FARKLI TARZDA MOBİLYALAR VE MODERN EVLER

Loft Ne Demek? Loft Mimarlık Nedir?
Loft kelimesi sözlük anlamı olarak; çatı arası, çatı arası odası, güvercinlik, samanlık veya kilise balkonu demektir. Oxford English Dictionary’ye göre loft süzcüğü, Amerika’ da çok katlı endüstri yapılarının bir katındaki açık alanı ifade eder. Loft kavramını, fabrika ve depo gibi endüstriyel mekânların konut ve çalışma birimlerine dönüştürülmesi olarak tanımlayabiliriz.

Loft’ların sosyo-kültürel arka planı:

1970’lerde New York’ta yaratmak ve yaşamak için boşluklara, geniş alanlara, ham ve tamamlanmamış mekânlara ihtiyaç duyan sanatçılar, eski fabrika ve depolarda yaşamaya başlarlar. Ve mimaride önemli bir referans noktası loft’ların öyküsü de böyle başlar.

Loft’ların doğuş ve gelişim hikayelerini okurken, özgürlüğe adanmış mekânların tutku dolu günlükleriyle karşılaştığımızı hissettik. Loft oluşumunun sosyo-kültürel arka planını incelerken, bohem-romantik yaşam öyküleriyle de haşır neşir olduk.

Tıpkı 18. Yüzyılın sonunda klasik akımın katı kurallarına tepki olarak doğan romantizm akımındaki karakterlerin özgürce var olma çabaları gibi, 60’lı yılların sanatçıları da kendilerini özgür hissettikleri mekânlara ihtiyaç duydular.

Yüksek tavanlı, boyasız duvarlı, brüt beton zeminli bu yapılar, ısınma zorluğu, yıpranmışlığı ve non-konformist yaşam şartlarına rağmen bohem ruhlar için son derece cezbedici, ilham veren, tutku dolu ev-atölyelerdi. Aidiyet problemi yaşayan çingene ruhlu sanatçılar belki de ilk kez kendilerini ait hissetmişlerdi.

“En iyi kural, kuralsızlıktır” diyen romantikler gibi kendi klanlarını yaratan loft sakinleri de Manhattan adasının çeşitli yerlerinde yer alan loftlarında hiç durmadan evleri, atölyeleri, eserleri ve kimlikleri üzerinde çalıştılar. Sıkıldıkları zaman hangar gibi geniş evlerinde partilediler. Partiye gelen konuklardan bir kısmı zaman zaman evin kısa süreli sakinlerinden birisi oldu. Kısaca, aranılan özgürlüğe mekânın fiziksel özellikleri sayesinde ulaşılmıştı.

Loftlar, ilk kez Amerika’ da özellikle geniş ve yüksek açıklıklı dökme demir binaların oldukça yoğun bulunduğu Manhattan bölgesinde ortaya çıkar. Eski üretim bölgesi sanat merkezine dönüşürken, bölgedeki köhneleşmiş ama tarihi ve estetik değeri bulunan yapıların korunması, tescil edilmesi endüstriyel mirasın korunmasına da destek sağlar.

Üretim yapıları olmaları gereği, loftların en önemli özelliği, geniş kullanım alanını ayıran duvarların olmaması ve tavanların yüksek olmasıdır. Loft olarak tasarlanan mekânlarda, çoğunlukla yapının var olan özellikleriyle oynanmadan mevcut yapıya entegre edilerek bir dönüşüm yaratılır. Bu yeni yaşam biçiminin odak noktasında, kişinin değişen hayat beklentileri yer alır.

Günümüzde loft kavramı şehirlerde endüstriyel alanları olduğu kadar savaş öncesi binaları, okulları, kiliseleri, eski antrepo, garaj ve ofis binalarını da kapsamaktadır. Loft mimarisinin tasarım kültürü etkileri; sanat galerilerinin, mağazaların, barların ve evlerin tasarımında etkili olmaktadır. Özellikle Amerika’ da ve Avrupa’ da ilgi gören loft kavramı büyük şehirlerdeki yaşama ve çağdaş mimarlığa alternatif bir yaşam biçimidir.

 

 

 

Bir cevap yazın