SEINE MAHALLELERİ MİMARLARI

Seine kentsel dönüşüm projesi
Baca Architects, Paris’in en büyük dönüşüm bölgelerinden birine plan oluşturmak üzere seçilen üç firmadan biri… Bu bağlamda uluslararası ve yerel pek çok firmayı alt eden Baca Architects, Paris Seine Nehri boyunca 4 bin konutu da kapsayan 600 bin metrekarelik dönüşüm alanı için plan üretecek.Nisan ayında Seine Amont Kalkınma Ajansı (EPA ORSA) tarafından yapılan uluslararası çağrı sonucunda otuzun üzerinde firma teklif verdi. 37 hektarlık proje alanını tasarlamak için teklif veren firmalar arasında Londra merkezli tasarım pratiği Baca Architects, diğer iki Fransız firması ile birlikte sunmuş olduğu tasarım teklifini gelişmeye hak kazandı.
Bu anlamda Seine Amont Kalkınma Ajansı’nın alanın yapılandırılması kapsamında tercih edeceği tasarımın tek bir firmaya mı ait olacağı yoksa kazanan üç tasarım pratiğinin detaylandıracakları tasarımlar üzerinden bir senteze mi gidileceği henüz netlik kazanmadı.Baca Architects Yöneticisi Robert Baker, su ve iklimsel adaptasyon konularına vurgu yaparak geliştirdikleri bütüncül yaklaşıma sahip kent planının Seine Amont Kalkınma Ajansı’na çekici geldiğini belirtiyor. Seine kıyısında yer alan dönüşüm bölgesinin dünya genelindeki diğer şehirlerin ortak sorunları olan; sel, kirlenme, işgal altındaki araziler, erişim ve kimlik eksikliği gibi sürdürülebilir gelişime yönelik pek çok kısıt ile yüzleştiğine dikkat çeken Baker, bölgenin aynı zamanda konut ve istihdam anlamında yüksek yoğunluklu bir gelişime ihtiyaç duyduğunu da belirtiyor.2007 senesinde 15 farklı kuruluş tarafından kurulan Seine Amont Kalkınma Ajansı (EPA ORSA), Vitry’deki hızlı tren istasyonundan Seine nehri kıyısına kadar uzanan bir alanda faaliyet gösteriyor.

 

ŞEHRİZAR KONAKLARINDA PEYZAJ GÜZELLİĞİ GÖZ DOLDURUYOR

Şehrizar Konakları

Çamlıca Tepesine komşu yükselen Şehrizar Konakları havasını ve manzarasını Boğaziçi’nden alıyor. İstanbul’un gizli bahçesi olmaya aday proje, adını da şehrin bahçesi anlamına gelen şerizardan alıyor…

Türkiye’nin başarılı mimarlarından Han Tümertekin, Nevzat Sayın, İhsan Bilgin ve Sinan Kafadar imzasını taşıyan Şehrizar Konakları, İstanbul’un doğası, dokusu ve değerlerini içinde barındırıyor. TOKİ iştiraki Emlak Konut GYO ve Çalık Holding iştiraki Gap İnşaat tarafından Üsküdar Altunizade de hayata geçirilen proje, sevdikleri ile aynı mahallede huzur ve güven içinde yaşamanın hayalini kuran sakinlerini ağırlamaya hazırlanıyor.

Boğaziçi Köprüsü’ ne ve bağlantı yollarına yakınlığı ile dikkat çeken Şehrizar Konakları, şehrin merkezinde doğayla iç içe bir yaşam fırsatı sunuyor. 49.500 metrekarelik arazide 108 bin metrekare inşaat alanı bulunan proje, tam 208 konuttan oluşuyor. 3+1 den 8+1’e kadar farklı daire seçeneklerinin bulunduğu projede, dairelerin büyüklüğü ise 180 ile 626 metrekare arasında değişiyor. Daireler KDV dahil 1 milyon 950 bin ile 3 milyon 500 bin TL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor.

 

BATIŞEHİR’DE YAPILAN PROJELER

Batışehir Projesi

TOKİ İştirak Emlak Konut GYO ile Ege Yapı Group ve diğer bir TOKİ iştiraki olan Emlak Pazarlama İnşaat A.Ş. ( EPP ) işbirişiği ile hayata geçirilen Batışehir projesi tasarımı, lokasyonu, yeşil alanı ve sunduğu sosyal hizmetlerle sakinlerine eşsiz bir yaşam alanı sunuyor.

Avrupanın en büyük karma inşaat projesi olma özelliği taşıyan Batışehir, toplam 2 etaptan oluşuyor. İlk etabında 1020 konut projede 1+0′ da 4+1’e kadar farklı daire seçenekleri sunuluyor. İçerisinde 3143 adet konut ve rezidans bir şehir oteli, prestijli ofisler, özel eğitim kompleksi, açık alışveriş çarşısı, kulüp binası ve açık-kapalı yürüyüş-gezi-koşu parkuları,spor salonları ve 100 bin metrekare yeşil alan bulunan Batışehir, tamamlandığında içinde 10 bin kişinin yaşayacağı bir kent haline gelecek.

 

İSTANBUL’UN GÖZDE NOKTALARI

Kentsel Dönüşüm
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, TOKİ’nin, bundan sonra orta kesimin konut ihtiyacını karşılamaya daha bir ağırlık vereceğini belirtti…

TOKİ‘nin İstanbul’daki gelecek planları hakkında bilgi veren Karaoğlu, afet riskli alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun yürürlüğe girdikten sonra TOKİ‘nin, stratejisini belirlediğini belirterek, öncelikle dönüşüm ve yenileme odaklı proje geliştirilmesine yöneldiklerini söyledi.

İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Adapazarı ağırlıklı olarak, deprem riski yüksek olan bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürüteceklerini vurgulayan Karaoğlu, ”Bu dönüşüm kapsamında TOKİ‘nin en etkin yapacağı işin başında rezerve alan gelmektedir. Afet kanunu kapsamında iki ana unsur var. Bir, riskli alan, iki rezerve alandır. Öncelikli olarak, riskli alanların riskten arındırılması, boşaltılması, yıkımının sağlanması, vatandaşlarla anlaşma yapılması ve kamulaştırılması yapılacak. Riskli yapılar bertaraf edildikten sonra riskli alanın yeniden planlanması parsel bazında değil, makro düzeyde yapılmalıdır. Genelde bölge planına, yapısına uygun ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yeni planlama yapılmalı ve yeni projeler geliştirilmelidir. Diğer taraftan da rezerv alanları geliştirip, bu alanlarda daha yaşanabilir, bütün ihtiyaçların karşılanabileceği yeni projeler yapmak TOKİ’nin önümüzdeki süreçteki en önemli hedefidir” diye konuştu.

Kentsel dönüşüm konusunda müteahhitlerin tereddüte düşmelerinin veya bir iş kaybı endişesinde olmalarının anlamsız olduğunu ifade eden Karaoğlu, ”TOKİ‘den iş alabilir ya da TOKİ‘ye iş yapabilirler. Kendileri de TOKİ’nin dışında proje geliştirebilirler ama mevzuatlar çerçevesinde. TOKİ nasıl mevzuatlar çerçevesinde yapıyorsa. Önce imar planı onaylanır. Daha sonra imar planı onaylanmış bir parsel de bir bölgede anlaşma sağlanır. İmar planı onaylanmadan müteahhitler gidip bölgelerde ‘ben şu kadar imar artışı yapacağım, senin 50 veya 100 metre kare daireni yıkacağım, 2 yıl sana kira vereceğim buradan da sana 110 metre kare daire vereceğim’ diye anlaşma yapmaya kalkarsa, bu gelecekte bugünkü riskten daha fazla risk barındıran bir durum ortaya çıkartır” ifadelerini kullandı.

Şu anda İstanbul’un yapı stokunun yoğunluğu ve altyapıyı karşılayacak düzeyde olmadığını vurgulayan Karaoğlu, şunları söyledi:

”Alt yapı derken bunun içinde yolları, sokağı, caddesi, otoparkı, eğitim ve kültür alanları, teknik altyapı alanlarından bahsediyoruz ki bunlar yetersiz. Hal böyleyken bir müteahhit riskli bir bölgedeki daire sakinlerine ‘Ben sizin yüz metre kare dairenize yüz metre kare daire vereceğim iki yıl da kira ödeyeceğim ve hiç katkı payı da almayacağım. Bu şekilde dönüşüm yapacağım diyorsa bunu nasıl yapacak? Kendi cebinden para koyarak yapacak değil. Bu imar artışını zorlayacaktır. İmar artışı yoğunluğunu beraberinde getirecek ki, zaten şuan da bir yoğunluk var. Dolayısıyla burada yoğunluk artışı değil, değer artışını ön planda tutarak, yani binanın yapı değerinin artışını göstererek, dönüşümü sağlamalıyız.”

”Yeni şehirlerin oluşumunda TOKİ, en önemli aktör olacak”

Karaoğlu, İstanbul’un çevresinde kurulacak yeni şehirlere de dikkati çekerek, ”Yeni şehirler, sadece konut alanlarından teşekkül olmayacak. Bütün ihtiyaçları içerisinde karşılayabilecek. Merkezi iş alanları, teknik alt yapı alanları ve finans kurumlarıyla birlikte bu yeni şehirler kendi içerisinde yaşayabilecek yeni yerleşim birimleri olacak” dedi.

Avrupa yakasındaki yeni şehrin, Kayabaşı, Bahçeşehir, Isparta Kule ekseninde olacağı bilgisini veren Karaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Bu bölgelerin alt yapı, ulaşım ve donatı alanları şu anda ayrılmış durumda. Bölgenin ulaşım sorununu giderecek olan 3. çevre yolu ihalesi yapıldı. Metro olimpiyat stadının oraya kadar geldi. Sağlık Bakanlığı büyük bir sağlık kentinin ihalesini yaptı. Onun dışında fuar ve üniversite alanları, olimpiyat köyü, hızlı tren projesi, çevre yolları ve bağlantı yollarının uygulama projeleri bitti. İnşaat teknolojisi öyle gelişti ki, 3,5 yıl içerisinde bunlar yapılabilecek şeyler. Yeni şehirlerin oluşumunda TOKİ, en önemli aktörlerinden biri olacak. Devletin kurumları, halk tabiriyle oyun kurucu olacak, özel sektör bu işin icraatını gerçekleştirecek. Anadolu yakasında olması muhtemel yeni şehir ile ilgili belirlenen bir lokasyon yok.”

Mütekabiliyet konusuna da değinen Karaoğlu, ”Mütekabiliyet yasasıyla ilgili henüz beklenen bir hareketlilik olmadı. Çünkü tatil dönemi. Eylül’den itibaren mütekabiliyetle ilgili yorumlar, beklentiler netleşebilir” diye konuştu.

İstanbul’da nitelikli konut sayısının yetersiz olduğunu hatırlatan Karaoğlu, ”Şu anda mevcut bir konut stoku var. İnsanlar sokakta değil, ancak riskli yapılarda. Bu anlamda İstanbul’da konut sayısı oldukça az. TOKİ, bundan sonra orta kesimin konut ihtiyacını karşılamaya daha bir ağırlık verecek. Yeni rezerve alanlarında yapacağımız konutların standartları projeleri daha farklı olacak” tespitinde bulundu.

Karaoğlu, artık site anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ederek, site anlayışının insanları birbirinden kopardığını, sürekli yaşayan bir cadde, bir alan olmasını istediklerini söyledi.

Etrafı duvarlarla çevrili, kapalı alanlar yerine bir canlılık olmasını istediklerini belirten Karaoğlu, site sakinlerinin, toplumdan soyutlanmaması gerektiğini vurguladı. Karaoğlu, ”Şimdi buna yönelik çalışmalar yürütüyoruz. TOKİ’nin alt ve orta gelir projelerinde böyle bir anlayış yok. Ama üst gelir guruplarına baktığımız vakit, çoğu projelerin etrafı duvarlara çevrili. Böyle olmamalı. Kayaşehir bölgesinde böyle bir çalışma yapacağız. Konut fiyatlarını belirleyen en önemli faktör arsa bedeli. İnşaat maliyetleri aynıdır. O tür konutların metre karesi tahmin ediyorum bin 500, 2 bin civarında olur” diye konuştu.

”Samsun’da TOKİ’nin bir hatası yoktur”

Samsun’daki TOKİ konutlarında yaşanan olayın herkesi çok derinden üzdüğünü dile getiren Karaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Burada bir kasıt yoktu. İstenilmeyen bir tabiat olayı. TOKİ, mevcut yasalara uygun olarak o binaları inşa etmiştir. o günden sonra bodrum katlarının kapıcı daireleri olarak kullanılmamasına yönelik bir düzenleme yapıldı. Samsun’da TOKİ‘nin bir hatası yoktur. Marmara bölgesinde deprem olsa bunda TOKİ‘nin hatasını arayabilir misiniz? O konutlar dere yatağında değildi. Derenin çekme mesafelerinin içinde değil. Ama doğa o sınırları da aşabiliyor. Yani deprem de olduğu gibi. Yine de bütün önlemleri maksimum düzeyde almakta yarar var zira o insanlarımız için yüreğimiz yanıyor.”

Karaoğlu, imar hakkının kamu hakkı olduğunu, imarı kamunun verdiğini belirterek, şunları dile getirdi:

”Yapı yoğunluğu ve miktarına belediye karar verir. Toprak, arsa mülk sahibinindir. Fakat üzerindeki yoğunluk artışı inşaat artışı kamunun hakkıdır. Kamu derken hepimizi kastediyorum. O müteahhidin hakkı değil. Müteahhide geliyor sana 75 santimetre kara daire satıyorum, yüz metre kare arsa hissesi var’ diyor bir bakıyorsunuz ki yanına bir blok, bir blok daha yapıyor. Böyle bir şey olmaz. Artık, bilinçli tüketici oluşturulması gerekiyor, imarı, konutu bilen. Konutun bir kimliği vardır. Kat mülkiyetli tapu senetidir. Mevcut bir konut alıyorsanız kat mülkiyeti tapusu olmadan konut almayacaksınız. İnşaat halinde bir projeden konut alıyorsanız, kat irtifakı tapusu olmadan o konutu almayacaksınız. İnşaat halinde bir konut alıyorken, satış sözleşmesini ve verdiğiniz vekaletnameyi çok iyi inceleyeceksiniz. Bilinçli tüketici olmak gerekiyor mağdur olmamak için. Verdiğiniz yetkiyi sınırlandırmalısınız. 200 konutun üzerinde projelerde mutlaka birer ilk öğretim, anaokulu, kreş ve sağlık ocağı yapılması zorunludur. Şimdiki deprem yönetmeliği çok katı kesinlikle denetimlerden taviz verilmiyor.”

“İstanbul’un cazibe noktaları, Küçükçekmece, Halkalı, İkitelli olacak”

İstanbul’un siluetine başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere konuyla ilgili bütün bakanlıkların gerekli hassasiyeti gösterdiğini vurgulayan, Karaoğlu, ”Dolayısıyla biz de bu hassasiyeti dikkate almak zorundayız. Dolayısıyla hassa bölgelerde silüet açısından önem arz edecek projeleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile çevre ve şehircilik bakanlıklarınca oluşturulan silüet kurullarına onaylattırıyoruz. Ataköy’de şuanda ihale ettiğimiz bir arsanın projesi silüet komisyonu tarafından onaylandı” dedi.

Karaoğlu, İstanbul’un cazibe noktalarına dikkati çekerek, ”Küçükçekmece ve çevresi, Halkalı, İkileteli, Kaya şehir, Isparta Kule, Hoşdere, Hadımköy’e uzanan bölüm, teknoparklar, lojistik, sağlık, eğitim alanları, olimpiyat köyü, fuar alanlarıyla cazip hale geliyor. O bölgenin ulaşım bağlantıları hava, kara, deniz ve demiryolu anlamında güçlendirilecek” diye konuştu.

 

ADALARA OLAN İLGİNİN AZALMA SEBEPLERİ

Milyon Dolarlık Adalar

Dünyanın farklı noktalarında yer alan 600 özel ada 50-100 milyon dolar arasında değişen fiyatla satışa sunuluyor…

Adalara ilgi azalırken, 2006 yılından bu yana satışa çıkan ada sayısı ise üçe katlandı. New York yakınındaki Petra Adası, yıllardır satılık. Washington kıyısındaki Allen Adası ise 2005’te 25 milyon dolara satışa çıktı. Ancak fiyatı yıllar içinde 13.5 milyon dolara kadar düştü. Marketi hareketlendiren adalardan biri ise 29.5 milyon dolarlık fiyatı ile Florida’daki Little Bokeelia oldu.

NTVMSNBC’nin haberine göre son 100 yılda 12 bin ada satışa çıkarken, bu adalardan sadece bin adedi konforlu bir yaşam sağlayacak özelliklere sahipti. Aktör Nicolas Cage, Bahamalar’daki Leaf Cay’i tehlikeli bir sürüngen türü nedeniyle 3 milyon dolara sattı. Şarkıcı Celine Dion ise Kanada yakınlarındaki adasını 30 milyon dolara satışa çıkardı.

 

GÜNEYDOĞU’NUN İNCİSİ DİYARBAKIR’IN TARİHİ ESERLERİ

Diyarbakır’da Restorasyon

Diyarbakır Valiliği’nce hazırlanan ve Kalkınma Bakanlığı’nca onaylanan 6 proje kapsamında kentin simgeleri olan Dört Ayaklı Minare gibi tarihi yapılar restore edilecek…

AA muhabirinin Diyarbakır Valiliği Kültür ve Turizm Proje Birimi yetkililerinden edindiği bilgiye göre, Sur ilçesi Yenikapı Sokak‘ta bulunan ve araçların sokaktan geçerken tahribatına neden olduğu, Anadolu’da dört sütun üzerine oturtulmuş tek örnek olarak gösterilen Dört Ayaklı Minare‘nin restorasyonu için valilik harekete geçti.

Karacadağ Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle rölöve, restitüsyon, restorasyon, zemin-çatlak analizleri ve aydınlatma proje çizimlerinin yapılmasının ardından, restorasyonu için Kalkınma Bakanlığı’na sunulan proje onaylandı. Kentin önemli simge ve değerlerinden olan Dört Ayaklı Minare; Diyarbakır Valiliği, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi’nin işbirliğiyle restore edilecek.

Öte yandan valilikçe kentin kültürel mirasının korunması ve tanıtımı için hazırlanan, ”Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı” kapsamında Kalkınma Bakanlığınca onaylanan Diyarbakır Surları‘nın restorasyonu ve proje çizimi, Diyarbakır’ın tarihi evlerinin turizme kazandırılması, 4 sokağın sağlıklaştırılması, Ulu Cami ve hanlar bölgesinin turizme kazandırılması ile renovasyonu projeleri de bu yıl uygulamaya konulacak.Projelerle ilgili detaylı açıklamanın Vali Mustafa Toprak tarafından yapılacağı belirtildi.

 

EİFFEL KULESİ’NİN AVRUPA HALKINA KATTIĞI HAVA

Eiffel Kulesi ilk sırada

İtalyada Monza ve Brianza Ticaret Odası’nın yaptığı araştırmayla Avrupa’nın maddi açıdan en değerli tarihi anıtları tespit edildi. Hürriyet Galeri’de yer alan habere göre; araştırma kapsamında en pahalı anıt 344 milyar sterlin değerindeki Eiffel Kulesi…

Fransa’nın başkenti Paris’e 1889 yılında Dünya Ticaret Fuarı’nın girişi olarak tasarlanan, ancak bugün 7.1 milyon ziyaretçiyle dünyanın en önemli turist merkezlerinden biri haline gelen 324 metrelik kulenin ‘fiyatı’, imajı, marka değeri ve estetik özellikleriyle belirleniyor.

 

 

BABİL KULELERİNİN MİMARİ YAPI ÖZELLİKLERİ

Babil Kuleleri
1050 konut ve 151 ticari birimiyle her türlü modern imkana sahip olan Babil Kuleleri, çağdaş şehircilik anlayışı ile uyumlu bir yaşam ve iş merkezi olarak yükseliyor…

Uluhan Grup tarafından Esenyurt’ta hayata geçirilen proje, her türlü sosyal imkanı içinde barındırıyor. Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen markalarının tek çatı altında buluşacağı 151 mağazayı içeren Babil Çarşı, otopark, market, kreş, açık-kapalı havuz, büyük sinema salonu, fitness merkezi, SPA, sauna, havuz kafe, şehir terasları ve 360 derece panaromik deniz manzarası Uluhan Babil Kuleleri‘nin sunduğu imkanlar arasında yer alıyor. 160 milyon TL.’lik yatırımla hayata geçirilen projede, stüdyo, 2+1 ve 3+1 tipinde daire seçenekleri sunuluyor. Babil Kuleleri, Çevre ile uyumlu, yeşili bol bir yaşamın kapılarını aralıyor.

 

 

RİNGS İSTANBUL’DA HAYATA DAİR !

Rings İstanbul
Selin Yapı tarafından Sancaktepe’ de hayata geçirilen Rings İstanbul, 238 bin metrekarelik bir alanda 500 konut, Rings Alışveriş Merkezi, Rings Office Suites, kapsamlı bir sosyal tesis, Rings Clup, Bilfen Anaokulu ve İlkögretim okulundan meydana geliyor…

Ödüllü Yüksek Mimar Hakan Kıran’ın imzasını taşıyan Rings İstanbul‘da 3 cephesi açık, 360 derece güneş ve hava alan daireler ile her katta müstakil yaşam konforu sunuluyor. Rings Alışveriş Merkezi‘nin üzerinde yer alan Rings Office Suites iş dünyasıyla ev hayatını bir araya getirmek isteyen home office tutkunu kuyu gibi alanlara sıkıştırmaktan kurtarıyor. Genişlik kavramını sadece daireler ile sınırlı tutmayan Rings İstanbul, 8 futbol sahası büyüklüğündeki kapsamlı sosyal tesisleriyle de oldukça iddialı. Fitness, SPA, açık ve kapalı havuzlar, futbol, basketbol, voleybol, mini golf, squash, meyve bahçeleri ve koru restorantlar gibi içinde ne ararsanız bulabileceğiniz sosyal tesisler, sizleri zengin bir yaşama davet ediyor.

Bölgenin ilk alışveriş merkezi olma özelliğini taşıyan Rings Alışveriş Merkezi ise yarı açık bir mimariye sahip. Rings Alışveriş Merkezi sayesinde Rings İstanbul sakinleri yürüyüş mesafesinde alışverişin kolaylığını, eğlencenin keyfini yaşayacak. Rings İstanbul, 2011 Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde karma proje dalında ödüle layık görülmüştü.

 

 

 

ÜNLÜ MİMAR FRANK GEHRY ….

Frank Gehry
Mark Zuckerberg, California Menlo Park’ta inşa edilecek Facebook ana merkezi için İspanya’daki Guggenheim Müzesi’ni tasarlayan ödüllü mimar Frank Gehry ile anlaştı…
Sosyal paylaşım sitesi Facebook‘un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg, dünyanın en büyük açık ofis alanına sahip olacak ana merkez için ödüllü mimar Frank Gehry ile çalışacak.California Menlo Park’ta kurulacak ana merkezin inşaatı 2013 yılında başlayacak.3 bin 400 mühendisin çalışacağı ana merkez, Facebook merkez ofislerine de yer altı tüneli ile bağlanacak.Ağaçlarla çevrilecek alanda, özel ve sessiz çalışma alanları yer alacak. Ana merkezin çatısı ise park şeklinde inşa edilecek. Daily Mail’in haberine göre Zuckerberg, ana merkezin tasarım planı ile ilgili olarak, “Dışarıdan bakıldığında doğanın içinde yeşil bir tepe gibi görünecek” dedi.

MİMARLIK VİTRİNİNDE 22 PROJEYLE TÜRKİYE BAŞI ÇEKİYOR !

Dünya Mimarlık Festivali
Singapur’da yapılacak Dünya Mimarlık Festivali’nde Türkiye, altısı Emre Arolat’ın altısı da Murat Tabanlıoğlu’nun olmak üzere 22 projeyle finale kaldı..

Londra merkezli EMAP Media Group tarafından bu yıl 3-5 Ekim’de Singapur’da düzenlenecek 5. Dünya Mimarlık Festivali’nde Türkiye ’den de 22 proje finale kaldı. Dünya çapında alanının en büyük etkinliği olan festivalde Türkiye ’den en çok adaylık kazanan mimarlık ofisiyse beşer projeyle altışar kategoride adaylıkla Emre Arolat Architects ve Tabanlıoğlu Mimarlık oldu. Bodrum Yalıkavak Marina, yeni açılan Le Meridien Etiler Oteli ve Çubuklu Vadi Konutları’yla ‘uygulanmış yapılar’ kategorisinde finale kalan Emre Arolat, Varyap Bodrum Evleri ve Kayseri’deki eski Sümerbank Fabrikası’nın dönüşümüyle devreye girecek Abdullah Gül Üniversitesi Kent Kampüsü projeleriyle ‘geleceğin projeleri’ kategorilerinde adaylık elde etti. Emre Arolat, festivale adaylığının olmadığı bir kategoride jüri üyesi ve panelist olarak da davet edildi.

Yenikapı Transfer Noktası ve Arkeo-Park Alanı’yla iki ayrı kategoride adaylık elde eden Tabanlıoğlu’nun finale kalan diğer projeleri E5 alışveriş merkezi, Bodrum Uluslararası Havaalanı, Ekvator Ginesi’ndeki Sipopo Kongre Merkezi ve Selçuk Ecza Merkez binası oldu.

Nevzat Sayın ve DDB Tuz Ambarı’yla iki yıl önce festivalde ödül kazanan Erginoğlu&Çalışlar’ın ise ikişer adaylığı bulunuyor. Nevzat Sayın Mimarlık Mehmet Kavuk Camisi ve Fulver Campus Conta Plant projeleriyle; Erginoğlu& Çalışlar ise Özel Koç İlköğretim Kampüsü Kapalı Yüzme Havuzu ve Doğa Dragos evleriyle finale kaldı. Erginoğlu & Çalışlar’dan Hasan Çalışlar bu yılki festivalde jüri üyesi olarak da yer alacak.Türkiye ’deki AVM furyası bu sene adaylıklara da yansıdı. Etkinliğin ‘tamamlanmış alışveriş merkezleri’ kategorisindeki dört adayından ikisi Türkiye ’den: Buyaka’yla Uras X Dilekçi, E5’le Tabanlıoğlu.

Çırakoğlu Mimarlık ( Abdullah Gül Üniversitesi Kampüsü), Suyabatmaz&Demirel (Ala Güneşli), A Architecture Design (Yaşamkent Camii), Studio Evren Başbuğ (Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi ve Kazı Evi), Mental DesignWorks (Inn İkitelli), Kreatif Mimarlık (MAPFRE Genel Sigorta ve Genel Yaşam Yapı Kompleksi), ‘i am’ Associates İstanbul (Kale Kilit Güvenlik Merkezi) Türkiye ’den finale kalan diğer mimarlık ofisleri oldu.

 

IŞIKLI MANTARLARIN TEPKİ TOPLAMA SEBEPLERİ

Işıklı Mantar
İstanbul’dan aşina olduğumuz silüet tartışması Venedik’e sıçradı. Pierre Cardin’in doğum yeri Venedik’e ‘hediye’ olarak tasarladığı 250 metrelik bina her kesimden İtalyanın tepkisini çekti…

Modacı Pierre Cardin, İtalya’nın kanallarıyla ünlü tarihi şehri Venedik‘te inşa edilmek üzere 250 metre yüksekliğinde bir gökdelen tasarımına imza attı ve İstanbul’da sıkça gündeme gelen silüet tartışmasını başlattı. 3 milyar dolarlık projenin Venedik şehir merkezine 10 km mesafedeki Marghera limanına inşa edilmesi planlanıyor. Venedik‘in bulunduğu Veneto bölgesinde doğan ve asıl adı Pietro Cardin olan ünlü Fransız tasarımcı, Le Palais Lumière (Işık Sarayı) ismini verdiği binayı bölgeye yeniden eski ekonomik canlılığını kazandıracak bir hediye olarak düşündü.

Işıklı mantara benziyor
Ancak 90 yaşındaki Cardin’in bu iyi niyeti projenin tepki çekmesini engelleyemedi. Venedik şehir konseyi üyesi Claudio Borghello bu tartışmalarla ilgili olarak “Bu yükseklikte bir bina değil kanalların civarı, Veneto bölgesinin hiçbir yerinde yok” dedi. Uzmanlar şehirdeki yoğun turizme rağmen halen yok olmayan doğal güzelliklerin yoğun yapılaşmayla iyice tehdit altına gireceğini düşünüyor. Ancak binayla ilgili önemli estetik kaygılar da bulunuyor.

Tarih koruma derneği olan Italia Nostra yaptığı yazılı açıklamada “Proje şehirdeki tüm orantıları bozacak büyüklükte. Bunun yanında ışıklandırılmış dev bir mantara benziyor” ifadelerini kullandı. İtalyan mimar Vittorio Gregotti ise Cardin’e tepkisini “Venedik’e illa bir şey yapacaksan başka bir şey yap” diyerek gösterdi. Projeyi savunanlar ise inşaat bittikten sonra 2.500 kişiye istihdam sağlanacağını belirtiyor.