MUHTEŞEM MANZARALI MODERN EV

Bittoni Design Studio tarafından projendirilip tasarlanan “evansHOUSE” isimli villa tamamlandı. Los Angeles’da bulunan bu ev modern bir tarza sahip. Mimarlar tarafından düzenli bir biçimde planlanan ev kontrollü ve sistemli bir şekilde çalışılarak takip edildi. Bu özel proje şehre yüksekten bakıyor ve muhteşem bir manzaraya sahip. La Havzası’na bakan ev manzarası baş döndürecek güzellikte.

Mevcut olan mekansal durum; yatay olarak iki bölüm şeklinde düşünülmüş. Alt kat ve üst kat olarak iki kategoriye ayrılmış. Mutfak, oturma alanı ve sosyal bölümler evin geniş olan alt kısmında planlanmış, Üst katta ise yatak odaları ve çalışma alanları mevcut.

Mimar: bittonidesignstudio
Yer: Los Angeles, CA, ABD
Proje Ekibi: Mark Bittoni, Ross Jeffries, Salomé Reeves
İnşaat Mühendisi: C. W. Howe & Associates
Alanı: 185,8 m²
Proje Yılı: 2009
Fotoğraflar: Eric Staudenmaier

ÖZEL OTELE,ÖZEL İÇ TASARIMLAR…

SOFITEL LYON BELLECOUR Hotel’in tasarımcısı Patrick Norguet ipek üretiminden, ipekten ve ipeğin tarihinden esinlenerek bu özel bir iç mekan konseptine sahip otelin iç tasarımını gerçekleştirdi.

Sofitel Lyon Bellecour’un planınında bulunan giriş salonu, spa merkezi, rastoranlar titizlikle tasarlandı bunun yanında 5 yıldızlı otelin diğer bölümleri de konsepte uygun bir biçimde düzenlendi.

Tasarımcı mekanın duvarlarını ön plana çıkartarak ortamı büyülü hale getirmiş. Kırmızı, yeşil, sarı ve daha bir çok rengi aynı ortamda başarılı bir biçimde kullanan tasarımcı modern ve klasiği bir araya getirmiş. Duvarlardaki hareketlilik bazı bölümlerde tavanlarda da kullanılmış.

Restoranlardan birinde kırmızıyı ağırlıklı kullanırken birinde metal rengini kullanmış. Konuklara rahat ve huzur verici bir mekan yaratan tasarımcı unutulmaz bir mekan tasarımı ile hafızalarda kalıyor.

İSPANYOL TARZ RESTORELER

Barselona’da bulunan bir mimarlık şirketinin tasarımcısı Gus Wüstemann, tarihi Gótico alanında apartman yenilemesi gerçekleştirdi.

İç mekanı tasarlarken birbiri ile kesişen banyo, mutfak mekanda artı şeklini meydana getiriyor. Mekanda aydınlatmaların dışında doğal aydınlatma imkanları da göz ardı edilmemiş.

Doğal aydınlatma mekanın ışıklandırılmasında yardımcı olmuş. Beyaz artı şeklinin dışında kalan alanlar ise ahşap tonlarında tasarlanmış.

Orijinal görünümünü koruyan duvarlar ve tavanlar ise tarihi mekanın konuşan bir dili olmuş.

Mimari: Gus Wüstemann
Fotoğraf: Bruno Helbling

HOLLANDA’NIN EN İYİLERİNDEN…

Fabbrica isminin verildiği bu mekan İtalyan restoranı için uygun bir isim oldu. Tjep Mimarlık şirketinin tasarımını gerçekleştirdiği bu proje oldukça beğeni topladı. Özel ve sıradışı tasarımı ile dikkatleri çekerken, mekanda uygulanan aydınlatma tercihleri de projenin başarısını ortaya koydu.

Uzun bir koridor şeklindeki iç mekan yeşil ve pembe renkleri ile hareketlendirilmiş. Kimi duvarlarda; ayna kimisinde eski görünümlü taş kaplamalar kullanılmış. Genelde uzun masalar tercih edilmiş. Her ayrıntıda gizlenen göz yormayan renkler ve dekoratif ürünler endüstriyel bir zenginliği temsil ediyor.

Mimar: Tjep
Yer: Rotterdam, Hollanda
Müşteri: Özel
Proje yılı: 2006
Fotoğraflar: Daniel Nicolas

SALA PHUKET RESTAURANT

SALA Phuket Restaurant, Taylan’a tatil için gelenlerin tercih edebileceği eşsiz mimari güzelliğe sahip bir restoran. Bozulmamış çevresi ve muhteşem güzellikler sunan doğanın sade, sessiz ve huzurlu bir mekan yaratma fikrinin birleşme noktası.

Tropik iklim koşullarının verdiği avantaj ile bu büyüleyici mekan açık hava konseptine uygun bir biçimde tasarlanmış. 50 ile 70 koltuk kapasiteli dış mekan, kapalı bölümde bulunan konukların doğal manzarasını ve sahilin muhteşem güzelliğini bozmayacak şekilde dizayn edilmiş ve düzenlenmiş.

Mekanda belirgin bir kenar çizgi oluşturmak yerine sahil şeridine kadar bölücü hiç bir şey kullanılmamış. Sahil boyunca restoran devam ettirilmiş. Sonuç olarak iç mekan ve çevresindeki sonsuz güzellik birleştirilmiş… Zarif detaylar mekanın tüm köşesinde hissettirilmiş. Su havuzları, oturma alanları ve çatı çok şık detaylar ile düzenlemiş.

Mimar: Department of ARCHITECTURE Co., Ltd.
Yer: Phuket, Tayland
Sahibi: SALA Phuket, Co, Ltd
Sorumlu Müdürler: Twitee Vajrabhaya Teparkum ve amata Luphaiboon
İç Tasarım: Department of ARCHITECTURE Co., Ltd.
Aydınlatma Tasarımcı: ACCENT Studio
Yapısal Mühendislik: SPC Consulting Engineers Co, Ltd
Proje yılı: 2009
Fotoğrafçı: Wison Tungthunya

NİŞANTAŞI’NDA HAREKETLİ GÜNLER…

Uzun süre önce yolu tesadüfen İstanbul’a düşen New York’un ünlü davet ve mekan tasarımcısı Antony Todd, yurt-dışındaki çeşitli fuarlardan topladığı çok özel klasik parçaları ve kendi tasarımı mobilyaları Nişantaşı’nda açtığı showroom’unda sergilemeye başladı.

New York’ta yaşayan, şehrin en özel iç mekan tasarımlarında imzası bulunan tasarımcı ve sanat yönetmeni Antony Todd, İstanbul’a ilk görüşte aşık olduğunu mağazasının vitrininde büyük harflerle yazan “I Love İstanbul” yorumuyla itiraf ediyor. Uzun süre önce İstanbul ziyaretinde şehre ilk görüşte aşık olmuş. Sonrasında da sık sık ziyaret ettiği İstanbul’u yeni yaşam merkezi olarak belirlemiş.

“Avrupa’nın başka şehirlerinde olmayan, çok çekici bir enerjisi var İstanbul’un. Paris yada Londra gibi evrimi tamamlamış bir şehir değil. Sürekli hareket halinde ve değişiyor. Bunu yaşamak ve bir parçası olmak için buradayım. İstanbul’u çok bohem buluyorum. Bu da onu daha da çekici yapıyor benim için.” sözleriyle İstanbul’a duyduğu aşkı anlatan tasarımcı, insanların artık evlerinde daha çok zaman geçirdiğini dolayısıyla da yaşadıkları mekanları daha çok önemsemeye başladıklarını söylüyor.

Stilini iddiasız lüks olarak tanımlayan Antony Todd’un yeni koleskiyonu, eski ile yeninin tüm klişelerinden arınarak yan yana geldiği ve bambaşka bir kimlikle karşımıza çıktığı mobilya ve aksesuarlardan meydana geliyor. Antony Todd tasarımı modern bir yemek masası, bir önceki yüzyıla ait Fransız stili sandalyelerin yeni yüzleriyle buluşuyor. Minimalist beyaz lake sehpa, üzerinde duran antika şamdanlarla fon oluşturuyor.

İSTANBUL,BÜYÜK BİR İSME EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR!

GOOGLE Ofislerinin tasarımcısı İstanbul`da…

Uluslararası mimarlık, tasarım ve danışmanlık şirketi DEGW, coğrafi genişleme planı çerçevesinde Türkiye`deki ofisini İstanbul Levent`de açtı. Amerika, Avrupa ve Asya olmak üzere toplam 13 noktada pratiğini sürdüren DEGW, özellikle Forbes dergisi tarafından “çalışılabilecek en iyi şirket” olarak seçilen Google ofislerini tasarlayarak isminden söz ettirmişti.

Ekonomik kriz nedeniyle yabancı mimarlık şirketlerinin İstanbul da ofis kapattığı bir dönemde Türkiye`ye giren DEGW, bu açılımla beraber özellikle gelişmekte olan Türkiye ve orta-doğu bölgelerinde adından söz ettirmek isterken öncelikle ofis projelerine katkı sağlamayı hedefliyor.

İngiltere Londra merkezli şirket, 1973 yılında ünlü ingiliz mimar Frank Duffy öncülüğünde Peter Eley, Luigi Giffone ve John Worthington beraberliğiyle kuruldu. 36 seneyi aşkın süredir tüm dünyada çok kapsamlı projelere imza atan ve Google, BBC, Shell, IBM, Intel, Philips, British airways, Walt Disney, Hsbc, Le monde gibi önemli referanslarını müşteri pörtföyünde bulunduran DEGW, projelendirmelerinde araştırma, strateji ve dizayn süreçlerine gösterdiği titizlikle tanınan ve ” Design for change ” motosunu benimsemiş önemli bir danışmanlık grubu.

2009 ağustos ayında Davis Langdon isimli dünyaca ünlü inşaat firması ile birleşen şirketin İstanbul dışında New york, San francisco, Londra, Paris, Münich, Milan, Melbourne, Sydney, Honkong, Amsterdam ve Glasgow da ofisleri bulunmakta. İstanbul ofisi ise iç-mimar Ekrem Parmaksız yönetiminde ocak ayından itibaren aktif durumda…

GEÇMİŞ VE ANIN BULUŞMASI!!!

Bu fuar hakkında La Maison Chic dergisinin müdürü ve iç mimar olan Laurent Billiet’in yorumlarını aşağıda okuyacaksınız. Son yıllarda yaşamakta olduğumuz ekonomik ve sosyal değişimler önümüzdeki yıllardaki iç mimarlık ve ev dekorasyon trendlerine oldukça büyük etkiler yapıyor.

Rek Geçmişi Temsil Ediyor

Mevcut ekonomik durgunluğun yarattığı stres adeta nostaljik bir şekilde eski güzel günlere özlem duygusunu da beraberinde getiriyor. Aile yadigarı renkler ve hüzünlü tonların olduğu kaplamalar gelecek yılların trendlerine oldukça önemli etkiler yapacak. Toprak kahverengisi, eskimiş yeşil ve dumansı mavi gibi farklı renk tonları hem boyalarda hem de kumaşlarda kendisini daha ön plana çıkaracak.

İç Mimari Tasarım İnsanların Geçmişlerini Yeniden İnceliyor

Köklere dönmek bağlamında sadece yerel değil de global bir etki de fark ediliyor. Mesela Aborjin, Kızılderili ve Afrika kabilelerinin motifleri ve oldukça cesur geometrik şekiller bu sene yaygın olarak kullanılıyor.

Doğal Renkler ile Basit ama İnce Zevkler

Ekonomik zorluklar insanların hayatlarını daha da basitleştirmek arzusunu körüklüyor. Önümüzdeki yıllarda gri rengin farklı tonları ve beyaz oldukça popüler nötr tonlarda olarak kullanılacak. Bu gri tonlar hafif macun renginden, canlı çelik grisi arasında farklı tonlarda yer alıyor

Renk kullanımı Ümitli Olmayı ve İyimserliği Temsil Ediyor

Canlı menekşe, cana yakın mandalina, güneşli sarı ve çimen yeşili tüm sene boyunca birçok kumaş ve ve aksesuarlarda rastlanacak.

 

BEBEKLERİNDE KAFESİ VAR!!!

Dünyaya farklı bir gözle bakmanın tam karşılığını kafenin iç mekanına yansıtılıyor… Tüm objelere ve eşyalara farklı ebatlarda bakmak ya da çocukların gözünden bakmak…

Tokyo Baby Cafe kusursuz iç mekan tasarımıyla ebeveynler ve çocuklar tarafından oldukça beğeni topladı. Mekanın ana renkleri olarak soft ve pastel tonlar tercih edilmiş.

Mavi renginin sakinliği mekanı dingin ve huzurlu bir atmosfere çevirmesinde yardımcı oluyor. Beyaz rengi ise maviyi destekler ve ortaya çıkarmak istercesine kendini gizliyor.

Kafenin en dikkat çekici köşesi ise dev koltuğun bulunduğu bölüm. Bu kafede büyük ve küçük ayrımları ve zıtlıkları ön plana çıkarılıyor. Bu dev koltukta bunlardan biri…

Koltuk çocuklar için bir oyun evi olarak kullanılıyor, ebevynler ise bu tasarımdan oldukça memnun. Keyifli bir zaman geçirmek isteyen ailelerin rahatlıkla tercih edebileceği hoş bir ortam yakalamak projenin asıl amacını oluşturuyor.

Spot ışıklandırmalar, pencere görünümlü duvar tabloları, büyük kitaplık gibi bir çok detaylar ise ortama hareket katıyor.

MODERN VE GELENEKSEL TASARIMIN YANSIMALARI

Brezilya’nın önemli mimarlık şirketlerinden biri olan Studio mk27, Brezilya Salvador’da dış duvarları ahşap kafes panellerle çevrili bir ev projesi tasarladı…

Proje özellikle sıcak iklim şartlarına uygun olması açısından düşünülerek tasarlanmış. Geleneksel Brezilya yapı teknikleri evin her alanında kullanılmış ve yöreye ait malzemeler ise çatı ve tavanda ön plana çıkarılmış.

Bina etrafında kullanılan veranda sayesinde doğal bir havalandırma sistemi gerçekleştirilmiş. Bu veranda sayesinde sıcak havalarda, iç mekanın serinliği sağlanıyor.

Bahia House ekolojik bir evdir. Ancak teknolojik anlamda değil, kelimenin tam anlamıyla “sürdürülebilirlik” konusunda üstünde titizlikle durulan bir yapı olmuştur.

Bahia House, Brezilya mimarlık tarihinin tekrar keşfi ile eski bilgiler kullanılarak projenin tasarımı gerçekleştirilmiştir.

Bahia House’un kilden yapılan çatısı ve ahşam tavanı sayesinde iç mekanın serin olarak muhafaza edilebilmesi sağlanmıştır.

Yapının çevresinde kullanılan büyük panel sistemlerin Brezilya mimarisine girişi Arap kültüründen etkilenerek gerçekleşmiştir.

Bu ahşap panel sistemler iç mekan için büyük bir rahatlık sağlar. Bahian evleri kuzeydoğudan esen rüzgar sayesinde çapraz havalandırma sağlanarak sıcak günlerde dahi büyük bir serinlik yaratılır.

Yapının planı, çimlendirilmiş büyük ve içinde mango ağaçları bulunan bahçenin merkezinde yer almaktadır.

 

Proje: Bahia House
Yer: Salvador, Brezilya
Mimari: Studio mk27

BALIKÇI FABRİKASINDAN,ÖNEMLİ BİR YAŞAM ALANINA

Mimar Zaigas Gailes Birojs, balık fabrikasını çok hoş ve modern bir yaşam alanına dönüştürdü…

Sovyet döneminden kalan bu yapı artık modern bir ev olarak kullanılıyor. Restorasyon çalışması, adanın peyzaj ve mimari özelliklerini korunması öngörülerek düzenlenmiştir. Binanın dış cephesinde paslanmaz çelik levhalar ve sürgülü panjur uygulaması gerçekleştirilmiştir.

Yapının genel planı 3 kısımdan oluşmaktadır. Salon, ebeveyn odası ve çocuk odası. Adanın kıyısında konumlanan mekanın iç tasarımı da dışı kadar modern ve sıcak. Mekanın iç tasarımında kullanılan beyaz koltuk modern ve şık bir hava yaratılmasında önem taşıyor. Koltuğun tam karşısında uygulanan şömine ise ortamın sıcak bir atmosfere dönüştürülmesinde yardımcı oluyor.

TÜRKER TALAYMAN İMZASINA,BÜYÜK DESTEK

Akustik projesi Türker Talayman tarafından tasarlanan Sakıp Sabancı Müzesi The Seed çok amaçlı salonu pek çok sanatsal aktiviteye ev sahipliği yapıyor…

15 Aralık tarihinde gerçekleştirilen Yeni Yıl Konseri’nde The Seed’in akustik kalitesi müzisyenler tarafından tam not aldı. Teh Seed, elipsoid formu sebeniyle akustik tasarımı zor bir yapı olarak değerlendirilir.

Mimari projesi Nevsat Sayın; hacim akustiği, gürültü ve titreşim kontrolü planlaması Türker Talayman tarafından gerçekleştirilen The Seed, tamamı çelik kontrüksiyondan ve elipsoid formda tasarlanmış, seyircilerin oturma bölgesi de hareketli platformlardan oluşan Türkiye’deki ilk ve tek çok amaçlı salon olma özelliği taşıyor.

Elipsoid form geometrik akustik bağlamında ses dalgalarının hacim dahilinde tek bir noktaya odaklanması gibi çeşitli zorluklar içeriyor. Bunu aşabilmek için farklı niteliklerde saçıcıların tün salon dahilinde yoğun miktarda kullanımı ile ses dalgalarının mümkün olabildiğince odaklanmadan, dağınık bir şekilde salon içerisine yayılması sağlandı.

Genel akustik konforunun dengelenmesi için üçgenlerden oluşan iç kabuk ana çelik elipsoidin hattından salonun içerisine doğru kasıtlı deformasyonlar uygulandı. Binanın geneli ve teknik hacimlerin elipsoid çelik salon ile olan tüm ilişkileri esnek mesnetlerle kuruldu, özel titreşim ve ses yalıtım uygulamaları gerçekleştirildi. Fuaye alanında da özel malzemeler ile hem akustik hem de yangın kontrolü sağlanarak özgün bir çözüm oluşturuldu.