ÇEVRE DOSTU,DEĞERLİ PROJE “İSTANBUL SAPPHİRE”

Kentin “iş yönetimi” merkezi Büyükdere Caddesi’nde yükselen, bir konut, alışveriş ve eğlence merkezi projesi olan İstanbul Sapphire, çevresindeki yüksek yapılanmaya uyumlu, İstanbul’un Maslak bölgesindeki en yüksek binalardan biri olacak.

Bina 261m yüksekliği, ekolojik özellikleri ve tasarımının estetiği nedeniyle, İstanbul’un her yerinden görülen ve tanınan bir bina olmayı hedefliyor. Toplam 165.139m²’lik inşaat alanına sahip 10 katı zemin altı olmak üzere 61 katlı olup 30 metre antenle Türkiye’nin en yüksek binası olacaktır.

Otopark, alışveriş merkezi ve konut işlevlerine sahip olan binanın zemin altında yer alan 10 bodrum katının 6’sı otopark, zemin altı ilk 4 kat ise alışveriş merkezi çatı örtüsü ise çelik konstrüksiyon.

Bina içi düşey sirkülasyonda, sekiz adedi yüksek hızlı olmak üzere, toplam 14 adet asansör, 13 adet yürüyen merdiven ve 8 adet yürüyen yol bulunuyor.

Bina dışarıdan bakıldığından yukarıya doğru hafifçe inceliyor. Dördüncü kattan itibaren aşağıya doğru genişleyerek, binanın yüzeyini kaplayan cam örtü yumuşak bir kıvrımla, yatay olarak binanın eteği şeklinde uzayarak kafe, bar, restorant ve dükkanların yer aldığı alanın üzerini, saçağa dönüşerek örtüyor. Özellikli ve kaliteli marka alışverişine uygun olarak tasarlanan ve doğal ışıktan maksimum yararlanılan bu alan, çok katmalı, hareketli, tek bir büyük mekan algısı yaratıyor.

Binanın konut kısımlarında 120 m²’den 1100 m² ‘ye kadar değişen, birbirinden farklı büyüklükte her 3 katta bir gökyüzü bahçesi oluşturuyor. Bölümler arasında konumlanan katlarda konut kullanıcıları için çeşitli rekreasyon alanları düşünülmüş.

Bina cephesi birbirinden bağımsız iki kabuktan oluşmakta; iç mekanlar, dışta oluşturulan kabuk aynı zamanda iç mekan-dış atmosfer arasında tampon bölge oluşturmakta, yapı fiziği çözümlerini pozitif yönde etkilemektedir.

Menfezler ve teknik donanımla sağlanan doğal havalandırma sayesinde “nefes alan bina”, iklimlendirme için daha az enerji tüketmektedir. Ayrıca dış cephe ve iç cepheler arasında çeşitli iklimlendirme alanları düzenlenmekte, bu tampon bölümlerde ayrıca binanın işletim destek sistemleri ve mekanik sistemler bulunmaktadır.

Çevre dostu sistemlerin kullanılmasıyla enerji tüketimi kontrol edilirken, her 3 katta iklimlendirme alanı olarak düzenlenen yeşil alanlar, yüksek kotta bulunan oturumlarla doğal ve sıcak bir atmosfer sağlanmakta; en yüksek katlarda dahi bahçeli ev ölçeğini ve hissini korumaktır.

Çağdaş teknoloji ürünü kule, geniş bir İstanbul manzarasına hakim olmanın ötesinde, zarif ve şeffaf bir yapı olarak kendisi de kentin görünümünde yerini bulacaktır.

DOĞAL YAŞAMI,ŞEHİR MERKEZİNE GETİREN PROJE

Dikey Orman ve Dikey Tarla Sistemleri


Doğayla şehri entegre etmenin yeni yolu, doğal alanları gökyüzüne yükseltmekte bulundu. Bu entegrasyon bazen bir orman, bazen de bir tarla şeklinde karşımıza çıkıyor.

Dikey orman ve dikey tarla sistemlerinde, sadece minik bir bahçe ya da yeşil cepheler kullanmaktansa, bütün bir katta ekosistemler yaratılıyor. Kat sayısının en az yüzde 50’si yeşil alanlara ayrılırken, geri kalanı ise ofis ya da konut şeklinde değerlendiriliyor.

Konseptler özellikle Uzakdoğu’da yaygınlaşmaya başlasa da, yiyecek ve orman sıkıntısının yaşadığı Afrika gibi yerlerde daha yararlı olabilir. Dikine olan tarlalar sayesinde seller ya da böcek baskınları gibi konularda endişelenmeye gerek kalmıyor. Ayrıca yiyecekler şehrin içinde yetiştiğinden taşıma maliyetleri olmuyor ve bu da yiyeceklerin fiyatlarına yansıyor.

MAD Mimarlık, dağlık Çin coğrafyasından ilham alarak, dağ gibi yükselen bir bina tasarlamış. 70’ten fazla kat olması planlanan binada dikey orman konsepti kullanılarak, şehre daha fazla ve yoğun doğal yaşam sağlanmak istenmiş. Çin’in güneyindeki Chongqing şehrine inşa edilen binanın yüksekliği 385 metre. Bazı katlarda sadece ormanımsı bahçeler yer alırken, bazılarında ise ticari birimler, ofisler ve otel birimleri bulunuyor. Binanın merkezinde silindir bir yapı bulunuyor ve tüm katlar, mekanik sistemler ve asansörler buradan destekleniyor. Yeşil bahçelerin olduğu alanlarda, farklı genişliklerde tüm katı çevreleyen balkonlar bulunuyor. Yine bahçelerin olduğu katlarda havuzlar, ağaçlar ve avlular bulunuyor. Her kat boyunca camlar bulunduğundan, katlardan bütün şehir izlenebiliyor. 7.700 metrekarelik bir alanda yükselen binanın inşaat alan 216 bin metrekareyi buluyor. 2009’da henüz konsept tasarımı bitirilen binanın inşaatı sürüyor.


Çin’in Shenzen şehrine inşa edilen binada ticari alanlar ve rezidanslar yer alıyor. Julien de Smedt Mimarlık’ın tasarladığı kule, kendi ürettiği kadar enerjiyi kullanıyor. Uzunluğu 1111 metre olan binanın içinde rüzgar türbinleri, dışında ise güneş enerjisinden yararlanabilmek için fotovoltaikler bulunuyor. Binanın en tepesinde yağmur suyunu arıtmak için bir yer var. Bahçeleri canlı ve yeşil tutabilmek için yağmur suyundan yararlanılıyor. İçinde bütün bir şehri barındırabilecek kapasiteye sahip bina, dikey bir orman olarak tasarlanmış. Bütün bir kat boyunca yeşil alanların bulunduğu binanın büyük bir bölümü sadece yeşil alanlar için ayrılmış. Binanın içinde roller-coaster benzeri tramvay sistemleri de bulunuyor. Ayrıca rüzgar enerjisinden düzgün şekilde yararlanabilmek, doğal ışık alabilmek ve havalandırma sağlayabilmek için tamamen açık alanları da bulunuyor. 5 milyon 100 bin metrekare inşaat alanı olan binanın inşaatı devam ediyor.

Hong Kong çok gelişmiş bir şehir olsa da havası müthiş kirli. Üstelik kilometrekareye 30 bin kişi düşecek kadar da kalabalık bir şehir. Bu iki soruna çözüm olması planlanan “Perfumed Jungle” (Parfümlü orman) tasarımı, Vincent Callebaut, Arnaud Martinez, and Maguy Delrieu’dan oluşan bir ekibin çalışması. Güney Çin Denizi’ndeki, Central Waterfront bölgesinde yapılması önerilen binaların bazıları karada, bazıları ise denizde yükselecek. Denizin ya da karanın altından onları gövde gibi birbirine bağlayan yapılardan dallar gibi yükselecekler. Kulelerin iç kısımlarında evler, dışa yakın kısımlarında ise bürokratik hizmet merkezleri olacak. Sadece manzaraya değil, fotosentenz yoluyla karbondioksit oranının düşmesine de katkıda bulunacaklar. Ancak bunların hepsi henüz öneri aşamasında. İnşaatına bile başlanmış değil.

Avustralyalı Ruwan Fernando’nun tasarımı olan dikey tarla, 2010 yılındaki eVolo Gökdelen Yarışması’nda da yarışmıştı. 5 tane “U” şeklindeki eklemeden oluşan binayı özel kılan yönü, toprakta değil okyanusta yükselmesi. Tasarımın suda olmasının sebebini, tasarımcı Fernando şöyle açıklıyor: “Adet olduğu üzere iç kısımlardaki yeşil alanları istimlak etmek yerine, yerleşmeye müsait olmayan dış kısımlara, yani gezegenin kalan yüzde 70’lik kısmına yönelmemiz gerekiyor.”
Okyanusun sığ bir kısmında, kıyıya yakın olması planlanan tarlaya, bu sayede işçilerin gidip gelmesi de kolaylaşıyor. Katların şekilleri ve aralarındaki mesafe sayesinde, maksimum düzeyde doğal ışık alınıyor ve enerji ihtiyacı baya azalıyor. Suda olması sayesinde de rüzgardan ve dalgadan enerji elde etmek kolaylaşıyor. Ayrıca deniz suyu tuzdan arındırılarak içme suyu olarak kullanılırken, bitkiler için gerekli mineraller de deniz suyundan elde edilebiliyor. Şu anki teknolojiyle böyle bir tasarımı gerçekleştirmek biraz zor gibi görünse de, dikey tarlalar için okyanus ve denizleri kullanma fikri önemli bir adım olabilir.

eVolo 2010 Gökdelen Yarışması’nda yarışan bir başka tasarım, Michaela Dejdarova ve Michal Votruba’ya ait. Çek Cumhuriyeti’nin Prag kenti için önerilen bina, pek çok tetradron şekilden oluşuyor. Bunlar bir araya gelerek dış iskelet oluşturuyor, dış iskelet ise üzerinde tarım yapılan yüzlerce yeşil terasa sahip. Bina hareket edebilen ve üzerinde yetişen bitkilerin değiştirilebildiği birimlerden oluşuyor. Böylece her aşamada, ihtiyaca göre farklı üretimler yapılabiliyor. Binanın modüler yapısı sayesinde, birimler birbirinden ayrılarak başka yerlere taşınabiliyor. Bununla beraber kendi ihtiyaçlarına da yetebilen bir bina; yağmur suyunu toplayıp ekinlerde kullanıyor, güneş enerjisi panelleri sayesinde de tarlanın ihtiyaç duyduğu enerji sağlanabiliyor. Bu proje de henüz öneri aşamasında.

HER KATINDA FARKLI BİR YAŞAM!

Modern Konut Mimarisi


444 daireli bu toplu konut projesi tüm dünyaya farklılığı ile örnek oluyor…

Bu harika görünümlü bina Atelier Thomas Pucher ve Bramberger Architects tarafından dizayn edilmiştir.

Otopark tesisleri hariç olmak üzere, projenin toplam inşa yüzeyi 29.200 metrekareye ulaşıyor…

Düşük maliyetli, apartman yaşamı ve lüks villa yaşam tarzı, özel açık alanlarda geniş erişim düzeni ile göz kamaştırıcı bir konut.

Esnek zemin planı sakinleri nesillere kadar sürebilir kişiselleştirilmiş iç mekanlar oluşturulmasına olanak sağlıyor.

ALANIN EN İYİSİ OLMAYA ADAY PROJE

Tunus çöllerinde kurulacak Afrika’nın ilk finans merkezi Tunis Financial Harbour’u Türkler yapacak. Bahreynli GFH ile imza atan Demtaş’ın 5 milyar dolarlık projesinde 103 bin kişi yaşayacak…
Tunus’u Afrika kıtasının Dubai’si yapacak projeye Türkler imza atıyor. 2007 yılında projesi çizilen, ancak ekonomik kriz ve ardından gelen Arap Baharı’yla rafa kalkan Tunis Financial Harbour projesinin yarısına Türk şirketi Demtaş Group ortak oldu. Daha önce Bahreyn merkezli Gulf Financial House (GFH) tarafından tek başına yapılması planlanan projeye Demtaş davet edildi. Bahreynli firmayla görüşen Demtaş, bazı ayrıntıların yenilendiği projenin yüzde 50’si için ortaklık imzaladı. Tunus’un devrik lideri Zine El Abidine Ben Ali’nin hayal projesi Tunis Financial Harbour, Akdeniz’in en büyük yapay kenti ve kıtanın ilk finans merkezi olacak.

103 BİN KİŞİ YAŞAYACAK

Projenin mimarı Gulf Financial House, Türkiye’nin yakından tanıdığı bir kurum. Adabank ihalesine giren ve en yüksek teklifi vererek bankanın yeni sahibi olan Gulf Financial House’un Yönetim Kurulu Başkanı Esam Janahi, Türk ortakları Demtaş ile birlikte önümüzdeki dönemde inşaat ve alt yapı çalışmalarına başlayacaklarını söyledi. İçinde eğitimden sağlığa kadar geniş bir yaşam alanını barındıracak 5 milyar dolarlık proje geçen hafta Tunus Başbakanı Hamadi Jebali’ye tanıtıldı. 520 hektarlık alana sıfırdan bir kent kuracaklarını söyleyen Demtaş Yönetim Kurulu Üyesi Dinçel Tekin’in verdiği bilgilere göre Tunis Financial Harbour’da 103 bin kişilik bir nüfusun yaşaması hedefleniyor.

814 teknelik marina

Toplamda 1 milyon 400 bin metrekare ticari alana sahip projede 814 tekne kapasiteli yat limanı bulunuyor. İş merkezleri ve rezidanslarıyla dikkat çeken projede kolejden üniversiteye 252 bin metrekare alan eğitime ayrıldı. Yeni kentin ülkenin diğer bölgelerine bağlantısı ise metro yardımıyla sağlanacak. Dinçel Tekin, “Proje Arap Baharı’nın yarattığı dönüşümü simgeleyecek. 18 delikli golf sahaları ve otelleriyle ülkenin en önemli turizm alanları da bu bölgeye yapılacak” dedi.

MEKSİKA’NIN EN YENİ,VE EN İYİ PROJELERİNDEN!

Pasifik Okyanusu Mağara Evin İçinde

Meksika’da inşa edilen mağara ev, Pasifik Okyanusu’nu içeri taşıyor…

Meksika’nın tatil beldelerinden Cabo San Lucas‘ta yer alan mağara evin tabanı havuzdan oluşuyor. Ev, dışarıdaki havuzla Pasifik Okyanusu’nun bir parçası gibi görünüyor.

Spa, bar, televizyon bölümü ve Türk hamamının yer aldığı havuz alanında oturma bölümleri yer alıyor. Evin taştan oyulan sütunları ise ışık sistemi ile havuzu aydınlatıyor.

Çok katlı bahçe konsepti ile inşa edilen ev, mozaiklerle süslü. Evin arkasında yer alan havuz ise kenarları olmadığı için Pasifik Okyanusu’nun bir parçası izlenimi uyandırıyor.

AVRUPA KLASINDA PROJE,İSTANBUL’UN

Viaport Venezia Evleri

Artık Venedik’i yaşamak için Venedeik’e gitmeye gerek kalmadı…

Tarih dokusu, eşsiz kanalları ve mimari estetiğiyle Venedik Viaport Venezia ile artık İstanbul Avrupa yakasında. Başarılı mimar Murat Yılmaz imzasını taşıyan ve “4 gün 3 gece değil, ömür boyu Venedik” sloganı ile lanse edilen Viaport Venezia, İtalyan estetiğini yansıtan konutları, içinde gondollarla gezebilceğiniz alışveriş merkezi ve modern ve trendy ofisleriyle İstanbul’da yepyeni bir yaşamın kapılarını aralıyor.

Venedik estetiğini, İstanbul’un büyüsüyle buluşturan dev proje Via Port Venezia, AVM, sinema, spor salonları, oyun parkları, yürüyüş alanları, yüzme havuzları ve ofis planlarıyla şehrin göbeğinde, Avrupa standartlarında, prestijli bir yaşam sunuyor. Üstelik havaalanına yakınlığı, E-5’e ulaşım kolaylığı, önünden geçen tramvay ve yapım aşamasındaki metro hattıyla yaşam kalitenizi arttırıyor.

TEM Otoyolu’nun hemen yanında, Eski Edirne Asfaltı üzerinde, Habipler-Topkapı tramvay hattının yanı başında olan Viaport Venezia, ulaşım noktasında avantaj sunuyor.

MALTEPE’NİN EN İYİ LOKASYONUNDA YAŞAM!

Dragos Sunset Park Evleri

İstanbul’da geleceğin yaşam merkezi olarak kabul edilen Maltepe’de inşa edilen “Dragos Sunset Park Evleri” 4 bin 33 metrekarelik bir alanda 5’er katlı 4 blokta 90 daireden oluşuyor.

3+1 normal, 4+2 ve 5+2 dublex daire seçeneklerinin sunulduğu projede, her şey ailenizle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilieceğiniz şekilde tasarlanıyor. Güne deniz manzarası ile uyanacağınız Dragos Sunset Park Evleri, 4 mevsim kapalı yüzme havuzu, fitness centeri, saunası, duşu, barı ve dinlenme alanları ile daire içlerindeki konforu sosyal alanlarında da sunuyor. Sımsıcak yuvanızda ailenizle geçireceğiniz mutlu anları ölümsüz kılan Dragos Sunset Park Evleri konut sakinlerine yepyeni bir yaşam sunuyor.

Marmara Denizi’nden gelen temiz havayla sürekli oksijeni bol bir ortamda bulunan Dragos Sunset Park Evleri, çoçuklarımız içinde kaliteli bir yaşam alanı sunuyor. Her ayrıntıda güven ve rahatlığın
hedeflendiği projesinin tüm blokların alt kısımlarında araçlarınızı güvenle bırakabileceğiniz geniş otopark alanı bulunuyor.

Özhan Yapı tarafından Maltepe’ de hayata geçirilen Dragos Sunset Park Evleri, sizlere ada ve deniz manzaralı sımsıcak yuvanızda ailenizle birlikte huzurla geçirebileceğiniz bir yaşam sunuyor.

“KELEŞ İNŞAAT”,İSTANBUL TOWER’LA BAŞARILI

İstanbul Tower

Marmara denizi, Haliç, Maslak ve Adalar panoramik manzarasına sahip olan İstanbul Tower projesi, ticaretin merkezi olarak bilinen Bayrampaşa’da yükseliyor…

Keleş İnşaat tarafından hayata geçirilen proje, 60 adet ofis ve 19 adet dükkandan meydana geliyor. İstanbul Tower‘da 265 metrekareden başlayan normal dükkanlar, 10 metrekareden başlayan ofisler istenilen alan ölçülerine kadar kiralanabiliyor.6 bin 500 metrekare alana kurulan İstanbul Tower, 25 bin metrekare inşaat alanına sahip.

Tek blokta 20 katlı olarak inşa edilen proje, merkezi ısıtma sistemi, 24 saat kamera ve güvenlik, plaza giriş resepsiyonu, kartlı ve turnikeli geçiş, tüm katlarda yangın alarmı ve sprinter yangın söndürme sistemi yer alıyor. Projede ayrıca ortalama 140 araç kapasiteli 4 bin metrekare kapalı otopark ve 140 araç kapasiteli 2 bin 800 metrekare açık otopark alanı bulunuyor.

Görkemli dış görünüşü ile bulunduğu bölgenin simgesi haline gelen İstanbul Tower, vaktinin çoğunu iş yerinde geçiren ve burada ekonominin geleceğini belirleyecek kararlara imza atan profesyonellerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanıyor.

ÖRNEK ALINACAK PROJE “SUNFLOWER EVLERİ”

Sunflower Evleri

Sunflower, bir çok ilke daha ev sahipliği yapıyor. Proje E-5 otoyolu ile deniz arasında kalan 932 bin metrekare alan üzerine 400 konuttan oluşuyor…

Büyüklükleri 205 ile 460 metrekare arasında değişen her evin kendine ait bahçesi var 6 farklı konseptte tasarlanan villaların bahçe alanları ise 428 ile 2 bin metrekare arasında farklılık gösteriyor. İstanbul’a 45 dakikalık mesafede deniz kenarında inşa edilen Sunflower, müstakil bahçeler içerisinde, son teknoloji ile yaşam garantili olarak inşa ediliyor.

Depreme dayanıklı, insan sağlığı açısından elverişli ve güvenli olarak inşa edilen projede bahçe, kapalı garaj, heat pump klima, çamaşır odası, vakumlu süpürge sistemi, beyaz eşyalar, iç dekorasyon alternatifleri ile hemen teslim veya en en geç 3 ay içinde anahtar teslim gibi seçenekler sunuluyor.

Saral İnşaat tarafından Silivri’de hayata geçirilen Sunflower Evleri, Türkiye’ de müstakil bahçeler içerisinde ahşap taşıyıcı sistemle inşa edilen ilk proje olma özelliği taşıyor.

ESENYURT’UN DİKKAT ÇEKEN PROJESİ

GRD İnci Palas

GRD İnşaat A.Ş. tarafından İstanbul’ un hızla gelişen bölgelerinden Eseneyurt’ta yapımı devam eden “İnci Palas” , farklı olmayı sevenlere hitap edecek şekilde tasarlanıyor…

Tek blokta, 10 kattan oluşan proje 48 lüks daire ve 6 adet mağaza yer alıyor. Geleneksel ile modernin harmanlanarak oluşturulduğu İnci Palas, farklı ve estetik yatay mimarisi ile bölgede adeta bir inci gibi parlıyor.
Haramidere bağlantı yolunda tam cepheli, TEM gişelere 2 kilometre, E-5 ve metrobüse 1 kilometre mesafede bulunan İnci Palas, mükemmel lokasyonu ile dikkat çekiyor.

1+1, 2+1 ve 3+1 olmak üzere, 3 farklı konut tipinden oluşan GRD İnci Palas‘ da daire büyüklükleri 69 ile 135 metrekare arasında değişiyor. Projenin sosyal olanakları arasında her daireye özel kapalı otopark, fitness salonu, sauna, toplantı odası, barbekü alanı ve çocuklar için oyun bahçeleri yer alıyor. Binadaki kapıcı hizmeti sayesinde eski gelenekler yeniden canlanıyor. Aralık 2012’de konut teslimlerinin yapılması planlanan projede her dairede, portmanto, ankastre bulaşık makinesi, fırın, ocak, davlumbaz ve salonlarda klimalar hazır olarak bulunuyor.

Tek tip değil, farklı olmayı sevenlere yönelik tasarlanan GRD İnci Palas, farklı ve estetik yatay mimarisi ile Esenyurt’ta adeta bir inci gibi parlıyor.

SEKTÖRÜN PARLAYAN YÜZÜ “BEYMAHALL”

Beymahall Konutları

Özgün mimarisi, avantajlı konumu ve kalitesiyle öne çıkan Beymahall, sizleri A sınıf rezidans konforunda ayrıcalıklı bir hayat sunan Beymahall, İstanbul’un yeni yaşam bölgesinde yükselmeye başlıyor…

Beylik yapı tarafından Esenyurt’ta hayata geçirilen proje, bölgede lüksü ve konforu yeniden tanımlıyor. Tüm ayrıntıları özenle tasarlanmış lüks daireleri, eşsiz konforu ve ayrıcalıklı lokasyonu ile bulunduğu bölgenin değerine değer katacak olan Beymahall, toplam 1830 metrekarelik alan üzerine inşa ediliyor. 10 katlı rezidans projesi Beymahall 86 daire ve 8 dükkandan oluşuyor. Her türlü sosyal imkanı içinde barından Beymahall‘de resepsiyon ve vale hizmetleri, 7/24 kapalı devre kamera sistemi, görüntülü intercam hizmeti, kartlı giriş-çıkış, fitness center, açık-kapalı otopark, araç asansörü, merkezi çoklu uydu sistemi, internet alt yapısı, daire ve bina için jeneratör gibi nitelikli hizmetler sunuluyor.

Esenyurt Cumhuriyet Mahallesi, Cumhuriyet caddesi üzerinde kısa süre önce inşasına başlanan ve Beylik Yapı tarafından inşa edilen Beymahall projesi satışa sunuldu. Proje fiyatları 95 bin TL. den başlıyor.

YER DEĞİŞİKLİĞİ TUZLA’YA YARADI

Şile’den Vazgeçildi, İkinci Mega Kent Tuzla’ya

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çılgın projelerinden İstanbul’a ‘İki Şehir‘ projesinin detayları netleşiyor. İlki Kemerburgaz’a yapılacak 500 bin kişilik çılgın şehirlerden ikincisi Tuzla‘ya inşa edilecek. Sabiha Gökçen Havaalanı’nın doğusundan başlayıp, Akfırat Mahallesi’ni de içine alacak şekilde inşa edilecek yeni şehir doğu yönünde büyüyecek. Anadolu yakasında yapılacak şehrin en büyük özelliği tüm ulaşım vasıtaları ile erişilebilir olması. Sabiha Gökçen Havaalanı’na çok yakın bir noktadan başlatılacak çılgın proje, TEM otoyolu, E-5 karayolunun yanı sıra Ümraniye’den başlayarak bu bölgeden geçen eski İzmit yolunun genişletilmesi ile desteklenecek. Tuzla‘nın seçilmesi ile yeni yapılacak iki şehrin de havaalanı olmuş olacak. Anadolu yakasındaki şehrin Avrupa yakasındakinden farkı ise kara ve havayolunun yanında deniz ve tren yolu ile ulaşılabilecek olması.

Hızlı tren, metro, deniz

Sabah Gazetesi’nden Mehmet Ali Berber’in haberine göre Tuzla‘da yapılacak şehir, tam bir ulaşım merkezi olacak. Sabiha Gökçen Havaalanı’na yakın bir bölgede inşa edilecek şehre TEM otoyolu, E-5 karayolu ve yeni genişletilen eski İzmit yolu ile sorunsuz ulaşım sağlanacak. Başbakan Erdoğan’ın Pendik’e kadar uzatılacağı müjdesini verdiği Anadolu yakası metrosu da bu yeni şehre kadar getirilecek. Ayrıca Marmara Denizi’nin Pendik ve Tuzla sahillerine deniz yolu ulaşımı da bu bölgeyi daha cazip hale getirecek. Marmaray Projesi’nin hayata geçmesinin ardından yeniden ele alınan hızlı tren projesi de bu şehre uğrayacak. Böylece Anadolu yakasındaki yeni şehre tüm ulaşım vasıtaları ile erişim sağlanmış olacak.

Şile kurtuldu

Yeni şehir için daha önce sık sık Karadeniz kıyısındaki Şile‘nin ismi gündeme gelirken, Şile‘nin doğal güzellikleri ve bu bölgedeki geniş ormanlık alanlar yerleşim için buradan vazgeçildi. Bölgede ortaya çıkacak rant etkisi ile orman yangını sabotajlarının yaşanması ihtimali, yasa dışı yapılaşma olasılığı İstanbul’un doğa harikası Şile ve Ağva’dan vazgeçilmesine neden oldu. Karadeniz kıyılarına göre çok daha az ağaçlık ve çarpık yapılaşmanın fazla olduğu Tuzla bölgesi ise yeni şehir ile doğa dostu bir yerleşim yeri olacak. Elektrik tasarrufu sağlayan akıllı binaların kullanılacağı proje yeni yapılacak doğal parklar ve çevre düzenlemeleri desteklenecek. Böylece çarpık yapılaşmanın yerini modern ve doğa dostu bir yerleşim yeri alacak. İstanbul’un kuzey kesimlerine göre daha az ağaçlık alana sahip olan Tuzla bölgesinin seçilmesinde İstanbul’a gelen yatırımların da etkisi oldu.

Yatırımı artıracak

Türkiye’nin en büyük sanayi üssü olan İstanbul İzmit arasındaki hat büyümeye devam etmesine rağmen, yatırımcılar yerleşim için hâlâ İstanbul veya İzmit’i tercih ediyor. Bu yüzden hafta içinde TEM otoyolu ve E-5 karayolunda yoğun trafik yaşanıyordu. Yeni şehir yatırımcılar için önemli bir yerleşim alternatifi durumuna gelirken, yeni yatırımlar için de adeta teşvik işlevi görecek. İmar planlarının tamamlanmasının ardından yeni ticaret alanlarının oluşturulması ile bölgeye daha fazla yatırım gelmesi bekleniyor.

Deprem ihtimali

Anadolu yakasında Tuzla‘nın seçilmesinin bir önemli nedeni de beklenen İstanbul depreminin bu yakada en çok Marmara kıyılarını tehdit ediyor olması oldu. Kentsel dönüşümle birlikte deprem riski altındaki Kartal, Pendik ve Tuzla bölgelerindeki depreme dayanıksız veya çarpık yapılarda kalan vatandaşlar için yeni şehir çok önemli bir alternatif olacak. Depreme dayanıklı binaların yapılacağı yeni şehir zemin olarak da İstanbul’un güvenli noktalarından biri olacak.

Uzmanlar seçilen yeri olumlu buldu..

Yerinde bir karar

Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı ): Anadolu yakasına yapılacak şehrin Şile yerine Tuzla‘da inşa edilecek olması olumlu. Ama yine de 3. köprünün özellikle kuzey ormanı içinde yapılması ile birlikte Şile tarafı şehirleşme baskısında olacaktır. Fakat Şile yerine Tuzla bölgesine taşınmasına bakılırsa, daha yerinde bir karar olduğu söylenebilir. Şile, kuzey ormanlarının bulunduğu alan ve doğal alanlarının korunması gereken bir bölge. Tuzla‘da yapılaşmaya açılacak bölgeler var. Su havzaları kriterlerine dikkat edilerek, yapılabilir bir proje. Tuzla‘daki yeni şehir ulaşım açısından ve trafik açısından bakıldığında ulaşıma baskısı olmayacağını düşünüyorum.

Gelişme potansiyeli var

Erhan Demirdizen (Eski Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı): Şile‘den vazgeçilmesi çok olumlu olmuş. TEM otoyolunun kuzeyinde her türlü yapılaşma, İstanbul’un önümüzdeki yıllarda yaşam standardını düşürür. Tuzla, son yıllarda Sabiha Gökçen Havalimanı ile birlikte gelişme potansiyeli oluşmaya başlamış bir bölgemiz. Özel sektör yatırımları bu bölgede oluştu. Konutlar, oteller bu bölgeye yapılıyor. Tuzla‘da gelişme potansiyeli var. Tuzla‘da yeni şehir altyapısı ve ulaşım altyapısı açısından çok yönetilemez bir yük getirmez. Ama Tuzla’daki içme suyu havzaları unutulmamalı.

İş potansiyeli gerekli

Sinan Genim (Mimar): Türkiye’nin bu şehirlere ihtiyacı var. Altyapısı planlı bir şekilde yapılmış, ulaşım ağı ona göre tasarlanmış şehirlere gerçekten ihtiyacımız var. Ama kendi iş sahasını bu şehrin içine çekemiyorsak, bu 500 bin kişilik yeni bir şehrin faydası olacağını sanmıyorum. O şehirde yaşayacak insanlara iş yaratmamız lazım. Tuzla‘da iş potansiyeliyle böyle bir şehir yaratılırsa hem İstanbul’a hem de Türkiye’ye örnek bir şehir olur.

Avrupa tarafında da Kayaşehir öne çıkıyor

Toplu Konut İdaresi (TOKİ) İstanbul Emlak Dairesi Başkanı Ali Seydi Karaoğlu, İstanbul’daki gelecek planları hakkında konuştu. Deprem riski yüksek olan bölgelerde kentsel dönüşüm çalışmaları yürüteceklerini vurgulayan Karaoğlu, özellikle İstanbul’un çevresinde kurulacak yeni şehirlere dikkat çekti. Sabah Gazetesi’nin AA kaynaklı haberine göre, Avrupa yakasındaki yeni şehrin, Kayabaşı, Bahçeşehir, Isparta Kule ekseninde olacağı bilgisini veren Karaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bölgelerin altyapı, ulaşım ve donatı alanları şu anda ayrılmış durumda. Bölgenin ulaşım sorununu giderecek olan 3. çevre yolu ihalesi yapıldı. Metro, Olimpiyat Stadı’nın oraya kadar geldi. Sağlık Bakanlığı büyük bir sağlık kentinin ihalesini yaptı. Onun dışında fuar ve üniversite alanları, olimpiyat köyü, hızlı tren projesi, çevre yolları ve bağlantı yollarının uygulama projeleri bitti. İnşaat teknolojisi öyle gelişti ki, 3.5 yıl içerisinde bunlar yapılabilecek şeyler”.

Karaoğlu, İstanbul’un cazibe noktalarına dikkati çekerek, “Küçükçekmece ve çevresi, Halkalı, İkileteli, Kayaşehir, Isparta Kule, Hoşdere, Hadımköy’e uzanan bölüm, teknoparklar, lojistik, sağlık, eğitim alanları, olimpiyat köyü, fuar alanlarıyla cazip hale geliyor. O bölgenin ulaşım bağlantıları hava, kara, deniz ve demiryolu anlamında güçlendirilecek” diye konuştu.