ÇİN’DE YAPILAN GÖRKEMLİ EV

Gobi Çölü’nde kültür sanatın ön plana çıkacağı sıfırdan bir şehir kuruluyor. İsmi Ordos. Han Tümertekin işte bu şehrin 100 mimar tarafından yapılan ilk mahallesi için ev tasarladı. Han Tümertekin, yıllardır takip ettiğim mimarlardan. İlk tanıştığımızda 2000 yılıydı ve dünyanın en prestijli mimarlık ödülü olarak bilinen Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görülen Assos’taki B2 adı verilen bir kır evini projelendiriyordu. Sonra Türk Ekonomi Bankası’nın Amsterdam’da büyük beğeni kazanan binasını tasarladı. Japonya’da bir anıt yaptı. Ardı zaten çorap söküğü gibi geldi. Han Tümertekin imzası taşıyan oldukça yalın evler, ofisler, mağazalar sadece bizim değil, dünyadaki önemli mimarların da dikkatini çekti ve sonunda onu, dünyanın öteki ucunda Çin’in Moğolistan yakınındaki Gobi Çölü’nde bir evi projelendirirken buldum. Ünü artık dünyaya yayılmış olan mimar Han Tümertekin, Çin’de henüz sıfırdan kurulmakta olan bir şehrin ilk mahallesini yapmak üzere dünyanın 32 ülkesinden özenle seçilen 100 mimar arasına giren tek Türk oldu.

Çin’deki Gobi çölünde bir şehir kuruluyor. Şehrin ilk mahallesi içinse çok iddialı bir proje yapıldı. Dünyadan 100 mimar seçildi ve birisi de siz oldunuz, gerisini sizden dinleyebilir miyiz?
Bu proje hafif şaka sandığım bir elektronik posta mesajıyla başladı. Şu ara herkesin bildiği işleri Çin’deki ‘kuşyuvası’ stadyum projesi olan mimarlar Herzog&Meuron imzasıyla bana bir e-mail geldi. Şöyle diyordu. İç Moğalistan’da Çinli bir yatırımcı bizden 100 villadan oluşacak bir yerleşme planlamamızı istiyor. Bu Gobi çölünde inşa edilecek yeni bir şehrin ilk mahallesi olacak. Biz de yerleşmenin genel planlamasını yapmayı ama evleri tek tek tasarlamayı düşünmüyoruz. Evleri dünyadan seçeceğimiz 100 mimarın yapmasını istiyoruz. Bu konuyla ilgilenir misiniz? Tabii ki ilgilenirim diye mesaj attım ve ilişki öyle başladı. Uçsuz Bucaksız Kum

Bu ne zaman oldu?
2007’nin ilk aylarıydı. Sonra ilginç olan bir yıla yakın bir süre ses çıkmadı. Derken yılbaşında bir email bombardımanı başladı ve Çin’e davet edildim. Projeye başlamadan önce Gobi çölüne gittiniz mi, çölde yürüdünüz mü peki? O manzara inanılmaz gibiydi. Şubat ayında gittik ve burası Çin’in Moğolistan sınırına yakın bir yer. Alabildiğine kum daha doğrusu biz gittiğimizde karla kaplı dümdüz uçsuz bucaksız bir çöle gittik yani. Gobi çölünün ortasında kara kara insanlar dolaşıyor! Düşünün dünyanın 32 ülkesiden 100 mimar, çölün ortasında simsiyah paltolarımızla araziye bakıyoruz, parseller belirleniyor. Sizin şurası, sizin şurası deniyor falan. Ve bir otele kapanıyoruz, 5 gün boyunca projeyi tüm mimarlar tartışıyoruz. Sanat Şehri Çin inanılmaz projelerle hep karşımızda…

Haklısınız. Düşünün şu anda Çin’de 400 tane sıfırdan yeni şehir kuruluyor. Öylesine hızlı bir şehirleşme yaşanacak ki köyden gelecek insanlar için evler inşa ediliyor. Yanılmıyorsam 2025 yılında yeni 400 milyon şehirli olacak varsayımı yapılıyor.

Ama sanıyorum sizin projeniz fakir Çin halkı için değil, bu projenin sahibi kim? Ve hedeflenen kitleyi biliyor musunuz?
Çin’in süt kralı diyorlar ona. En büyük süt üreticisi Kai Jiang’a ait proje. Parasını sanata ve mimarlığa yatırıyor. Düşünün bu mahalle sanat eserleri için yapılan bir çağdaş sanat müzesinin etrafında oluşturuluyor. Kai Jiang ünlü Çinli sanatçı Ai Weiwei ile çalışıyor. Ai Weiwei ve ünlü mimarlar Herzog&Meuron’un birlikte hazırladığı bir proje bu. Bizler 1000 metrekarelik villalar yapacağız. Evet böylesi bir projenin kimleri için yapıldığı daha ilk toplantıda soruldu. İşveren, dünyada ünlü ve ilginç tasarımlar yapan bir mimardan ev sahibi olmak isteyen herkese açık dediler. Çin olarak bakmamak lazım.

Şehrin ismi ne?
Ordos. Zaten projenin adı da Ordos 100. Bu şehir sanat ve endüstriyi bir araya getirecek. Temalı bir şehir yani. Opera binasından, kütüphaneye kadar her şey özenle düşünülmüş. Çinliler projeyi 100 günde tamamlayacak Çinliler inanılmaz hızlı. İnşaat yeni başlıyor ve diyorlar ki 100 mimar, 100 ev ve 100 gün. Kışın zor şartlarında yaptıklarını görünce 100 günde bu mahalleyi bitireceklerine inanmaya başladık.

Ordos 100’e proje yaparken neye dikkat ettiniz?
Burası neticede bir çöldü. Yani yazın çok sıcak olacak, geceleri çok soğuk olacak, kışın da buz gibi olacak. Onun için her ne kadar şehir bittiğinde çöl görüntüsü olmayacaksa da çölün iklimi olacak. Dolayısıyla projeye başlarken çöl iklimi hareket noktamız oldu. Onun için de daha içine kapalı, kalın duvarları olan bir yer çıktı ortaya.

Mahalle ne zaman bitecek?
Çinliler inanılmaz hızlı inşa ediyorlar. İki ay arayla çöle ziyaret yaptık ve zor kış şartları vardı. Buna rağmen yürüyen inşaatların vardığı noktayı da görünce 100 günde bitirileceği söylemine inanmaya başladık. 100 mimar, 100 ev, 100 gün. İnşaat henüz başlamadı. Şu anda 100 proje elde edildi, detaylandırılıyor. Onayları alınıyor.

Türk mimarlar son dönemde başarılı projelere imza atmaya başladı. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Hiçbir şey eskisi gibi değil. Dünya birbirinden çok daha hızlı haberdar olmaya başladı. Düşünün Basel’deki bir mimarlık bürosu, İstanbul’daki bir mimarı biliyor ve derhal ulaşabiliyor. Bir de tabii bizim kuşak kendisini daha hızlı uluslararası ilişkilerin içinde buldu.

İmkânı olan asıl bu dönemde inşaat yapsın Ekonomik kriz mimari projeleri etkileyecek mi?
Ben Ağa Han Mimarlık Ödülleri’nin yönetim kurulu üyesiyim şu anda. Geçenlerde Cenevre’de toplandık. Önemli isimler var yönetim kurulunda. New York Museum of Modern Art’ın (MOMA) başkanı var. Norman Foster var. Şöyle bir görüş var. Genelde ekonomik krizler önce ileriye dönük olduğu için mimari projeleri vurur. Ancak başka bir görüş daha vardı. İnşaat maliyetleri çok düştüğü için, imkanı olanların bu dönemde inşaat yapmaya yönelmeleri de sık rastlanan bir durum. Çünkü birkaç yıl önce 100 liraya imal edilecek bir proje, bugün 50’ye imal edilebilir. Tamam çeşitli zorluklar olacak. Projelerin bir kısmı durabilir ama her şey durmayabilir. Bu durumu kullanmak gerekir.

Harvard Üniversitesi, ders versin diye tekrar çağırdı Harvard Üniversitesi’ne davet edilmiş ve tasarım bölümünde proje çalışması yapmıştınız. Biraz anlatır mısınız?
Dört aylık bir stüdyo yöneticiliği yaptım. Dünyanın müthiş iddialı bir karmasının içine düştüm. Öğrenciler çok iddialıydı. Hep dünyanın en iyi üniversitelerini bitirmiş, bilgili ve müthiş bir rekabet içindede olan öğrencilerdi. Öğrencilerin kendi arasında rekabet vardı, hocaların kendi arasında. Anladım ki boşuna herkesin yolu Harvard’tan geçmiyor. O dönem iki hafta Boston’da, bir hafta İstanbul’da yaşadım. Rekabet ortamının geliştirici ve öğretici tarafının yanında, müthiş hızlı bir ilişkiler ağının içine düşmüştüm. Gördüm ki mesela Çin’deki projede dünyadan seçilen 100 mimarlık ofisi içinde, Harvard’ta hocalık yapmış 10 kişi, okumuş 10-15 kişi vardı. Şimdi yine bir davet aldım. workshop (atölye) çalışması için hazırlık yapıyorum. Bir dönem daha orada olacağım.

Mimarlık tarihinde ilk kez 100 mimar ortak bir projede çalıştı, siz mimarlar için şaşırtıcı olmuştur herhalde bu proje… Egoları yüksek insanlar değil midir mimarlar, böyle bir projeyi nasıl kabul ettiler?
Dünya mimarlık tarihinde bir ilk bu. Haklısınız, egoları yüksektir mimarların. Birkaç nedenle bir araya geldik sanırım. Birincisi böyle bir seçime konu olmak herkesin hoşuna gitti. Çünkü seçimi yapan mimarlık ofisi dünyanın iyilerinden biri. Tabii 100 mimar birlikte nasıl davranacağımız önemli bir konuydu. Her bir mimar olabildiğince özgün bir şey yapmak istiyor ama o özgünlük tanımı bağırarak mı, dikkat çekerek mi? İşte o herkese göre değişiyor. Nitekim projenin ilk sunuşu yapıldığında ki ilk etapta 33 mimardık. Açıkça şu göründü ki iki problem var. Birincisi olabildiğince şekliyle dikkat çekenlerin yarışı, diğeri de orada şu anki ortamın sonsuza kadar süreceğini düşünen, yani çölün ortasında bir heykel gibi var olacağı sanılan yapıların yarışıydı sanki. Oysa aslında orası bugün bomboş olsa da sonunda bir şehir olacak ve binalar yan yana dizilecek.

Assos’ta yaptığı ikinci ev Tokyo’da sergileniyor Arka arkaya ilginç davetler aldığınızı görüyorum. Tokyo’da önemli bir sergiye dünyadan davet edilen 15 mimar arasına da girdiniz. Yolculuk ne zaman?
5 Aralık’ta gidiyorum. Peter Cook ve Toyo İto isimli iki ünlü mimar tarafından projelendirilen Asya Pasifik ve Avrupa’da Mimarlıkta Yeni Trendler Sergisi. Fransa’dan, İngiltere’den, İspanya’dan, Macaristan’dan, Portekiz’den, Avusturya’dan, Çin ve Tayvan’dan mimarlar var. Assos’ta yeni yaptığım bir ev var. O projeyle katılıyorum. Evet dolaşacak. Tokyo’dan sonra Lizbon, Barselona, Linz, Şangay, Hong Kong, Taipei ve İstanbul’a gelecek.

Beyoğlu’na alışveriş ve kültür merkezleri yapıyor Beyoğlu’nda bir sinemanın da içinde olduğu alışveriş merkezi projeniz var, biraz yaptığınız işlerden söz eder misiniz?
Eski Hayat Sineması’nın da içinde olduğu ve Demirören Grubu’na ait 20 yıldır boş duran bir binaydı orası. Kaba inşaatı ilerliyor şu anda. Tarlabaşı’ndaki yenileme projesindeki en büyük yapı alanını yapıyoruz. Garanti Bankası için 2010’a yetişecek şekilde Osmanlı Bankası binasını Kültür Merkezi’ne dönüştürüyoruz. 10 bin metrekarelik bir alan orası. Anıtlar’dan geçti, proje yakında başlayacak. İstiklal Caddesi’nde şu anda Platform Sanat Galerisi’nin olduğu binayı yapıyoruz. Garanti Bankası o binayı da 2010’a yetiştirmek istiyor.

Yaptığım tasarımda gereksiz hiçbir şey yok Ofis olarak kullandığınız bina, tarihi bir kilisenin müştemilatı. Kapıda isim dahi yazmıyor. Ofisinizden başlayarak sizin imzanızı taşıyan projelerin ortak özelliği çok yalın olmaları diyebilir miyiz?
Mimari tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz? Ofisteki mimar arkadaşlarla sürekli vıdı vıdı bir birimizi yediğimiz konu şudur. Gerekli olmayan hiçbir şeyi projeye koymamak. İnsan kendini rahat bıraktığında, azıcık bir yeteneği de varsa gerçekten kapıp koy verebilir. Bütün mesele kendi kendini dizginlemek. Çin’in süt kralının inşa ettiği şehirde ev yapıyor

Bir cevap yazın