIZ YERLER HASTALIĞA DAVET ÇIKARTMASIN!

ATALARIMIZIN DA DEDİĞİ GİBİ, SAĞLIK AYAKTAN BAŞLAR…

Dendro parke uyarıyor!

Parke alırken tüm yeterlilik belgelerine sahip, marka olmuş firmaların ürünlerini tercih edin. Aksi takdirde yaşam alanlarınıza soktuğunuz parke görünümlü ürünler yüzünden sağlığınızdan olmanız içten bile değil. Başta son derece kanserojen bir madde olan ‘formeldehit’ olmak üzere, birçok kimyasal madenin preslenmesiyle oluşan parke görünümlü ürünlerin içerisinde tezeğe bile rastlamak mümkün.

Dendro parke Genel Müdür Yardımcısı Serdar Saylan; Sağlıklı ürünler denildiğinde akıllara yalnızca gıda maddeleri geliyor ancak, kullandığımız ürünlerinde sağlığımızla doğrudan ilgili olduğunu insanlara iyice anlatmalıyız.

‘Son zamanlarda ülkemizde sıkça rastlanılan ürünlerin başında gelen ucuz, nerede, ne şartlar altında üretildiği bilinmeyen, hiçbir denetim organı tarafından denetlenmeden son kullanıcının hayatlarına giren parke görünümlü ürünler insan sağlığını büyük ölçüde tehdit ediyor’ diyerek sözlerine devam eden Serdar Saylan, bu tür ürünler envai çeşit kimyasal maddenin, talaşın ve hatta tezeğin bile karıştırılıp preslenmesiyle oluştuğunu belirtti.

Dendro Gen. Md. Yrd. Serdar Saylan; Etik değerleri gelişmemiş, insan sağlığını zerre umursamayan firmalar, ekonomik ürün adı altında tüketiciye, menşei belirsiz, yoğun bir biçimde ‘formeldehit’ içeren ürünleri satıyorlar. Bu madde son derece kanserojendir, bunun bilincinde olan Avrupa ülkeleri bu ürünlerin satışını kesinlikle yasaklamış durumda…

‘Konu ile ilgili bilinçlendirme çalışmalarına öncelikle eğitim kurumlarından başladık zira her şeyin başı eğitim ve her şey eğitimden geçiyor’…

Geçtiğimiz günlerde Bilkent üniversitesinde üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz eğitim faaliyetlerimiz kapsamında üniversiteli gençlerle düzenli olarak bir araya geliyoruz. Mimar Sinan, Yıldız Teknik ve Bilkent üniversitesi öğrencilerini dersliklerinde ziyaret ederek parkelerin sağlığımızla doğrudan ilişkisi olduğunu ve parkeler ile ilgili bilinmesi gerekenli paylaştık. Eğitim çalışmalarımıza hız kesmeden devam ederek büyük kitlelere ulaşmak hedefindeyiz.’

Saylan sözlerini şöyle noktaladı,

Dendro parke olarak Mavi Melek E1, TSE, ISO gibi yeterlilik belgelerine sahip ender firmalardan biriyiz. Tüketicileri önemle uyarıyoruz, parke seçerken firmanın ve ürünün yeterlilik belgelerini isteyiniz. Yeterlilik belgesi olmayan ürünleri kesinlikle yaşam alanlarınıza sokmayınız…

İnce elenip sık dokunarak üretilen, üstün kalite eleğinden geçerek üretilen her bir parça Dendro parkesi, sağlığın ve zarafetin simgesi olarak Dendro parke Bağdat Caddesi showroom unda tüketicilerle buluşuyor.

ÜLKENİN YÜKSELEN DEĞERİ “ZİFT DESİNG”

Zift Design Türk tasarım dünyasının yükselen kazanımlarından biri olan ve 2006 yılında Lütfi Büyüktopbaş tarafından kurulan bir tasarım atölyesi…

Heyecanlı yaklaşımları, neşeli dokunuşları, samimi dilleri ile tasarımlarını ayağa kaldıran ekip mobilya dünyasında bir zift etkisi yaratacağa benziyor. Zift’te ürün tasarımı, iç mimari tasarım, grafik ve resim sanatı bir araya gelerek disiplinlerarası bir kimliğe imza atıyor.

Mosder’in düzenlediği II. Ulusal Tasarım Yarışması “Ev mobilyası için yeni tasarımlar” Yemek Odası Kategorisi’nde “Piknik” adlı mobilya tasarımı ile ilk birincilik ödülünü kazanan kurucu/tasarımcı Lütfi Büyüktopbaş, çeşitli ödüllerle başarısını taşlandırıyor.

28 Ocak – 1 Şubat tarihleri arasında, MOSDER (Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği) desteğinde İstanbul CNR Expo’da düzenlenen İMOB İstanbul Mobilya Fuarı’nda da ilgi ile izlenen “366ya183” adlı koleksiyonlarını sunan Zift ekibi, yerli ve yabancı katılımcı ve ziyaretçilerin dikkatini çekmeyi başardı. “366ya183” serisi “Divit”, “Kenet”, “Ser”, “Iz”, “Set”, “Yüzyüze” ve “Gizil” adlı tasarımlarından oluşuyor.

www.ziftdesign.com

 

SAĞLIKSIZ PARKELERE DİKKAT!

Kanserin Üzerine Basmayın!
Dikkat! Kalitesiz ve ucuz parkeler yoğun biçimde kanserojen maddeler içeriyor…

Sağlıklı ürünler denildiğinde akıllara ilk, yediğimiz içtiğimiz, tükettiğimiz gıda maddeleri geliyor ancak, son yıllarda yapılan araştırmaların sonucu, yaşamımızda yer alan tüm ürünlerin sağlığımızı ciddi ölçüde etkilediği yönünde.

Durumun ciddiyetini kavrayan birçok ülkenin satışını yasakladığı, başta menşei belirsiz parkeler olmak üzere birçok ürün maalesef ülkemizde satılıyor.

Özellikle uzak doğudan gelen, ucuz, kalitesiz, parke görünümü kazandırılmış zemin kaplama ürünleriyle ekonomi yapayım derken sağlığınızdan olmayın.

Sağlıklı bir hayat sürmek için başta, sağlıklı ürünlerle dekore edilmiş bir yaşam alanına sahip olmalısınız.

Yaşam alanlarımızın çok büyük bir bölümünü kaplayan, gün boyu temas halinde olduğumuz parkeleri seçerken iki kere düşünmeli ve iyice araştırmalıyız. Dünyanın birçok ülkesinde yasaklı olan, menşei belirsiz parkeler maalesef ülkemizde satılıyor. Bu parkelerin, kimler tarafından ne şartlarda üretildiği bilinmiyor. Bu ürünlerin içerisinde yoğun bir biçimde bulunan ve son derece kanserojen olan ‘formaldehit’ maddesi ise insan sağlığı için çok büyük tehlike arz ediyor.

E1, TSE, ISO gibi yeterlilik belgelerine sahip ender firmalardan biri olan Dendro’nun tavsiyesi; bir ürünün sağlıklı ya da sağlıksız olduğunu anlamak için, ürünün ve firmanın tüm yeterlilik belgelerini görün. Yeterlilik belgeleri olmayan ürünleri kesinlikle yaşam alanlarınıza sokmayın.

 

MODERN VE GELENEKSEL TASARIMIN YANSIMALARI

Brezilya’nın önemli mimarlık şirketlerinden biri olan Studio mk27, Brezilya Salvador’da dış duvarları ahşap kafes panellerle çevrili bir ev projesi tasarladı…

Proje özellikle sıcak iklim şartlarına uygun olması açısından düşünülerek tasarlanmış. Geleneksel Brezilya yapı teknikleri evin her alanında kullanılmış ve yöreye ait malzemeler ise çatı ve tavanda ön plana çıkarılmış.

Bina etrafında kullanılan veranda sayesinde doğal bir havalandırma sistemi gerçekleştirilmiş. Bu veranda sayesinde sıcak havalarda, iç mekanın serinliği sağlanıyor.

Bahia House ekolojik bir evdir. Ancak teknolojik anlamda değil, kelimenin tam anlamıyla “sürdürülebilirlik” konusunda üstünde titizlikle durulan bir yapı olmuştur.

Bahia House, Brezilya mimarlık tarihinin tekrar keşfi ile eski bilgiler kullanılarak projenin tasarımı gerçekleştirilmiştir.

Bahia House’un kilden yapılan çatısı ve ahşam tavanı sayesinde iç mekanın serin olarak muhafaza edilebilmesi sağlanmıştır.

Yapının çevresinde kullanılan büyük panel sistemlerin Brezilya mimarisine girişi Arap kültüründen etkilenerek gerçekleşmiştir.

Bu ahşap panel sistemler iç mekan için büyük bir rahatlık sağlar. Bahian evleri kuzeydoğudan esen rüzgar sayesinde çapraz havalandırma sağlanarak sıcak günlerde dahi büyük bir serinlik yaratılır.

Yapının planı, çimlendirilmiş büyük ve içinde mango ağaçları bulunan bahçenin merkezinde yer almaktadır.

 

Proje: Bahia House
Yer: Salvador, Brezilya
Mimari: Studio mk27

KAİNDL,PARKELERİNİ DUVARLARA GETİRDİ…

 

DEPODA TABLOLARINIZA YER AÇIN KAINDL GÖZÜNÜ DUVARLARA DİKTİ

Kaindl, sanat eseri gibi parkelerini ‘Floorup’ ile duvarlara taşıyor…

Mozart’ın kenti Salzburg’un buram buram sanat kokan havasını parkelerine işleyerek, sanatın parke yüzü olan Kaindl, eşiz parkelerini Floorup ile duvarlara taşıyor. Birkaç aparat yardımıyla, kolaylıkla duvara monte edilebilen ‘Floorup’ mekanların görsel bütünlüğünü tamamlıyor, sizleri de tarz sahibi yaşam alanlarının mimarı yapıyor.

Kaindl duvarları boş alan hüviyetinden kurtarıyor. Evler sanat galerilerine dönüyor…

Yaşam alanlarımızın çok büyük alanını kaplayan, boş alan görüntüsünden öteye gidemeyen duvarlar, ruhunu Floorup ile kazanıyor. Flooup’dan önce duvarlarımıza hareket getirmenin, duvarı, dekoru destekler hale getirmenin yolu tablolardan geçiyordu. Kaindl floorup ile eşsiz parke tasarımlarını duvarınıza monte etme imkanı sağlıyor. Ahşabın doğal sıcaklığı tüm mekanı sarıp sarmalarken, yaşam alanlarına tarz ve bütünlük geliyor, tablolara da deponun yolu görünüyor.

Ahşap ve Laminat modellerde uygulanabilen Floorup, birkaç aparat yardımıyla çok kolay bir şekilde monte olabiliyor. Aparatlar ve ek yerleri görünmeden monte olan sistem de görsel ahengi bozan en ufak bir detaya rastlanmıyor.

Bu eşsiz modeli ve daha yüzlerce eşsiz parkeyi görmenin yolu ise yalnızca Dendro parkenin Bağdat Cadde’sinde ki showroom’undan geçiyor.

 

PARKELER ARASINDA Kİ FARKI UZMANLARDAN DİNLEYİN !

Lamine Parke ve Laminat Parke Nedir? Uzmanları Anlatıyor!
Zemin kaplama denilince akıllara ilk lamine (tamamen doğal, ahşap) ve laminat (sıkıştırılmış talaş üzerine reçine emdirilmiş baskı) parkeler geliyor.

Her iki üründe farklı kullanım zevklerine, ihtiyaçlarına yanıt veriyor. Dendro parke yetkilileri, bu iki ürün arasındaki farklılıkların bilen tüketicilerin, kendi ihtiyaçlarını daha iyi belirleyeceğini belirtiyor.

Lamine doğal ve sağlıklı oluşunun yanında her türlü dekorasyona uyumlu yapısı, yüksek frekanslı sesleri yutarak mekana akustik destek sağlayan eşsiz dekorasyon ürünleri olarak karşımıza çıkıyor. Ahşabın verdiği sıcaklık hissini mekanlara taşımanın en estetik yönü olan lamine parkeler, uzun ömürlü yapısı da tercih nedeni oluyor.

Neden Sağlıklı?
Tamamen doğal olan lamine parkelerin içerisinde sağlığa zararlı maddeler bulunmuyor ayrıca ahşap, insan vücudundaki elektriği ciddi ölçüde emiyor. Vücudumuzda bulunan negatif enerjiyi, stresi çıplak ayakla toprağa basmışçasına vücudumuzdan transfer eden ahşap, dekorasyonu görsel anlamda desteklemenin yanında sağlığımız açısından da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Laminat parkeler ise cila, hdf, denge ve desen kağıdı gibi birkaç katmanın preslenmesiyle oluşan, tam anlamıyla doğal olmayan zemin kaplama ürünlerinin ortak adı olarak nitelendiriliyor.

Laminat ilk etapta daha ekonomik oluşuyla tanınıyor. Lamine gibi doğal ahşap olmayan dolayısıyla maliyeti daha düşük olan laminatlar, gelişen teknoloji ile birlikte görüntü olarak laminelere oldukça benzemeye başladı. Dünya’nın en büyük laminat parke üretici Kaindl ise işi daha ileriye götürerek neredeyse birebir lamine görüntüsünü hatta dokusunu yakalayan modellere imza atıyor.

E1 yoksa sağlık aramayın…
Laminat ve lamine parke seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise, ürünün yeterlilik belgelerinin olup olmadığı. Art niyeti tüketiciler, üretim maliyetlerini olabildiği kadar aşağı çekmek adına bazı yasaklı kimyasal maddeleri özellikle laminat parkelerde kullanabiliyorlar ki, bunun en bilineni ‘formaldehit’ isimli son derece kanserojen olan bir madde. E1 yeterlilik belgesi burada devreye giriyor. Satın alınılan ürünün E1 yeterlilik belgesi var ise, hiç çekinmeden, gönül rahatlığıyla o ürünü satın alınılabilir. E1 yeterlilik belgesi, o ürünün içerisinde insan sağlığına zarar verebilecek maddeler olmadığının kanıtıdır.

 

BALIKÇI FABRİKASINDAN,ÖNEMLİ BİR YAŞAM ALANINA

Mimar Zaigas Gailes Birojs, balık fabrikasını çok hoş ve modern bir yaşam alanına dönüştürdü…

Sovyet döneminden kalan bu yapı artık modern bir ev olarak kullanılıyor. Restorasyon çalışması, adanın peyzaj ve mimari özelliklerini korunması öngörülerek düzenlenmiştir. Binanın dış cephesinde paslanmaz çelik levhalar ve sürgülü panjur uygulaması gerçekleştirilmiştir.

Yapının genel planı 3 kısımdan oluşmaktadır. Salon, ebeveyn odası ve çocuk odası. Adanın kıyısında konumlanan mekanın iç tasarımı da dışı kadar modern ve sıcak. Mekanın iç tasarımında kullanılan beyaz koltuk modern ve şık bir hava yaratılmasında önem taşıyor. Koltuğun tam karşısında uygulanan şömine ise ortamın sıcak bir atmosfere dönüştürülmesinde yardımcı oluyor.

TÜRKER TALAYMAN İMZASINA,BÜYÜK DESTEK

Akustik projesi Türker Talayman tarafından tasarlanan Sakıp Sabancı Müzesi The Seed çok amaçlı salonu pek çok sanatsal aktiviteye ev sahipliği yapıyor…

15 Aralık tarihinde gerçekleştirilen Yeni Yıl Konseri’nde The Seed’in akustik kalitesi müzisyenler tarafından tam not aldı. Teh Seed, elipsoid formu sebeniyle akustik tasarımı zor bir yapı olarak değerlendirilir.

Mimari projesi Nevsat Sayın; hacim akustiği, gürültü ve titreşim kontrolü planlaması Türker Talayman tarafından gerçekleştirilen The Seed, tamamı çelik kontrüksiyondan ve elipsoid formda tasarlanmış, seyircilerin oturma bölgesi de hareketli platformlardan oluşan Türkiye’deki ilk ve tek çok amaçlı salon olma özelliği taşıyor.

Elipsoid form geometrik akustik bağlamında ses dalgalarının hacim dahilinde tek bir noktaya odaklanması gibi çeşitli zorluklar içeriyor. Bunu aşabilmek için farklı niteliklerde saçıcıların tün salon dahilinde yoğun miktarda kullanımı ile ses dalgalarının mümkün olabildiğince odaklanmadan, dağınık bir şekilde salon içerisine yayılması sağlandı.

Genel akustik konforunun dengelenmesi için üçgenlerden oluşan iç kabuk ana çelik elipsoidin hattından salonun içerisine doğru kasıtlı deformasyonlar uygulandı. Binanın geneli ve teknik hacimlerin elipsoid çelik salon ile olan tüm ilişkileri esnek mesnetlerle kuruldu, özel titreşim ve ses yalıtım uygulamaları gerçekleştirildi. Fuaye alanında da özel malzemeler ile hem akustik hem de yangın kontrolü sağlanarak özgün bir çözüm oluşturuldu.

KUZEY MOBİLYA ÜRÜNLERİNİ GÜNEY MARKASINDA GÖRECEĞİZ !

Adını İspanyolca ‘tasarım’ kelimesinden alan Diseno, kuzey ülkeleri Finlandiya, Hollanda, Danimarka’dan oluşturduğu marka karmasıyla dekorasyona metal trendini yerleştirmeye oynayacak. Aydınlatma ürünleriyle Cumhurbaşkanlığı’nın dikkatini çeken Diseno’nun sahibi Yalçın Gülen, “Uçuk olmayan tamamen el işi tasarım ürünlerini zevk sahiplerinin evlerine sokacağız” diyor.

İstanbul’un tasarım AVM’si Adressistanbul‘a yeni bir marka eklendi: Diseno. Diseno İspanyolca ‘tasarım‘ anlamına geliyor. Arama motoruna oturup tasarım kelimesine karşılık gelen farklı dillerdeki kelimelerin arasından İspanyolca’yı seçtiklerini dile getiren Diseno‘nun sahibi Yalçın Gülen, şu an markanın bulunduğu mağazanın eski kiracısı Haaz’ın da yöneticisiymiş. Haaz Adressistanbul‘dan taşınıp sadece Nişantaşı’nda devam etme kararı alınca da Haaz‘dan boşalan mağazada kendi işini yapmaya karar veren Gülen, şimdi kendi markası Diseno için çalışıyor. Satışlardan da çok memnun.

Şu anda mağazada 4 markanın ürünleri var ve her biri için de şık köşeler yaratmış Gülen. “Türk firması Megaron, Finlandiyalı Secto Design, Danimarkalı Hay Design ve Hollandalı halı markası Tiftix ürünlerinin satışını yapıyoruz” diyen Gülen, 5. marka olan Hollandalı Functionals’ı ise eylül ayında karmaya ekleyecek.

Mağaza için bir iç mimar çalışmadı. “Çok güvendiğim bir ustam vardı, onunla çalıştım. Projeyi de Megaron’un sahibi çizdi. Ben de yerleştirmeleri yaptım. Sonuç süper” diyen Gülen, metal ağırlıklı ve tamamı el işi ürünlerin hakim olduğu mağazada ürün çeşitliliğini de artırmanın peşine düştü. “Bu mağazada 300 euroya da 3 bin euroya da ürün var. Mağazada satılan bütün markalar ödüllü tasarımlara sahip” diyen Gülen, sadece A ve A+ değil B gelir grubundan insanların da tasarım ürün alabilmek adına parasını denkleştirip ürün satın aldığını dile getirdi.

‘YURTDIŞINDAN YATAK YORGAN GETİRMEM’
Temsilciliğini yaptığı markaların birçoğunun ev tekstili ürünleri de olduğuna dikkat çeken Gülen, buna rağmen çok pahalı olduğunu düşündüğü masa örtüsü, nevresim, yatak, yastık, yorgan gibi ürünleri mağazaya getirmediğini belirtiyor. “Hangi müşteri İstanbul’da bir masa örtüsüne 250 euro verir” diyen Gülen şunu ekliyor: “1.40 cm yatak için iki kişilik diyorlar. O yatak için de iki yorgan kullanıyorlar yurtdışında. Şimdi bu kültürün ürünlerini Türkiye’de nasıl satacaksınız?”

Cumhurbaşkanlığı köşküne el yapımı lamba siparişi
Mağazada en çok ilgi gören köşelerin başında aydınlatma geliyor. Oyuncu Nurgül Yeşilçay, Hotiç’in Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Hotiç, Dijitürk Genel Müdür Yardımcısı Kerem Ertan markanın müdavimlerinden. Son olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü için tavan lambaları siparişi aldıklarını dile getiren Gülen, “Bu bizim için çok önemli. Sadece Midpoint’e 125 tane tasarım ürünü sandalye sattık” dedi.

 

ALOŞ ÇAVDAR’IN RESTORAN ÇALIŞMASI

Aloş Çavdar’ın daha önce tasarımını gerçekleştirdiği restoran zincirinin yeni halkası Şubat ayında tamamlandı. Kıbrıs’ta ünlü bir aile firmasının zincirine eklediği yeni restoran Megosa’da hem gençlerin hem de zengin menüleri sevenlerin uğrak yeri olmaya şimdiden aday…

İştah açan samimi bir ortam sunan kahve renginin baskın olduğu mekan müstakil tek katlı bir yapıda yer alıyor. Bu yapının zincirin yeni halkasına dönüştürülmesi bir yandan bir devamlılık sürdürürken, diğer taraftan yeni bir mekanın bütün etkinliği içermesi hedeflenmiş. İç mekanda yaratılan tasarım ve dekorasyon çizgisi farklı bölgelerde değişimlerle mekana ritm kazandırmış. Daha öncede hedeflenen bir özellik olan “yemek için oturulan köşeye bir kişilik kazandırmak” bu projede de sürdürülmüş.

Tek katlı yapıya bir ev sıcaklığı kazandırmak adına ahşap geniş miktarda ve farklı amaçlarla kullanılmış. Ahşap kimi yerde bir separatör kimi yerde ise bir çerçeve görevi görüyor. Zincirin bir önceki restoranında kullanılan altın teması yer yer yer aydınlatmalarda, yer yerse duvar süslemelerinde kullanılmış.

Mekanı zenginleştiren aynalı ayrımların yanı sıra beyaz arkaik kolonlar yapının basit mimarisine yükseklik ve derinlik kazandırmak için kullanılmış.

Özel odalarda ayna ögesi tavana yerleştirilerek masa etrafında toplananların birlikteliklerini yansıtan bir mimari eleman olarak görevlendirilmiş. İç avluda doğa, dev saksı içinde buradaki masa ve sandalyeleri domine ederek ölçek farklılığı ile alanı genişletmeyi sağlamış.

Farklı malzemelerin dengeli uyumu, samimi bir atmosferde geçirilecek hoş saatlere imza atan Califorian Restoran‘a yolunuz düşerse Çavdar’ın detaylarında gezinmeyi unutmayın.

Proje Yeri: Megosa / Kıbrıs
Proje Tasarım: Aloş Çavdar – Atölye 2a Mimarlık
Proje Mimarları ve Uygulama: Oya Güray / İlker Sözüdoğru – Atölye 2a Mimarlık
Tarih: Kasım 2009 – Şubat 2010