YEMEK ODASINA,BASİT VE ETKİLİ DOKUNUŞLAR!

Kültürümüzde misafir ağırlamak, gelenlere özenle yemek hazırlamak önemlidir…

Beyaz yemek odaları ise saflığı ve temizliği ifade ettiğinden ayrıca bir önemi vardır. Beyazın asaletinden yararlanıp şık yemek odaları hazırlamak için sizle önerilerimiz;

Eğer sıcak bir ortamda ailenizle yemek yemek, yakın dostlarınızı ağırlamak istiyorsanız, yemek odanıza aşağıdaki gibi etnik ve country tarzı bir dekorasyon uygulayabilirsiniz.

Beyazın asaletini tümüyle uygulayarak ister romantik ister minimalist tarz bir dekorasyonla yemeklerinize kat ve kat ziyafet katabilirsiniz.

ŞIK VE MODERN KONSEPTLİ OTEL PROJESİ

South Harbor Resort, Hiroshima şehrinin güneyindedir. Doğal güzelliklerin hakim olduğu muhteşem bir yer. Deniz ile sizi karşılayan kent yolu yeşil ormanlarla kuşatılmış.

Bu şık ve modern tarza sahip mekan çevre ile karşılaştırıldığında mütevazi kalıyor. Ancak muhteşem bir doğaya sahip mekan tasarımlarında doğayı bastıracak bir mimari tasarım gerçekleştirilmesi de doğru olmaz. South Harbor Resort, düğün törenleri için eksiksiz bir donanıma sahip.

Çatılar ve kat planları sayesinde gelen konuklar hem iç hemde dış mekandaki yeşilliklerle kendilerini iç içe hissedecek ve güzel çevre planlaması hoşlarına gidecektir. Kaliteden ödün verilmeden tasarlanması da yapının en önemli esaslarından birisi. En küçük ayrıntılara dahi dikkat edilmiş ve titizlikle çalışma tamamlanmış. Mobilyadan aksesuarlara ve aydınlatmalara kadar her şey mimari tarza uygun şekilde düşünülmüş.

Mimarlar: Suppose Design Office
Yer: Hiroshima, Japonya
Site alanı: 1,816.46 m²
Bina Alanı: 779 m²
Toplam Döşeme Alanı: 1,241.86 m²
Fotoğraflar: Toshiyuki Yano Nacasa & Ortakları’ndan Inc

GENÇ TASARIMCILARI YÜREKLENDİRECEK ÇALIMA,PTA’DAN

Expo 2012 Kore Fuar Merkezi peddle thorpe architects‘(PTA) tarafından tasarlandı. Bu fuar alanının diğerlerinden farklı ilk yüzen fuar merkezi olması. Fuar merkezi diğer şehirleri de dolaşarak farklılığını gösterecek. Mimari bir evrim olarak görülen tasarım, geleceğin tasarımları konusunda da teşvik edici bir yapıya sahip. Genel olarak tasarımı kıyıda yaşayan büyük bir balık yapısını çağrıştırıyor.

Mimari formu ve okyanus suları ile akışkan beraberliği yeni bir kavram katmaktadır. Bu yapı, yükselen mimarlık gemisi olarak da görülebilir. Bir değişim metaforu ve gelecek nesiller için olumlu bir mesaj gönderirken, insanların birlikte çalışarak bir şeyler yaratma duygusunu aşılıyor.

Konsept sergi teması olarak güçlü bir ifade oluşturmuş ve ‘Amacı Yaşayan Okyanus ve Sahil’ düşüncesi ile tasarlanmış. Kıyıya bağlantılı olan Pavilion, okyanusa güçlü bağlılığı ve kıyı eko sistemi göstermektedir. Tasarım, akışkan dinamikliği ve okyanus organizmalardan hatlarını alarak teorik bilimleri ve biyoloji sunuyor.

Uluslararası ve bölgesel ölçekte Okyanusu koruma, bağlılık ve 2012 Dünya Expo’nun ötesinde, çevre sorunları keşfetmek ve desteklemek amacıyla geniş sergi programı ile ikonik bir işaret veriliyor…

GERÇEK BİR VİLLA VE DAHA FAZLASI…

Koreli mimar Hyunjoon Yoo, Bukhan Nehri yanında bir ev tasarımı gerçekleştirdi. Floating House (Yüzen Ev) isimli ev nehrin güzelliğini ve çevre manzarayı rahatlıkla görebilecek şekilde tasarlanmış. Zeminden belli bir yüksekliğe göre inşa edilmesi manzara ve nehri görebilmesi açısından uygun görülmüş.

Siyah beton tabaka ile evin ve teras katının etrafı kaplanmış. Ana binanın dışında bir de gelen konuklar ve misafirler için ayrı bir bina evin hemen yakınında planlanmış. Bukhan Nehri’e bakan ev doğayla bir uyum için olması asıl amaç olmuş. Evin sahibi mimari tasarım aşamasında evin, Kore tarzına uygun olarak planlanmasını istemiş.

Nehre belli bir yükseklikten bakan ev, Feng Shui uzmanları tarafından da fikir alınarak uygun yaşam alanları tasarlandı. Ev içinde; çalışma alanı, barbekü köşesi ve evin sahibi olan ellili ve altmışlı yaşlardaki çiftin ara sıra gelip kalabilecekleri kızlarına bir misafirhane olması istenmiş. Ayrıca yine ziyarete gelen torunları için ise de oyun alanı, geniş bir avlu ve yüzme havuzu da düşünülmüş.

Evin alt katında bulunan geniş avludan da muhteşem nehir manzarası seyredilebiliyor. Bunun için bahçenin nehre bakan kısmına sadece ince bir çit çekilmiş. Evin alt kısmı hem avlu amaçlı tasarlanmış hem de misafir evinden de nehir rahatlıkla görülmesi için düşünülmüş. Ayrıca evin çatı katındaki yeşil terastan da manzara en güzel hali ile seyredilebiliyor. Sonuç olarak sürekli görülmek istenen manzara evin ve bahçenin her alanından seyredilebiliyor.

Evin etrafını çevreleyen 1 metre genişliğindeki balkon evin içindeki yaşam alanlarından dışarı açılan bir kaçamak alanı gibi. Siyah beton muhteşem bir hava yaratmış. Geleneksel Kore stilini ve tarzını yansıtan fayanslar da evin en büyük tamamlayıcısı olmuş…

İŞLEVİNE YAKIŞIR TASARIMDA,SANAT MERKEZİ

Han Nehri’nin güney kıyısında Gimpo Sanat Merkezi tasarımı gerçekleştirildi. G. Lab, kentin çağdaş ve tarihsel dokusunu tasarımına yansıttı. Sanat merkezinin doğu tarafında, bir çok yaya yolu kullanılmış. Bu yollar sayesinde halkın sanat ile iç içe olması ve birleşmesi amaçlanmış.

Estetik bir mimariye sahip olan sanat merkezi toprak, dal ve ağaç figürleri kullanılarak mimari tasarımı oluşturulmuş. Işık ve gölge oyunları ile de görsel bir şölen yaratılmış.

DÜNYAYI SALLAYAN OYUN PARKI

2010’da açıldığında dünyanın en büyük iç mekan eğlence parkı ve gelmiş geçmiş ilk Ferrari eğlence parkı olacak park içinde Formula 1 Abu Dhabi Grand Prix’inin yapılacak bir yarış pisti, dükkanlar, oteller, çeşitli eğlence alanları, oyuncaklar ve orayı otomobil tutkunlarının “Disney Land”i haline getirecek diğer bir çok şey içerecek.

Abu Dhabi ile Dubai sahilleri arasında bulunan Yas Adası’nda bulunan Ferrari eğlence parkı dünyanın en hızlı hız trenini de içerecek. 200 km/s’nin üzerinde hızlara çıkan hız treninin 62 metrelik tepe noktasından aşağı inerken yolculara bir Ferrari F1 otomobilinde yolculuk etme hissini yaşatacağı söyleniyor.

Çatı 200,000 metre karelik bir alana yayılıyor ve 66 metrelik inanılmaz çapıyla dünyanın en büyük “şahlanmış at” amblemini barındırıyor.

SU KULESİ-AQUA TOWER

Amerikan firması olan Studio Gang Architects Şikago Aqua Tower (Su Kulesi)’ni tasarladı.

Binanın heykelsi dış görünümü ve mimarisinde uygulanan girintiler ve çıkıntılar güneş-gölge oyunu sunmaktadır.

Muhteşem bir görsel şölen havasında olan bina yapısı tasarımı ile büyük beğeni topladı.

Binanın dışında uygulanan açık balkonlar binanın içinden bakıldığında da kusursuz bir manzara sunuyor.

Proje Bilgisi:

Proje: Aqua Tower
Mimar: Studio Gang Architect
Sahibi: Magellan Development

YAŞAM HAKKINA BÜYÜK SAYGI!!!

Mimari Yapısındaki Farklılıklarıyla Gökdelen Şeklinde Hayvanat Bahçesi

Popüler Aramalar: doğal yaşam binaları, EDEN FALLS, hayvanat bahçesi tasarımları, mimari proje örnekleri, mimarlık, modern hayvanat bahçeleri, MODERN YAPILAR, Skyscraper Zoo, tasarım, YAPI TASARIMI


Mimari tasarımı ile büyüleyen hayvanat bahçesi, bilinenin aksine hayvanları doğal bir ortamda ziyaretçiler ile buluşturuyor.

Tasarımdaki kusursuzluk sayesinde ziyaretçiler; timsahları sadece bir köprü üzerinden seyredebilecek. Maymunlar kafeslerin içine sıkıştırılmadan rahat ve özgür bir biçimde dolaşabilecek ve hayvan-severler de bu ortamda onlarla bulunabilecek. Ayrıca özel olarak tasarlanmış ve binanın en üst kısmında konumlanmış olan havuz da ise birbirinden güzel yunus balıkları bulunacak. Bu havuza güvenli bir biçimde dileyen konuklar girebilecek ve yunus balıkları ile aynı ortamda yüzebilecekler.

Binanın dışı inanılmaz bir su perdesi ile örtülü olarak düşünülmüş. Hayvanların her biri için binanın içinde ve dışında ortamlar tasarlanmış. Kademe kademe her hayvan için özel olanaklar sağlanmış. Bazı canlılar içinse binanın dış kısmına doğru balkon şeklinde bir bölüm de düşünülmüş.

 

Binanın dışında büyük bir görsel şölen sunan devasa şelale, büyük bir boru sistemi ile dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Çatıdan taşan su dinamik bir şelale görünümü yaratmaktadır. Bütün bina içinde bulunan hayvanların ihtiyaçlarına uygun bir biçimde planlanmıştır. Şelale, binanın içinde bulunan bitkiler, sıcaklık dereceleri ve balkonlar binanın içinde bulunan canlıların gereksinimlerine uygun bir biçimde düzenlenmiştir.

Yapının bir çok yerinde canlıları yakından görebilecek şekilde konumlandırılmış gözlem alanları kurulmuş. Ayrıca binanın tam merkezinde tüm katlara kadar ulaşabilen bir asansör de mevcut.

BURJ DUBAİ REKORU ELİNE ALDI!!!

Dünyanın en yüksek binası Burj Dubai muhteşem bir törenle açıldı. 160 katlı ve 818 metre yüksekliğindeki bina 4.1 milyar dolara mal oldu. Dubai krizden çıkmak için umudunu bir bakıma bu gökdelene bağladı.

Küresel ekonomik krizin son kurbanlarından biri Dubai olmuştu. Dubai borçlarını yeniden yapılandırmak için bir yandan dışarıdan kredi ararken, diğer taraftan inşaası devam eden yatırımları bir an önce ekonomiye katmak için çaba harcıyor. Dünyanın en yüksek gökdeleni Burj Dubai bunlardan biri. 160 katlı ve 800 metrelik dev gökdelen muhteşem bir törenle açıldı.

Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı Dubai Emirliği’nde, Şeyh El Maktum’un ortak olduğu ve dünyanın en büyük gayrimenkul geliştirme şirketlerinden Emaar Properties’in yaptığı 160 katlı, 800 metrelik gökdelen Burj Dubai açıldı.

Dünyanın en yüksek binası Burj Dubai, 4.1 milyar dolara mal oldu. Dubai World’ün küresel kriz nedeniyle borçlarını yeniden yapılandırma talebiyle ortaya çıkması ile dünya piyasalarında kısa süreli çalkantıya yol açan Dubai’de, emirin şirketi Emaar’ın en iddialı projesi Burj Dubai’nin 150’inci kattan sonrası çelik konstrüksiyon.

BURJ DUBAİ’NİN ÖZELLİKLERİ

Betonarme kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina özelliğini taşıyor
Anten kulesi ile 818 metreye ulaşan Burj Dubai, 110 katlı olan Taipei 101 gökdelenini (509 metre) 2007 yılında, daha inşa halindeyken geçmişti…
Toronto’daki CN Kulesi de, 2009 yılında 553 metreye ulaştı
95 km’den görülüyor
160 katlı ve 800 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek binası
95 kilometre uzaklıktan bile, Burj Dubai’nin tepe noktası görülüyor
Gökdelenin 124’üncü katı, dünyanın halka açık en yüksek ve dışarıda terası bulunan gözlem katı
160 lüks otel odası ve suite sahip…..
Binada 57 asansör, 1044 apartman dairesi, 3000 yeraltı park yeri var
Burj Dubai’nin dış cephesini ve iki kanadını oluşturan cepheyi kaplayan cam panellerin sayısı 28 bin 261
Binanın yapımında 12 bin işçi çalıştı…

EMAAR, TÜRKİYE’DE 2.3 MİLYAR DOLARLIK PROJE YÜRÜTÜYOR

Burj Dubai’yi yapan Emaar Properties PJSC’nin Türkiye’deki iştiraki olan Emaar Türkiye’nin ilk projesi olan 700 milyon dolarlık Toskana Vadisi Evleri; Büyükçekmece’de yer alıyor. Toskana Vadisi Evleri, 1.7 milyon metrekarelik bir alana yayılıyor. Projede 540 lüks villanın yanı sıra, sosyal alanlar ve dinlenme alanları da olacak. 2006 yılında Türkiye pazarına giren Emaar, yatırım bedeli 700 milyon dolara ulaşacak Toskana Vadisi Evleri’ni 4 etap halinde tamamlayacak. Emaar Türkiye; Libadiye’de hayata geçecek olan ikinci yatırımı için dünyaca ünlü mimarlarla çalışıyor. Libadiye projesi, 66 bin metrekare alan üzerinde inşa edilecek. Projede konut, alışveriş merkezi, otel ve rezidans bir arada bulunacak. 1.6 milyar dolara mal olacak.

YEŞİL BİNALARA EN İYİ ÖRNEK

Zarif yapısı, yemyeşil katları, açık denize doğru eğimi formu ile Marina+Beach Towers, Birleşik Arap Emirlikleri için tasarlanan muhteşem bir yapı. Bu zarif ve estetik görünüme sahip yapı Oppenheim şirketi tarafından tasarlandı…

Marina+Beach Towers’a uzaktan bakıldığında yemyeşil katları ile büyüleyici bir görünüm sergiliyor, yakından bakıldığında ise heybetli ve gösterişli tarzı ile baş döndürüyor. Kum plajın hemen yanında inşa edilen kuleler tasarım ve tarz olarak bölgeye büyük bir hareket katıyor.

Tasarımında sürdürülebilir bir yapı olması ön planda oldukça dikkat çekti. Enerji kullanımının en aza indirildiği kulelerde mevcut su miktarı en üst düzeye çekilmek istendi. Katlarda bulunan yeşil alanlar sayesinde sular geri dönüşüm sistemi kullanılacak şekilde planlandı.

Sürdürülebilirlik açısından önem taşıyan bir diğer husus ise, bina da uygulanan özel sistemler sayesinde rüzgar ve güneş enerjisinden büyük ölçüde yararlanılıyor. Binanın şekli ve özel formundaki planlamalar sonucu doğal serinlik sağlanarak klima kullanımı minimumda indirilmiş.

Aynı zamanda binanın dış kısmında kullanılan özel malzeme sayesinde sıcak çöl havası iç mekanda hissedilmiyor. Binanın ilginç şekli dışında benzersiz diğer bir özelliği de yemyeşil botanik alanın kulelerin arasında bulunması ve sandviç formunu alması. Bu botanik alan, deniz kenarında sıcaktan kaçmak isteyen kişiler için bir kaçamak yeri olarak da düşünülmüş. Bu gölgelik alan, çöl sıcaklarına ara vermek için kusursuz bir mekan.

DOĞANIN KALBİNDE,MODERN YAŞAM

Karayipler’in Turks & Caicos Adaları’nda projenlendirilen bu modern yapı Oppenheim Mimarlık Şirketi tarafından tasarlandı.

8 villadan oluşan projenin her bir villasını özel mimarlar tasarlıyor. Zaha Hadid, Shigeru Ban, David Chipperfield, Carl Ettensperger, Kengo Kuma, Çad Oppenheim, Piero Lissoni ve son olarak da Oppeheim Mimarlık şirketi, Mandarin Oriental Grubu’nun tasarımcıları oldular.

Doğa ile bütünleşen bu mimari proje bakıldığında derin bir hayranlık uyandırıyor. Projedeki yalın ve kusursuz çizgiler tasarımın ana hatlarını oluşturuyor. Yüksek konumda yer alması sebebi ilemuhteşem bir manzara ve sonsuz bir ufuğa sahip. Belli bir yükseklikte olan villa, çevresindeki ağaçların yüksekliğinden hemen sonra başlıyor.

Villanın yatay olarak planlanması, onun doğa ile zıt bir görüntü içinde olmasını engellemiş ve muhteşem doğayla güzel bir beraberlik yaratılmış. Mandarin Oriental villa projesinin tamamlanma tarihi 2011 yılı gibi olması bekleniyor.

Yer: Dellis Cay, Turks & Caicos Adaları
Kapsam: 8 Villa
Hizmetler: Mimarlık / İç tasarım
Tahmini Bitiş Tarihi: 2011

KONUTLAR ÇELİKLE DAHA GÜÇLÜ

Dünyadaki son teknolojiyi kullanarak galvanizli hafif çelik yapılar üreten Dteelife, müşterilerin kullanım amaçlarına, kültürel ve mimari taleplerine, doğa koşullarına uygun lüks ve kalıcı binaları çok kısa sürede inşa ediyor…

Steelife klasik yapı sistemlerine göre daha estetik, daha yüksek ısı ve ses izalasyon değerlerine sahip olan ürünleriyle eşsiz konfor sağlıyor. Özellikle inşaat sezonunun çok kısa olduğu bölgelerde, daha güvenli kaliteli ve en önemlisi çok daha hızlı inşa edilebilen bir sistem olarak öne çıkıyor.

Hafif çelik yapılarda kullanılan kontrüksiyon profili üretimi ile birlikte farklı iklim bölgelerine ve yöresel mimari konsepte göre düzenlenen teknik standartları ve detayları sayesinde kusursuz bir yapı teknolojisi sunan Steelife, doğru altyapı doğru üretim ve doğru hizmet için tüm sektörel dinamikleri harekete geçirerek müşteri memnuniyetini esas alıyor.

Ekolojik, pratik ve kalıcı lüks binalar…

Steelife %100 geri dönüşümlü malzemelerden üretiliyor. Kusursuz üretimiyle müşterisine güven verirken, kısa sürede uygulanabildiği için zaman kaybettirmiyor. Teknolojisi ve estetiğiyle özgün bir değere sahip Steelife, uzun ömürlü ve lüks binalarla hem zaman kazandırıyor hem de hayatınızı kolaylaştırıyor.

Steelife, üretimde kullanılan teknolojiden yalıtıma, konfordan satış sonrası hizmetlere kadar mimarlar, mühemdisler, yatırımcılar ve proje geliştiricilerden konut sahibi adaylarına varan geniş müşteri kitlesine her aşamada güvence veriyor ve Steelife’ı tercih eden müşterilerine “anahtar teslimi huzur” vaat ediyor.