DÜŞÜNCENİN SONUCUNDA GELEN BULUŞLAR!!!

Esin veren teknoloji ve malzemelerin neden bu kadar çekici ve merak uyandırıcı ?

Bundan iki yıl önce “Yaratıcılık Nedir?” sorusunu kendi kendime sorduğum günlerde elime Arthur Koestler’in The Arc of Creation (Yaratma Eylemi) adlı kitabı elime geçti. 1964 yılında yazılmış olan bu kitabı okumaya başladığımda yaratıcılığın ne olduğu üzerine aslında yıllar önce düşünüldüğünü ve bu sorunun önemli bir kısmına yanıt bulunduğunun farkına vardım. Kitap bana tam olarak yaratıcılığın neden kaynaklandığını ve nasıl işlediğini anlatıyordu. Kitaptan öğrendiklerim ile kendi düşüncelerimi ve deneylerimi birleştirdiğimde kafamdaki bir çok soruya yanıt buldum.

Koestler, kitabında önce yaratıcılığın espri ile ilişkisinden bahsetmiş. Esprinin ve aslında güldüren her-şeyin her şeyin ( gıdıklanma dışında) ortak bir yanı olduğunu savunmuş. Koestler’e göre güldürmenin sırrı birbirinden bağımsız iki gerçekliğin bir arada yeni bir düşünce matrisinde var olması. Örneğin, Walt Disney filmlerinde gördüğümüz konuşan köpek gerçekliği var. Bu ikisini birleştirdiğinizde insan gibi düşünen ve konuşan bir köpek çıkıyor ortaya. Bu yeni düşünce matrisi çocukları çok güldürüyor. Karikatürist Selçuk Erdem’in karikatürleri de Roestler’ın espri formülüne çok uygun örnekler.

Birbirinden bağımsız iki gerçeği -Roestler’ın deneyimleriyle birbirinden bağımsız iki düşünce matrisini- birleştirdiğinizde bazen güldürmek değilde bir gülümseme ve beyin gıdıklaması ortaya çıkıyor. Reklamları gördüğümüzde her zaman kahkahalarla gülmüyoruz ancak birçoğu beynimizi gıdıklıyor, zihnimizde yer ediyor.

Yaratmak, Koestler’e göre, birbirinden bağımsız iki düşünce matrisini başka bir düşünce matrisinde birleştirebilmektir.

Sürprizler eğlencelidir. İnsanlar genellikle sürpriz bir doğum günü partisine, sürpriz hediyelere bayılırlar. Bunun nedenlerini düşündüğümde aslında sürprizin insanları bu kadar eğlendiren bir-şey olmasının çok mantıklı olduğunun farkına varıyorum. Dikkat ederseniz bebekler ve çocuklar yetişkinlerden çok daha fazla gülerler. Çünkü dünya onlar için daha çok yenidir.

Çocuğun yeni bir-şeyler öğrendikten ilk yapmak istediği şeyin bunu paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Paylaşımdan sonra gelen ise yaratma ve yarattığını paylaşma dürtüsü; her çocuğun bir ressam olması, çizdiği şeyleri ailesine göstermesi ve onay istemesi buna dayanıyor. Yaratmak, Koestler’e göre, birbirinden bağımsız iki düşünce matrisini başka bir düşünce matrisinde birleştirebilmektir. Ancak yaratırken yaratan muazzam bir şeye tanık olur. Bir soruna çözüm bulmaya çalışırken ya da espri yaparken işi bilinçaltınız yapar. Beyninizdeki binlerce düşünce matrisi, tıpkı kumar makinesindeki semboller gibi siz farkında olmadan rastgele dönüyor olur. Beyniniz yine siz farkında olmadan bu düşünce matrislerini birleştirir ve yeni gerçeklikler, yeni düşünce matrisleri olasılıklarını ortaya koyar. Bu üretilmiş senaryolar bilinç altınızdan bilinç üstünüze aktarılır ve orada mantık süzgeçinden geçip onaylanır. Bu deneyimin müthiş zevkli olan tarafı ise ortaya çıkanın yaratana bile birçok defa sürpriz olmasıdır.

Başladığımız noktaya geri dönecek olursak, Esin Veren Teknolojiler bölümünde yer alan yeni malzeme ve teknolojilerin neden insanların bukadar ilgisini çektiğini ya da onları eğlendirdiğini açıklamış oluyoruz. Çünkü bu malzemelerin her-biri birer sürprizdi. Bu sürprizler beynimizde yeni düşünce matrisleri yarattı. Kumar makinesi benzetmesi üzerinden ne kadar çok düşünce matrisiniz varsa o kadar çok olasılık ve çözüm kombinasyonunuz olacağını, benzer şekilde ne kadar çok yeni malzemeden haberdar olursanız o kadar yaratıcı olabileceğinizi söyleyebiliriz.

Bir cevap yazın