JOOST VAN BLEİSWİJK KİMDİR ?

Kesin hatlar, yalın tarz, “uhu yok, vida yok” felsefesi… Bunlar Joost Van Bleiswijk’i tanımlayabileceğimiz kelimelerden bazıları. 1976 yılında Delft, Hollanda’da doğan Joost Design Academy Eindhoven’dan 2001 yılında mezun olmuş.

Tasarımlarında yalınlığı kendi tarzında yorumlayan Joost klasikleşmiş tasarım dayatmalarında oldukça uzak duruyor. Zamansız ama aynı zamanda geleneksel tasarımlar yaratan Joost’un ürünlerinde gelenekleri çağrıştıran imgelere rastlamanız mümkün. Büyükbaba saatleri, yüksek sırtlı sandalyeler, maşrapalar, satranç takımları ve dolaplar gibi tasarımlarıyla Joost gelenekleri takip ederken bir yandan da kendi post-modern tarzını yaşatıyor.

Karakteristik bir tasarım diline sahip olan tasarımcı tasarımlarının çıkış noktası kullanılabilirlik değil, çarpıcı bir şekil ise onun başlangıç noktası. Belirli şekillerin özüne inerek sadeliğe ulaşmaya çalışan Joost bunun için şekillerin “öz”üne inmeyi tercih ediyor. Tasarımcı kendi koleksiyonun dışında Ahrend, Bruut Furniyure, city of Eindhoven, Design Connection, Lebesque gibi firmalarla da çalışıyor.

‘Çalışma sürecimde, tasarımlarım için dogma niteliği taşıyan teknikler yaratabilmek amacıyla yapım tekniklerini kullanmayı tercih ediyorum. Form, yapım sürecinden sonra gelir! Tüm objeler, kişisel olarak geçmişten etkileniyor ve yüzlerce yıllık ürün tasarımını göz önünde bulundurarak bir şeyler yaratıyor olmamla doğru orantılı olarak, klasik ve ironik bir yapıya sahip. Geçmişe baktığımda yapacağım iş adına örnek teşkil edebilecek pek çok biçim ve form görüyorum ve bu şekilde yüzlerce örneği bir araya getirerek, yazı masası yada ayaklı saat gibi çoktan unutulmuş olan objelerin çağdaş görünümlerini yaratıyorum. Ürün seçimi sürecinde gerçekten çok dikkatli davrandığımı söyleyebilirim. Bu süreçte üzerinde sadece tasarım sitili ve model değil, aynı zamanda objelerin kendi değeri. Bu anlamda tercihlerimi de, kum saati ya da satranç tahtası gibi bir hikayesi olan anlamlı objelerden yana kullanıyorum.’

 

 

GÖKHAN AVCIOĞLU KİMDİR ?

Gökhan Avcıoğlu 1961 Ankara!da doğdu. Konya Selçuk Üniversitesinden mezun oldu ve 1994 yılında kurduğu Global Development’ta (GAD) yönetici olarak mimari projeler tasarlıyor ve yürütüyor. Projeleri arasında Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde yapılmış ofis binaları, kurumsal ve ticari alanlar ile konutlar yer alıyor. Yıldız ve İstanbul Teknik Üniversitelerinde stüdyo yürütücülüğü yaptı. 2007 yılından beri Ecole Speciale d’Architecture’da konuk öğretim görevlisi olarak stüdyo yürütüyor.

NİLGÜN BAŞKIR KİMDİR

1971 yılında İstanbul’da doğdu. 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Swach, Nike gibi uluslararası markaların pazarlama ve satış bölümlerinde görev aldıktan sonra, 2004 yılında iki kardeşi ile A24 Design Studio’yu kurdu. A24 Design Studio’yu uluslararası bir marka haline getirme hedefiyle pazarlama ve yöneticilik çalışmalarını sürdürüyor.

 

ALPTEKİN BAŞKIR KİMDİR ?

1973 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Farklı firmalarda iç mimarlık ve fuar tasarımı konusunda edindiği deneyimlerden sonra, 2004’ten beri, iki kardeşiyle birlikte kurduğu A24 Design Studio’da tasarımcı olarak çalışıyor.

 

NALAN BAŞKIR’IN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR

1969 Almanya’da doğdu. 1990 yılında İTÜ Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Aytaç Manço Mimarlık ve Doğan Teke Sami Sisa Mimarlık’ta çalıştıktan sonra kişisel proje uygulamaları yaptı. 2004’ten beri, iki kardeşiyle birlikte kurduğu A24 Design Studio’da fuar ve perakende tasarımı konusunda uzmanlaşmış olarak çalışmaya devam ediyor.

GRAFİK TASARIMCISI MURILO MACIEL

Murilo Maciel 27 yaşında Brezilya’lı bir grafik tasarımcısı, Grafikdust adlı yaratıcı kimliği ile bir çok dergi ve ajansa en çok sevdiği işi yapıyor; illüstrasyon.

Kendisini 3 kelime ile ifade ediyor. İçe dönük, aceleci ve eleştirel…

2000 yılında bir ajansta sanat yönetmeni olarak kariyerine başladı. İllüstrasyona olan merakı da bu dönemde patlak verdi. İşi gereği Photoshop ve Freehand gibi tasarım programlarıyla fazla haşır neşir oluşu illüstrasyonun onu daha da cezbetmesini sağladı. 2002 yılında Londra’ya taşındı. Kendisi taşınma olayını “illüstratör olma yolunda attığım en güzel adım” olarak nitelendiriyor. Bu dönemde bilgisayardan uzaklaşmaya çalışmasına rağmen sonunda dayanamayarak kendine bir bilgisiyar alır ve gördüğü her şeyi illüstre etmeye başlar. Sürekli yeni fikirler geliştirir ve bolca illüstrasyon tasarlar. Daha sonra arkadaşıyla Portobello Pazarında fotoğraf ve illüstrasyon satmaya başlar.

Yaptığı tasarımları pschedelic olarak nitelendiriyor. Bazen de kirli. Farklı objeleri birbirine katarak çalışmaktan keyif alıyor. Bu objeler fotoğraf, vektör, elle çizilmiş desenler ve çeşitli dokular bulunuyor. Çevresi onun ilhan kaynağını oluşturuyor. Kadınlar, doğa, psikedelizm, müzik, sinema, moda ve sanat başlıca ilham kaynaklarından.

 

GAMZE GÜVEN KİMDİR ?

ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden lisans eğitimini 1987, yüksek lisans eğitimini 1990’da tamamladı. Serbest tasarım çalışmalarını son sekiz yıldır şirketi Tasarım Üssü’nde sürdürmektedir. Mey İçki, Vitra, PSL World, PO:, Doğanlar, Nurus, Aspen, Key, Rietzenhoff gibi çeşitli sektörlerde birçok ulusal ve uluslar arası endüstri kuruluşlarına tasarım hizmetleri ve danışmanlığı yapan Gamze Güven’in 80’den fazla faydalı model ve tasarım tescili vardır. Son olarak Tekirdağ Rakısı Altın Seri şişesiyle TSE Altın Ambalaj (2008) ödülünü alan Güven, Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programında da yarı zamanlı olarak eğitmenlik görevini sürdürmektedir.

DİJİTAL HEYKELLERİN TASARIMCISI ANSEN ATİLLA

Ansen Atilla’nın 2002 yılında başladığı bu çalışmalar, sanatçının daha önceki heykel çalışmalarından doğmuş fikirler. Daha önceleri farklı malzemelerden üç boyutlu heykeller tasarlayan sanatçı, dijital çalışmalarını da aynı mantıkla yürütüyor. Bu eserlerin farkı, malzemelerinde Atilla tarafından oluşturuluyor olması. Ansen Atilla bu noktada teknolojinin verdiği tüm kolaylıkları kullanmak yerine bunların sadece özünü alıp “dar alanda kendi işlerini genişletme” çabasında.

Teknolojinin ilerlemesi, dijital fotoğraf tekniklerinin hızla yaygınlaşması, dijital işlerinde çok sık karşımıza çıkmasına sebep oluyor. İçinde temel resim bilgilerini barındıran bu yapıtları diğerlerinden ayıran, tüm süreci gözler önüne sermek yerine, nasıl üretildiklerine dair izleyicinin aklında soru işaretleri oluşturması. Programların içindeki hazır kalıpları alıp onları değiştirerek, farklı formlar yaratmak yerine, Atilla işin laboratuar kısmına ağırlık veriyor. Sanatçı kullandığı biçimlere fırça darbelerine benzer özellikler kazandırma peşinde.

Eserlere bir bütün olarak baktığınızda gördükleriniz tamamen sanal bir dünyayı işaret ederken, dikkatli incelendiğinde çeşitli kumaş dokuları ya da günlük yaşamda kullandığımız günlük aksesuarların çok farklı işlevler edindiği göze çarpıyor. O eserin oluşmasını sağlayan da çoğu zaman o basit nesnelerin ya da yüzeylerin Atilla’ya yaptığı anlık çağrışımlar. Referanslarını plastik sanatların oturmuş öğelerinden alan bu eserlerin “Direniş” adını almasının nedeni de bu, Atilla’nın dijital sanatın hakkını verebilmek için, bu kalıpları alıp onları dijital teknolojiyle bağdaştırma fikri.

Ansen Atilla dijital fotoğrafta kullanılan tüm programlardan faydalanıyor ancak işin laboratuvar kısmını bilgisayar dışında çözüyor. Hazır verilerin kendisine sunduklarından kaçınmayı tercih ederken, aynı etkiyi nasıl yakalayabileceğini düşünüyor ve sanatçı eserlerindeki her bir parçayı kendisi yaratıyor. Atilla, sanatçının kendisinden bir şeyler katmadığı dijital işleri “sanat” olarak nitelendirmenin doğru olmadığını düşünüyor. Eskiden atık su boruları gibi malzemelerden yaptığı heykelleri örnek göstererek, “şimdi işin mutfağındayım artık boruları da kendim yaratmak durumundayım” diyor.

Atilla bu eserleri “resim ihtiyacından ortaya çıkan eserler” olarak ifade ediyor. ve ressam yalnızca resim yapar yargısını yıkmaya çalışıyor.

Ansen Atilla dijital fotoğrafta kullanılan tüm programlardan faydalanıyor ancak işin laboratuvar kısmını bilgisayar dışında çözüyor. Hazır verilerin kendisine sunduklarından kaçınmayı tercih ederken, aynı etkiyi nasıl yakalayabileceğini düşünüyor ve sanatçı eserlerindeki her bir parçayı kendisi yaratıyor. Atilla, sanatçının kendisinden bir şeyler katmadığı dijital işleri “sanat” olarak nitelendirmenin doğru olmadığını düşünüyor. Eskiden atık su boruları gibi malzemelerden yaptığı heykelleri örnek göstererek, “şimdi işin mutfağındayım artık boruları da kendim yaratmak durumundayım” diyor.

Atilla bu eserleri “resim ihtiyacından ortaya çıkan eserler” olarak ifade ediyor. ve ressam yalnızca resim yapar yargısını yıkmaya çalışıyor.

 

 

TASARIMCI HATİCE ARMAĞAN HAKKINDA GENEL BİLGİ

Hatice Armağan 1977 Gölcük doğumlu. İTÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden mezun oldu ve 2003-2005 yılları arasında Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi’ni bitirdi. Eğitiminin son yılında Eczacıbaşı Artema ile çalışmaya başladı. 2004 yılına kadar banyo, mutfak armatür, aksesuar, ayna ve aydınlatma konusunda bir çok seriye imza atan tasarımcının ürünleri Türkiye başta olmak üzere Amerika, Almanya, İngiltere, İsveç, Avustralya, BDT ve Ortadoğu ülkeleri gibi bir çok ülkede satılmaya devam ediyor. 2004-2005 arası T-Design tasarım şirketinde elektronik, taşıt, mutfak objeleri, ambalaj gibi pek çok projede yer alarak; pek çok sektöre ürün tasarlama fırsatı bulmuştur. 2005-2006’da dDf firmasında Tasarım Direktörlüğü görevini yürüterek başta “İstanbul Design Week 2006” olmak üzere pek çok projenin tasarım direktörlüğünü yapmıştır.

2006 yılından itibaren Japon bir firma olan Plus One şirketi için ev, ofis, banyo ve mutfaklar için objeler tasarlamaya başlayan Hatice Armağan; Plus One’ın Tokyo, Shanghai, New York, Seul ve Istanbul ofislerinin tasarım, trend ve ürün danışmanlığına devam ediyor. Türkiye’den ise banyo firması Adell Armatür, Mas Büro ve Petra ile birlikte tasarım projelerine devam ediyor. Kurumsal bir firmada tasarım hayatına başlayan tasarımcı; kavramsal  tasarım ve tasarım danışmanlığı yapıyor.

 

 

TASARIM ,MOBİLYA ,DEKORASYON FUARI VE YENİ MODELLER

 

Dünyanın en önemli tasarımcıları 05-09 Mart 2009′da, i-deco İstanbul’un konuğu olarak Türkiye’ye geliyor.

Sine Fuarcılık A.Ş. tarafından 05-09 Mart 2009 tarihleri arasında bu yıl 2.si düzenlenecek olan i-deco İstanbul Dekorasyon ve Tasarım Fuarı’na tasarım dünyanın en ünlüleri arasında yer alan 32 tasarımcının gelişi kesinleşti.

Tom Dixon, Paola Navone, Jeff Miller, Jason Miller, Luca Nichetto, Hans De Pelsmacker, Mikko Laakkonen, Stefan Diez, Tomita Kazuhiko, Nipa Doshi ve Jonathan Levien katılımı kesinleşen tasarımcılar arasında yer alıyor.

İstanbul’un dekorasyon ve tasarım dünyasının uluslararası buluşma noktası olması hedefiyle çalışmalarını sürdüren i-deco’da yerli ve yabancı iç mimarlar, dekoratörler ve üst düzey tüketicilerin aradıkları tüm özel tasarım ürünleri aynı ortamda bulmaları hedeflendi. i-deco İstanbul’da yine yeni fikirler, yeni ürünler ve yaratıcılık ön planda tutuluyor. i-deco İstanbul, Rusya, Dubai, İtalya, Almanya, Hollanda başta olmak üzere gerçekleştirmiş olduğu uluslararası tanıtım çalışmaları ile Türkiye’nin dekorasyonun adresi olması adına ciddi adımlar attı.

Ülkelerin tasarımları i-deco İstanbul’da sergilenecek
Belçika, İtalya, Danimarka i-deco’ya Tam Destek Veriyor
İskandinav tasarımlarının en iyi örnekleri i-deco’da yer alacak pavilyonda sergilenecek. Bunun yanı sıra Belçika’nın en önemli trend yaratıcılarından Promateria Belçika’nın lüks ve şık tasarımlarını bir trend area oluşturarak sergileyecek. İtalyan’ın ünlü Carrara Mermeri de i-deco istanbul’da tanıtılacak. Paola Novane Gervasoni, Jeff Miller Baleri İtalia, Nipa doshi ve Jonathan Levien ikilisi Morosso firmaları ile birlikte i-deco için özel tasarımlar hazırlayacaklar.

7 Ülkeden 17 Genç Tasarımcı i-deco’da Buluşuyor
i-deco İstanbul 2009’da yepyeni tasarımlarını sergileyecek olan genç tasarımcılar arasında Almanya’dan Nicholas Uphaus, Alexa Lexfeld, Simone ve Christopher Voelker, Matthias Ries, Çin’den Nuno Soares, Italya’dan Gaegano di Grogrio ve Eugino Gargioni, Iskocya’dan Scott Jarvie, Norvec’ten Wyller, Froystad & Klock firmasi ile 3 genc tasarimci, Hollanda’dan Hatja Nijman, Sirbistan’dan Aleksinackih Rudara ve Finlandiyalı Design Migration Association ile 7 genç tasarımcı grubu yer alıyor.

Kendi Tarzını Yaratanların Fuarı Olacak!
“Yarın dekorasyon dünyasında bambaşka tasarımlar olacak. Bugünden görmek ister misiniz?” sloganı ile yola çıkan fuarda, saygın sektör dergilerinin iş birliği ile ülkelerarası gerçekleşecek bir etkinlikle, 2008 yılının en iyi tasarımcılarının seçilmesi sağlanacak ve ödülleri İstanbul’da teslim edilecek.

i-deas Bölümünde Çok Özel ve Son Tasarımlar Sergilenecek
Tasarımı ön planda tutan dekorasyon ürünlerinin sergileneceği i-deco’nun 1 salonu, son trend enstalasyonlarının sergileneceği i-deas bölümü olarak ayrıldı. Fuarın kalbi diye nitelendirdiğimiz, i-deas’da, yerli ve yabancı ünlü tasarımcıların ürünleri, sergiler, sıra dışı konsept tasarımlar ve özel etkinlik alanları bulunuyor. i-deas salonu, dekorasyon dünyasının nabzını tutan tasarımcı ve iç mimarlara serbest çalışmalarını sergileyebilecekleri performans sahaları ve VIP davetliler için özel etkinlikler sunacak.

5 Güne 5 Parti!
5 gün sürecek olan fuarda her gece ayrı bir parti düzenlenecek. İstanbul’un en ünlü gece klüplerinin çeşitli konseptlerle katıldığı i-deco seçkin ziyaretçilerin odak noktası olacak.

Fuarın Yürütme Kurulu Tanınmış İsimlerden Oluşuyor
Klasik fuar anlayışının dışında katılımcılarına ve ziyaretçilerine bambaşka organizasyon sağlayacak alan i-deco İstanbul için alanlarında isim ve tecrübe sahibi; dünyaca ünlü tasarımcılar, mimarlar, danışmanlar ve ajans sahipleri bir araya geldi. Oluşturulan Fuar Komitesi i-deco İstanbul’un, dekorasyon dünyasının uluslararası buluşma noktası olması hedefiyle en ufak ayrıntıya kadar düşünülen bir organizasyon hazırlıyorlar.

Organizasyon komitesinde; Haliç Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Endüstri Tasarımı Bölümü Bşk. Önder Küçükerman, İBB Başkan Danışmanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Turizm Atölyesi Koordinatörü Mimar Tülin Ersöz, Tasarımcı Aziz Sarıyer, CNR Holding Yönetim Kurulu Üyesi Rana Dinç, ETMK – Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu İstanbul Şube YKB Başkanı Sertaç Ersayın, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Danışmanı Seda Lafçı, Avrupa Mobilya Üreticileri Federasyonu Türkiye Temsilcisi Fatih Kıral, Republica Ajans Başkanı ve Galeri Haaz’ın sahibi Murat Patavi ve Tasarımcı Derin Sarıyer yer alıyor.

 

APPLE’IN TASARIMCISI JONATHAN IVE KİMDİR ?

Jonathan Ive, Apple’ın endüstriyel tasarımcısıdır. Jonathan Ive, dünya modasını takip ederek Apple’ın yol göstericisi konumuna ulaşmıştır. Şirketin üst düzey tasarım ekibine başkanlık etmiştir. Apple’ın önceki tasarım şefi Robert Brunner, Ive’yi tavsiye etti ve onun varisi olarak görülüyor.

“O mükemmel bir şeyler yapmayı sever,” diyor Brunner, Jonathan Ive birçok önemli konuda ilk olmuştur.

 

TASARIMCI ALEXA LİXFELD KİMDİR

İmkansızın tasarım hali”

Alexa Lixfeld, Almanya’nın tasarım dünyasına kazandırdığı yeni isimlerden. 10 yıllık modellik deneyiminden sonra Köln International Scool of Design, University of Applied Arts Pforzheim ve Design Acedemiy Eindhoven’ı bitirmiş ve ardından Hamburg’a taşınarak AlexaLivfeld Design isimli kendi stüdyosunu açmış. İşleri Talents/ Ambiente Frankfurt; Talent Zone/ Tent London; Designweek Tokyo; Salonesatellite/ Milano; i-deco/ İstanbul gibi etkinliklerde sergilenen Lixfeld’in proje çerçevesi ise oldukça geniş: Betonun seramik yerine bir alternatif olarak önerildiği ev aletlerinden, parfüm şişelerine, katılımcıların 1,4 metre çapında bir kaseden çorba içtikleri performanslara kadar uzanıyor.

Beton malzeme ile olan ilişkisini özellikle sofra ile post endüstriyel sanat arasında tanımlıyor kendini. Genellikle binai köprü gibi devasa yapılarda kullanılan beton malzemeyi ürün tasarımı alanında uygulayan sanatçı, ev aletleri alanında seramikten yapılmış olan mevcut ürünleri beton ile yeniden tasarlayarak, bu malzemenin avantajlarını ortaya koyuyor. Sanat, tasarım, mimari, mühendislik ve el sanatları gibi farklı disiplinleri bir araya getiren Lixfeld, bir bakıma üç boyutlu kültürler ürettiğini ifade ediyor. İnsanların gündelik hayatlarında ayaklarının altında çiğneyip geçtikleri malzemeleri alıp farklı bağlamlarda kullanan sanatçının işlerinde, malzemenin somut özelliklerini keşfetmek mümkün.