ROSS LOVEGROVE İLE YAPILAN SÖYLEŞİ

 

 

Tasarım dahisi olarak anılan Ross Lovegrove, saf biçimler oluşturma arayışında kullandığı yeni malzemeler, formlar ve teknolojilerle özgün tasarımlara imze atıyor.

Çalışmalarında organik formlar ve doğanın yansımalarıyla yakında ilgilenen tasarımcı, Vitra için tasarladığı İstanbul ve Mod koleksiyonlarından sonra son tasarımı Freedom’ı ilk kez ISH 2009’da sergiledi. Dünyaca ünlü İngiliz tasarımcı, Vitra ile gerçkleştirdiği çalışmaların 3. sergisi olan “Freedom” ile pürüzsüz hatlara sahip ir heykeli andıran formda, alışılagelmiş çizgilerden uzak bir tasarım sunarak banyolara özgürlük getiriyor. “Az çoktur” felsefesiyle tasarımlarına hayat veren Ross Lovegrove ile Vitra için yaptığı koleksiyonlar ve tasarım hakkında sohbet ettik…

Vitra ile tasarım anlamındaki buluşmanız ve “banyo tasarımı” hikayeniz nasıl başladı?
Vitra bana ilk olarak “Ross Banyosu” yap dediğinde, açıkçası ne yapmam gerektiği konusunda biraz kararsız kaldım. Çünkü onlar benden ne olacağını biliyordu ama ben ne vereceğimi kestiremiyordum. Çalışmalara ilk başladığımda ilk olarak limitleri nasıl zorlayabiliriz, malzemeye nasıl farklılık katabiliriz diye düşünerek hassas gözlemler yaptım. 6 yıldır beraber çalıştığım Vitra, beni her zaman tasarımlarımda özgür bıraktı. Bu tasarımcı için rüya gibi gibi bir durumdur. Çünkü karşılıklı güven sağlandığında istediğiniz her şeyi yapma özgürlüğünüzün olması başarılı tasarımlar yapmanızı sağlıyor.

Vitra ile 3 farklı seride çalıştınız. Bu 3 farklı banyo tasarımını birbirinden nasıl ayırıyorsunuz?
İstanbul’u 75 farklı üründen oluşan hala çok ilgi gören ve uzun yıllar satılacak olan, endüstrinin klasiği haline gelmiş olan bir seri. 2. koleksiyonum Mod’u tasarlarken ilkini taklit etmemeye özen gösterip diğerini aşmak istedim. İstanbul koleksiyonuyla hiç ilgisi olmayan bambaşka bir tasarım oldu. Mod “Az çoktur” yaklaşımının bir ürünü olan bu koleksiyon modern, mütevazı ve modüler özellikleriyle insanların hayatlarını kolaylaştıran seri. Her türlü gereksiz ayrıntıdan arınmış, ince hatlı, minimal bir tasarım. 3. koleksiyonum Freedom’da ise limitleri iyice zorlayarak 6 yılın sonunda sahip olunan teknolojinin de bilinciyle yaptığım işte daha da iyi olmaya çalıştım. Banyo mekanına baktığımızda güzel formların arasında dolaşıyoruz evet… Ancak simetriden çok asimetrik formların mekanda neler yapacağını görmek istedim.

Tasarımlarınız da malzemeyle nasıl bir ilişki kurarsınız?
Malzemeyi nasıl kullandığınız çok önemlidir bana göre. Mutfakta da geçerlidir bu. Aynı malzemeyi farklı insanlara verirsiniz, kimisi harika yemekler ortaya çıkarırken kimisi tatsız yemekler yapabilir. Malzemenin de br hafızası vardır, dolayısıyla tasarımın malzemeyle uyumlu olması, malzemeyi nasıl kullandığınız çok önemlidir. Banyo tasarımlarının temel malzemesi olan seramik çok deneysel özel ve insancıl bir malzemedir.Bu da, modelini yapıp kalıbını çıkarırken bize farklı şeyler deneme imkanı sunuyor. Seramik ağır ve nakliyesi masraflı masraflı bir malzemedir ancak banyoda hijyenik olması açısından her zaman tercih edilir.

Endüstriyel tasarımın bir modası var mıdır?
Endüstriyel tasarımda modayı kullanamazsınız çünkü fikirler çok kısa sürede değişir. W Dergisi’nde modanın 6 ayda bir değiştiğine dair bir yazı okumuştum. Endüstriyel tasarımda 6 ayda bir değişecek bir ürüne yatırım yapmanız çok ağır bir sorumluluk olur. Kısa vadede tüketim gerçekleştiğinde ticari bir başarı sağlamak da gerekir. Ancak para, kültürü satın alamaz. Dolayısıyla ben kültürel öğelere sahip ürünler tasarlayıp erişilebilir sanat yapmak istiyorum. Bu tasarladığım bir bisiklete yada su şişesine de uyarlanabilir.

Bir cevap yazın