SOSYAL İÇERİKLİ TASARIMLARA ÖRNEK PROJELER

Sidney’de 10-12 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen Critical Visions (Eleştirel Öngörüler) Konferansı, küresel sorunlara çözüm üretme yöntemlerinin tartışıldığı bir forum şeklinde seyretmiş …

Konferansın başlığı Critical Visions (Eleştirel Öngörüler). Konferansı tanımlamak için bu iki terimi kullanmanızın ardında neler yatıyor?

Richard Francis-Jones: Mimarlık doğası gereği öngörülüdür, bir gelecek olasılığının yansıtılmasıdır. Tarih boyunca mimarlar, sanatçılar ve film yapımcıları sürekli olarak olası gelecek senaryoları üretmişlerdir. Bu öngörüler son zamanlarda sosyal değerlerimizin ve arzularımızın ya da onların eksikliğinin sonuçlarını yansıtır. Bunlar genellikle karşı koyucu ve kışkırtıcı olarak bizi boş vermişliğimizden ya da halimizden hoşnut oluşumuzdan uyandırır ya da aydınlık olası bir geleceğe dair tahminlerde ve vaatlerde bulunur.

Böylesi öngörülerin olası eleştirel doğası ilkin, eleştirel düşüncenin ardında yatan yansıtıcı karar verme disiplinine işaret ediyor. İkinci olarak ise “eleştirel kurama”, FranKfurt Okulu’nun yalnızca anlamak ve açıklamaktansa özgürleştirmek ve değiştirmek isteyen sosyal/kültürel analizlerle geliştirdiği egemenlik eleştirisine gönderme yapıyor.

Genel mimarlık sahnesi hakkındaki görüşleriniz neler? Bu konulara “anlamlı bir yanıt” üretmek mimarların ne kadar gündeminde?

Richard Francis-Jones: Küresel mimarlık pratiğinin genişliği ve kapsamı düşünülecek olursa bir genelleme yapmak oldukça zor, ama bu çağdaş küresel mimari üretimin ve kentleşmenin yoğunluğu aşırı uçlarda ve kendinden önceki durumlara kıyasla kesinlikle benzersiz.

Bu yoğun üretim dahilinde biçimsel yenilikçilik ve mimarinin ifade olanakları, teknolojiyle ve böylesi gösteri yapılarını gerçekleştirebilecek sermayeyle birlikte yeni boyutlar arayışında, özellikle de hızla gelişen ülkelerde ve dünyanın petrol merkezlerinde. Bununla birlikte, ekonomik büyümeye olan inancın ve sahte iyimserliğin heyecanla vurgulandığı bu projeler, sosyal eşitsizliğin ve kültürel çatışmanın yaşandığı, çevresel krizlerin eli kulağında olduğu bir dönemde gerçekleştiriliyor.

Eğer bir dakikalığına durur ve dünyada yürütülen işlere bakarsanız, bu üretimin çoğunun zamanımızın gerçek zorluklarını göz ardı ettiğini ve yalnızca pazar tarafından belirlenen biçimselliğe teslim olduğunu görürsünüz.

Mimarlıktaki değişimin itici gücü ne olabilir, dijital araştırmalar, ekolojik çözümler, vs?
Richard Francis-Jones: Mimarlık için bu dönem yalnızca biçimselliğe teslim olma zamanı değil, bunun yanı sıra biçimsel yenilik, yaratıcı yaklaşım, araştırma ve teknolojik potansiyelin de zamanı. İtici güç, birden fazla olabilirve kesinlikle biçimsel araştırma, analiz ve sunum için dijital araç geliştirmede değil, şerit hücre teknolojisi gibi güneş enerjisi alanındaki ve karbon nano-tüp bileşikler gibi nano-teknoloji alanındaki yeniliklerde kendini gösterecek. Buna karşın, şimdiye dek mimarların ilgisini çeken teknolojinin basit biçimsel cazibesinin ötesine geçmeliyiz.

 

 

Bir cevap yazın