“TASARIMCININ COĞRAFYASI “FARUK MALHAN

 

Faruk Malhan profesyonel yaşamının ürünlerini ve işinin mutfağını, mezunu olduğu ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde sergiliyor…

Tasarımcı Faruk Malhan’ın tasarımlarının mutfağını anlattığı ve geçmişinden kesitler sunan retrospektif sergisi “Tasarımcının Coğrafyası”, 6-16 Nisan tarihleri arasında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde gezilebiliyor. Malhan’ın yaşamında yer etmiş kişiler, filmler, oyunlar, sosyal ve siyasal olaylar ile modernizm etkileşimlerinin izlerinin sürüldüğü sergi ayrıca tasarımcının Urfa, Mardin, Nusaybin, Halep, Şam, Marakeş gezileri gibi tarihle ve coğrafyayla kurduğu ilişkisini yansıtıyor.

Tasarım anlayışını evrensel değerleri yerelde, yerel değerleri ise evrenselde yoğurmak olarak özetleyen Malhan, “Daha iyi bir yaşam için bazen bir şehir, bazen bir bina, bazen bir obje, belki de küçücük bir detay tasarlanabilir, bizim işimiz budur” diyor. Kendi deyimiyle Malhan, bu toprakların zengin geçmişinin parçası bir tasarımcı olarak; geleceğin, geçmişinden ve coğrafyasından kurgulanacağına, yerel değerlerin evrensel değerleri oluşturacağına inanıyor. Sanatın, zanaatın, tasarımın coğrafyası olduğunu, özünün, değerinin bu topraklarda yattığını düşünüyor. Bu nedenle tasarladığı her formun ortak hafızalara kaydolduğunu belirten Malhan, İstanbul çay bardağının yarattığı etkiyi tasarım anlayışını açıklayan en belirgin örneklerden biri kabul ediyor.

FARUK MALHAN HAKKINDA

Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu Faruk Malhan, 1947 yılında İzmir’de doğdu. Orta öğrenimini İzmir Koleji’nde, liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okuduktan sonra 1971 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu.

1971 yılında Ankara’da kurduğu bir metal atölyesi ile kariyerine başladı. Emek ve özveri ile geçen yıllar içinde bu küçük atölyeden kalitesi, tasarımı ve yenilikçi yapısıyla dünyada binlerce insanın yaşamına girmeyi başaran Koleksiyon markası doğdu.

Koleksiyon; Tekirdağ’da 40.000 m2 kapalı olmak üzere toplam 86.000 m2 alanda kurulu ev, ofis, eğitim, turizm ve sağlık sektörlerine mobilya üreten entegre fabrikası ve İstanbul, Ankara ve Tekirdağ’daki satış merkezleri ile faaliyet gösteriyor. Koleksiyon’un yurt genelinde faaliyetlerini sürdürmektedir.

 

 

HADİD,HARİKALAR YARATMAYA DEVAM EDİYOR!!!

Zaha Hadid’in Son Projesi Bakü Haydar Aliyev Merkezi

Zaha Hadid’in Azerbeycan Bakü inşa ettiği Haydar Aliyev Merkezi güneşin altında erimiş bir dondurma külahını ve bir kuşun pike yaparken ki kanadını andıran, kağıt uçakların hafifliğine sahip son zamanlarda dikkatimizi çeken en başarılı kültür merkezlerinden biri.

İçerisinde bir kütüphane, üç farklı ölçekte oditoryum, müze ve konferans merkezi bulunan yapının dış yüzeyleri tamamen camla kaplı olacağından içerisi de gün ışığından oldukça faydalanabilecek.

Bakü’nün kentsel dönüşüm projesi aşamasında yapılacak olan Haydar Aliyev Merkezi‘nin çevresinde residanslar, ofisler, oteller ve ticaret merkezi bir piazza etrafına konuşlanacak. Bulunduğu yerin doğal topografisinden esinlenerek, ona uyarak yapılan bu yeni proje ile Bakü starchitect bir mimarın imzasıyla yeni bir kimliğe kavuşmak üzere.

KARİM RASHİD MİLANO TASARIM HAFTASINDA

Karim Rashid tarafından DuPont™ Corian® ile tasarlanan akıllı ve sürdürülebilir ev projesi “Smart-ologic Corian® Living” Nisan ’da Milano tasarım haftasında Corian® Design Milano Store ‘da sergilenecek. Projede, Karim Rashid’in muhteşem tasarımlarını malzeme tasarımındaki birinci sınıf becerileri ile DuPont™ Corian® tamamlıyor…

Ünlü tasarımcı Karim Rashid, bilim firması DuPont’un işbirliği ile “Smart-ologic Corian® Living” adını verdikleri akıllı ve sürdürülebilir ev projesine imza attı. Karim Rashid’in yaratıcılığı, DuPont™ Corian® ’ın işlevselliğinin sonucu olarak ortaya çıkan akıllı ev projesi 14-19 Nisan tarihlerinde Corian® Design Milano Store ‘da sergilenecek.

DuPont™ Corian® ve Karim Rashid’in yenilikçi iç tasarım projesi “Smart-ologic Corian® Living”; gelişmiş yüzey malzemesi DuPont™ Corian®’ın benzersiz özellikleri kullanılarak oluşturuldu. Projede, mutfak, banyo, yatak odası, oturma odası, bahçe gibi evin tüm alanlarının Karim Rashid tarafından yaratıcı bir şekilde yorumlanırken, DuPont™ Corian®’nın benzersiz kullanımı ve tasarım çözümleri de projenin önemli bir parçasını oluşturuyor.

“Smart-ologic Corian® Living” projesi farklı tasarımının yanı sıra çevreye karşı duyarlı bir proje olarak ortaya çıkıyor. Projede çevresel olarak sürdürülebilir biyo-kaynaklı bileşenlerden ve geri dönüştürülen malzemelerden üretilen DuPont™ Corian®’ın “futuristik tiplerini” (dünyada bir ilk) görmek mümkün.

Ayrıca DuPont Corian iç tasarım, mimari ve yapı çözümlerinin çevreye verdiği olumsuz etkilerini azaltması ile de biliniyor. Milano tasarım haftasında aynı zamanda üstün estetik ve teknik kalite getiren yüksek teknoloji DuPont ürünleri olan DuPont™ Energain®, DuPont™ Zodiaq® gibi ürünler de sergilenecek.

Karim Rashid, kendi jenerasyonunun en verimli tasarımcılarından biridir. 3000’den fazla tasarım, 300’ün üzerinde ödül ve 35’in üzerinde ülkede çalışma Karim’in tasarım efsanesini kanıtlıyor.

Ödül kazanan tasarımları arasında yaygın Garbo çöp kovası ve Umbra için Oh Sandalyesi, Philadelpia’daki Morimoto restoran ve Atina’daki Semiramis otel gibi iç tasarımlar bulunuyor.

Karim Rashid; Method ve Dirt Devil için demokratik tasarım, Artemide ve Magis için mobilya, Citibank ve Hyundai için marka kimliği, LaCie ve Samsung için yüksek teknoloji ürünler, Veuve Clicquot ve Swarovski için lüks ürünler yaratmak amacıyla bu müşteriler ile birlikte çalıştı. Karim Rashid’in eserleri 20 daimi koleksiyonda yer alıyor ve sanatını dünyanın çeşitli yerlerindeki galerilerde sergiliyor.

Karim, Red Dot ödülü, Chicago Athenaeum İyi Tasarım ödülü, I.D. Dergisi Yıllık Tasarım Araştırması, IDSA Endüstriyel Tasarım Mükemmellik Ödülünü pek çok kez kazandı.

AVCILAR SEMASINA YÜKSELEN ÇELİK BİNA !

Avrupa’nın En Yüksek Çelik Binası Avcılar’da Yükseliyor !

İnşaat dünyasına yön verenler, Avrupa’nın en yüksek çelik binasının şantiye gezisinde bir araya geldi. Yapı Teknik firmasının organize ettiği Avrupa’nın en yüksek çelik binası olma özelliği taşıyan Sonkar Hilton Otel inşaatında düzenlenen şantiye gezisi, inşaat dünyasının ünlü firmalarının yöneticilerini bir araya getirdi. İnşaat ve projelendirme alanlarında uzman mimar ve mühendislerinde katıldığı organizasyonda, Yapı Teknik yönetim kurulu üyesi, inşaat mühendisi Halil İbrahim Boztepe, katılımcıları çelik proje hakkında bilgilendirdi.

Statiğini Yapı Teknik firmasının üstlendiği proje, Türkiye’de çelik bina sektöründe teknolojik olarak gelinen noktayı gözler önüne serdi. Çelik sektörü ve yapılan otel binasında kullanılan teknikler hakkında konuşan Boztepe, “sektörde olumlu bir hava esiyor , Türk mühendisler gerek ülkemizde gerekse dünya da başarılı işlere imza atmaya devam ediyor, nasıl bu gün Avrupa’nın en yüksek çelik binası İstanbul’da yükseliyorsa ,yarın çok daha prestijli projeler Türk mühendislerce hayata geçirilecektir” dedi.

 

 

TEKNOLOJİYİ AKILLI KULLANMA SANATI…

Gelişen teknolojiye şehirler de direnemiyor ve teknolojik bakımdan büyük değişime uğruyor. Bugüne kadar kurulan akıllı ve çevreci şehirlerde binlerce insan yaşıyor.

Yıllar geçtikçe bu şehirler daha hızlı,daha iyi ve daha ucuz olacak. Birleşmiş Milletler bu şehirlerin dünya nüfusunun yüzde 70’ine ev sahipliği yapacağını tahmin ediyor. Peki bu şehirlerde yaşam nasıl, evlerde ve ofislerde teknolojik olarak hangi avantajlar bulunuyor?

BBC Focus dergisinde yayınlanan habere göre, Güney Kore’de Songdo’daki şehir sokakları terk edilmiş görünmesine rağmen, şu anda 22 bin insan bu akıllı şehirde yaşıyor. 2012 yılının sonuna kadar bu nüfusa 5 bin kişi daha eklenmesi umut ediliyor.

Şehir 2015 yılında tamamlandığında Songdo’nun 6 kilometrekarelik alanında 65 bin kişiye ev sahipliği yapacak. Ve insanlar dünyanın en akıllı şehrinde yaşayacaklar. Bu şehir Güney Kore’nin başkenti Seul’un 56 kilometre batısında yapay bir ada üzerinde inşa ediliyor.

Yapımına 2000 yılında başlanan şehrin tahmini maliyetinin 35 milyar dolar olacağı belirtildi. Maliyetin önemli bir kısmını Amerikan gayrimenkul şirketi Gale International ile yatırım bankası Morgan Stanley karşılıyor.

Şehirde otomobiller, evler gibi objeler süper hızlı ağlarla internete bağlanıyor. Bunun için şehir plancıları telekomünikasyon devi Cisco’dan yardım aldı. Cisco şehir sokaklarına, caddelerine ve binalarının içine yerleştirdiği sensörlerle şehrin her metrekaresini internet ağıyla çevreledi. Bunların her biri merkezi kontrol noktasına sabit veri yağmuru gönderiyor. Merkezde şehrin binaları, güç ihtiyacı, sokak ve trafik durumu, iç ve dış sıcaklıkları hakkındaki veriler toplanacak ve analiz edilecek.

Cisco’nun şefi John Chambers’a göre, merkezi kontrol sistemiyle bilgi üzerine kurulu bir şehir inşa ediliyor. Örneğin, şehir kameraları kaç yayanın kaldırımlar üzerinde olduğunu gözlemleyecek. Maliyetleri azaltmak için boş caddelerde ışıklar karartılacak ve yoğun caddeler ise daha fazla aydınlatılacak. Trafik problemlerini önlemek için radyo-frekans tespit etiketleri aracın plaka numarasına yapıştırılacak.

Amerikan şehirlerindeki ortalama bir vatandaş günde 250-300 litre su kullanıyor. Hollanda’da bu rakam yarıya düşüyor. Fakat akıllı mimari, yağmur suyu yolları ve gri su (lavabolardan, bulaşık ve çamaşır makinelerinden gelen su) tedavisi Songdo’nun sulama sistemleri sayesinde temiz suyun sadece onda birini kullanacağı anlamına geliyor. Çatıların üstünde yetiştirilen bitkiler sel sularının hızını azaltacak. Ayrıca bu bitkiler güneşin ısısını absorbe edecek ve bunu fotosentez için kullanacak, böylece etrafındaki havayı de serinletecek.

1- Lavabolardan, çamaşır ve bulaşık makinelerinden gelen su geri dönüştürülecek ve sulama için kullanılacak.

2- Cisco tarafından sağlanan geniş bant, her evde ve ofiste çalışacak. Bu sistem şehrin geri kalanına ve dış dünyaya hızlı fiber optik bağlantı sağlayacak.

3- Gelecek planları içinde 20 dakikada 56 kilometre uzaklığında başkent Seul’e insanları taşımak için süper hızlı tren bulunuyor.

4- Kontrol merkezi, hava tahminlerini izleyecek ve hava durumuna göre şehir halkının toplu olarak ısıtma sistemlerini açtıklarında bile güç ihtiyacındaki dalgalanmalara karşı hazırlık yapıyor.

5- Evler oturanların ısıtma ve aydınlatma sistemlerini doğrudan kontrol etmeleri için dokunmatik panellerle döşenecek. Bu şekilde kesin enerji kullanımı da izlenebilecek. Böylece oturanlar ne kadar elektrik kullandığını gördüklerinde bunu daha da düşürmeye çalışacaklar.

6- Çatıların üstündeki bitki örtüsü ısıyı emecek, çevresindeki ısıyı da düşürecek. Bitkiler ve toprak aynı zamanda suyu da emecek ve sel sularının caddelere ulaşmasını engelleyecek.

7- Hem sıvı ve hem de kuru çöpler basınçlı boru hattıyla yok edilecek, böylece çöpler kamyonlarla toplanmayacak.

8-Araçların plakalarında akıllı etiketlere sahip olacak. Böylece eğer yol boşsa sokak lambaları geceleri kapatılacak.

9- Sokaklarda asfalta yerleştirilen sensörler, araçların şehrin karşı tarafına yaptığı yolculukları izleyecek. Bu bilgi mevcut trafik akışını ve önceki yolculukları araştıran kontrol merkezine gönderilecek. Böylece trafik ışıklarını başlatmak için en etkili yol belirlenecek.

10- Telekonferans video ekranları her evde ve ofiste bulunacak ve Songdo şehrinin sakinleri arasında video görüşmelerini aynı anda her yerden yapmalarına imkan sağlayacak. Hatta caddelerde video kioskları bulunacak.

SERVİLLA ÇELİK VİLLA EVLERİ FARKI

Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan, sağlamlığının yanı sıra ısı yalıtımı ve çabuk inşa edilmesi gibi özellikleriyle tercih edilen “hafif çelik ev” yapımı üzerine çalışmalar yürüten SerVilla Çelik Villa ortaklarından Mimar İdris YAĞMAHAN, “Dört mevsim, rahatlıkla kullanılabilecek, her türlü konfora sahip evler yapıyoruz” dedi.

Modern ve klasik mimari tarzlarına göre gelişen inşaat sektörünün yeniliklerine açık hizmet anlayışıyla evler yaparak sıcak yuvalar oluşturduklarını bildiren Mimar İdris YAĞMAHAN, depreme karşı dayanıklılığı, mükemmel ısı yalıtımı, mimari estetiği ve isteğe göre ayarlanan tarzlarda evler inşa ederek hızlı bir şekilde tamamlanan binalarla sektördeki yenilikleri vatandaşlara kazandırdıklarını söyledi.

YILLAR BOYU RAHATLIK
Yurtdışından aşırı talep olduğunu, uygulama yapmaya başladıklarını belirten Mimar İdris YAĞMAHAN; “Ülkemizin her bölgesinin iklim ve zemin yapısına uygun, gerek ülkemizin soğuk iklimine sahip doğu illerimizde ve gerekse de Akdeniz ve Ege iklimine sahip illerimizde bütün bir yıl rahatlıkla kullanarak aileleriyle doğal ortamların içerisinde barınabilecekleri evleri kısa sürede yapıyoruz” dedi.

“En kötüsü en iyi beton evden iyidir” sloganıyla çalışmalarını yürüten Mimar İdris YAĞMAHAN; “Klasik yapı sistemine göre daha güvenli olan, istenildiği takdirde sökülerek başka yerlere nakledilebilen, zarif, estetik ve imalatı sırasında çevre kirliliğine neden olmayan binalar yapıyoruz. 10 şiddetinde depreme dayanıklı olan binalarımız özel yalıtımlı duvarlarıyla yazın serin, kışın sıcak bir hava ortamına sahip olup yüzde 70 oranında ısıyı korumaktadır. Bu kış aylarında yakıttan çok ciddi tasarruf anlamına gelmektedir. Çelik evler hafif yapılar olduğu için büyük temeller ve inşaat çalışmaları gerektirmez, üstelik de 45 gün gibi çok kısa sürede tamamlanır.”

UZUN ÖMÜRLÜ VE EKONOMİK
Binalar tamamlandığında kullanım olarak klasik yapılardan farksız bir görünüme sahip olduğunu kaydeden Mimar İdris YAĞMAHAN; “Ekonomik anlamda da bina yapım maliyeti açısından cazip ve de tercih nedenlerinin önünde gelmektedir. Uzun ömürlü olan binaların en fazla tercih sebeplerinden birisi ısı yalıtımlarının çok iyi yapılmasıdır. İki katlı bir ev yapım aşamasına geldiğinde yaklaşık 45 günde anahtar teslimi haliyle teslim edilmektedir. Her türlü lüks ve konfora sahip olan binalar çağımızın teknolojik imkânlarıyla doğan bir yapılaşma ürünüdür.

Ayrıca firmamız tarafından prefabrik yapılar da inşa ediyoruz. Bu yapılar çelik binalara oranla daha çok yayla ve bahçe evi gibi ya da inşaat şantiyeleri gibi alanlarda kullanılmaktadır” diye konuştu.

 

İSTANBUL’LA BÜTÜNLEŞMİŞ OBJELER

 

 

 

7 tepeli İstanbul’un 7 objesi seçildi… Genç tasarımcılar, İstanbul’la özdeşleşmiş objeleri yeniden tasarladı. Tasarımlar önce Milano Domus Akademi’de ve Almanya Bauhaus Universitat Weimar’da sergilendi. İstanbul, projenin üçüncü ayağı… Milano Domus Akademi ve Weimar Bauhaus Universitesi öğrencilerinin, oluşturdukları tasarımlardan üçüne burada ödül verildi.

Tesbih, rahle, kahve fincanı, beşibiryerde, lokumluk, hamam seti ve boyacı sandığı… ‘Bu 7 nesnenin ortak özelliği nedir?’ diye sorsak acaba cevabınız ne olurdu? Düşünmek isteyenler yazıya burada biraz ara verebilir, ama sabırsızlananlar için hemen açıklayalım: Tabii ki İstanbul. Bunların hepsi İstanbul’un belleğinde yer eden objeler. Hem geleneğimizi hatırlatan hem de zengin kültürümüzü yansıtan bu objeleri, Erdem Akan, Ayşe Birsel, Ela Cindoruk, Defne Koz, Tanju Özelgin, Meriç Kara ve Koray Özgen gibi genç tasarımcılar modern bir yorum getirerek onları yeniden tasarladılar. Sadece tasarlamakla kalmayıp sergiye de çıkardılar. Yıldız Teknik Üniversitesi Yüksel Sabancı Sanat Merkezi’nde salı günü açılan ‘İstanbul Otherwise’ adlı sergi, ‘Başka bir İstanbul mümkün mü? sorusu üzerinde temellendirilmiş.  İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Proje A. Ş’nin birlikte gerçekleştirdiği sergiyi 31 Mayıs’a kadar görebilirsiniz.

 

 

 

İnsan inandıkça tesbih tanesi gibi pürüzsüz hal alır: Tasarımcı Erdem Akan sergide, ilk taneleri küp gibi olan, sona doğru ise yuvarlak hale dönüşen bir tesbih tasarlamış. Bunun nedenini şöyle anlatıyor: Sufi felsefesinde, tüm ibadetlerin insanı şekillendirdiği düşünülür. Mecazi olarak, başlangıçta köşeli olan insan inandıkça ve ibadet ettikçe bu köşelerinden kurtulur ve ideal bir küre misali pürüzsüz hal alır.

Türk kahvesini kahve falından ayırmak imkânsız: Ayşe Birsel’in yaptığı kahve fincanı tasarımına bakınca sanki telvenin dışarı taşmış olduğu hissine kapılıyorsunuz. Birsel, tasarımına kattığı yorumu şöyle ifade ediyor: “Sana yol görünüyor, kısmetin var, kalbin kabarmış gibi kalıplar kahve falının kodlaşmış dilidir. Ne kadar çok dinlemiş olsak, yine de inanırız bu yorumlara. İşte bu çocukluğumdan beri duyduğum sözler ilham oldu. Kahve dilinin soyut, üç boyutlu ve duygu fırtınalarını fincandan porselene aktardım.”

Beşibiryerde, Anadolu’nun kırsal kesimlerinde önemli bir takı: Anadolu’nun kimi yörelerinde, özellikle de kırsal kesimde ekonomik değeri de olan bir çeşit süstür beşibiryerde. Ela Cindoruk ise şöyle anlatıyor: “Bu projede çıkış noktam, ister dağınık olsun ister bütün, beşibiryerdenin her iki biçimde de kullanılmasına olanak sağlayan bir obje tasarlamak oldu. Satmak ya da hediye etmek amacıyla bir parçasını koparabileceğiniz ve kalanları taşımaya, saklamaya devam edebileceğiniz yeni bir beşibiryerde…”

Geometrik desenlerden oluşan bir rahle: Kuran’ı Kerim okumak için kullanılan rahleye Meriç Kara farklı bir yorum getirmiş. Kara, “Tasarlanmış değişik boyutlardaki kitap ayraçlarını, bir kitabın sayfası işaretlenmişçesine objenin yüzeyindeki oluklara yerleştirdim. Ancak bu yerleştirme bir kurala dayanıyor; ayraç, rahlelerde sıkça rastladığımız birbirini kesen dairelerden ve düz çizgilerden seçilerek oluşturulan İslam bezeme sanatına ait geometrik örüntülerden birini oluşturuyor.” diyor.

Renkli elmaslara benzer lokumlar: Her biri adeta renkli bir elmasa benzetilen lokumların kendi tabağıyla ikram edilmesi gerektiğini düşünen Defne Koz lokumları şöyle sunuyor: “Geleneksel keyif anlayışının önemini bize ‘tatlı tatlı’ anımsattığı için onlara kıymet verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden her bir lokumu birer tabağa yerleştirdim, böylece hak ettikleri zamana ve alana kavuşmuş olurlar.”

Türk hamam kültürü teknolojiyle buluşmuş: Hamam kültürü bu topraklarda çok eskiden beri var. İstanbul’u anlatan objelerin başında yine hamam seti geliyor. Tanju Özelgin hamam tası, takunya ve peştamalı tasarlama sürecine dair şunları söylüyor: “Takunya ve hamam tası tasarımları, geleneksele bağlı kalınarak ahşap malzemeden imal edildi. Peştamalin rengini beyaz yaparak sete dahil ettim.”

 

 

 

ALANIN EN İYİSİ OLMAYA ADAY PROJE

Tunus çöllerinde kurulacak Afrika’nın ilk finans merkezi Tunis Financial Harbour’u Türkler yapacak. Bahreynli GFH ile imza atan Demtaş’ın 5 milyar dolarlık projesinde 103 bin kişi yaşayacak…
Tunus’u Afrika kıtasının Dubai’si yapacak projeye Türkler imza atıyor. 2007 yılında projesi çizilen, ancak ekonomik kriz ve ardından gelen Arap Baharı’yla rafa kalkan Tunis Financial Harbour projesinin yarısına Türk şirketi Demtaş Group ortak oldu. Daha önce Bahreyn merkezli Gulf Financial House (GFH) tarafından tek başına yapılması planlanan projeye Demtaş davet edildi. Bahreynli firmayla görüşen Demtaş, bazı ayrıntıların yenilendiği projenin yüzde 50’si için ortaklık imzaladı. Tunus’un devrik lideri Zine El Abidine Ben Ali’nin hayal projesi Tunis Financial Harbour, Akdeniz’in en büyük yapay kenti ve kıtanın ilk finans merkezi olacak.

103 BİN KİŞİ YAŞAYACAK

Projenin mimarı Gulf Financial House, Türkiye’nin yakından tanıdığı bir kurum. Adabank ihalesine giren ve en yüksek teklifi vererek bankanın yeni sahibi olan Gulf Financial House’un Yönetim Kurulu Başkanı Esam Janahi, Türk ortakları Demtaş ile birlikte önümüzdeki dönemde inşaat ve alt yapı çalışmalarına başlayacaklarını söyledi. İçinde eğitimden sağlığa kadar geniş bir yaşam alanını barındıracak 5 milyar dolarlık proje geçen hafta Tunus Başbakanı Hamadi Jebali’ye tanıtıldı. 520 hektarlık alana sıfırdan bir kent kuracaklarını söyleyen Demtaş Yönetim Kurulu Üyesi Dinçel Tekin’in verdiği bilgilere göre Tunis Financial Harbour’da 103 bin kişilik bir nüfusun yaşaması hedefleniyor.

814 teknelik marina

Toplamda 1 milyon 400 bin metrekare ticari alana sahip projede 814 tekne kapasiteli yat limanı bulunuyor. İş merkezleri ve rezidanslarıyla dikkat çeken projede kolejden üniversiteye 252 bin metrekare alan eğitime ayrıldı. Yeni kentin ülkenin diğer bölgelerine bağlantısı ise metro yardımıyla sağlanacak. Dinçel Tekin, “Proje Arap Baharı’nın yarattığı dönüşümü simgeleyecek. 18 delikli golf sahaları ve otelleriyle ülkenin en önemli turizm alanları da bu bölgeye yapılacak” dedi.

MEKSİKA’NIN EN YENİ,VE EN İYİ PROJELERİNDEN!

Pasifik Okyanusu Mağara Evin İçinde

Meksika’da inşa edilen mağara ev, Pasifik Okyanusu’nu içeri taşıyor…

Meksika’nın tatil beldelerinden Cabo San Lucas‘ta yer alan mağara evin tabanı havuzdan oluşuyor. Ev, dışarıdaki havuzla Pasifik Okyanusu’nun bir parçası gibi görünüyor.

Spa, bar, televizyon bölümü ve Türk hamamının yer aldığı havuz alanında oturma bölümleri yer alıyor. Evin taştan oyulan sütunları ise ışık sistemi ile havuzu aydınlatıyor.

Çok katlı bahçe konsepti ile inşa edilen ev, mozaiklerle süslü. Evin arkasında yer alan havuz ise kenarları olmadığı için Pasifik Okyanusu’nun bir parçası izlenimi uyandırıyor.

AVRUPA KLASINDA PROJE,İSTANBUL’UN

Viaport Venezia Evleri

Artık Venedik’i yaşamak için Venedeik’e gitmeye gerek kalmadı…

Tarih dokusu, eşsiz kanalları ve mimari estetiğiyle Venedik Viaport Venezia ile artık İstanbul Avrupa yakasında. Başarılı mimar Murat Yılmaz imzasını taşıyan ve “4 gün 3 gece değil, ömür boyu Venedik” sloganı ile lanse edilen Viaport Venezia, İtalyan estetiğini yansıtan konutları, içinde gondollarla gezebilceğiniz alışveriş merkezi ve modern ve trendy ofisleriyle İstanbul’da yepyeni bir yaşamın kapılarını aralıyor.

Venedik estetiğini, İstanbul’un büyüsüyle buluşturan dev proje Via Port Venezia, AVM, sinema, spor salonları, oyun parkları, yürüyüş alanları, yüzme havuzları ve ofis planlarıyla şehrin göbeğinde, Avrupa standartlarında, prestijli bir yaşam sunuyor. Üstelik havaalanına yakınlığı, E-5’e ulaşım kolaylığı, önünden geçen tramvay ve yapım aşamasındaki metro hattıyla yaşam kalitenizi arttırıyor.

TEM Otoyolu’nun hemen yanında, Eski Edirne Asfaltı üzerinde, Habipler-Topkapı tramvay hattının yanı başında olan Viaport Venezia, ulaşım noktasında avantaj sunuyor.

BODRUM’A YAKIŞAN YENİLİKTE Kİ KONUTLAR

Vivaldi Verdi Evleri

Doğanın tüm cömertliğini sergilediği Bodrum yarım adasının Turgutreis beldesinde yer alan VİVALDİ & VERDİ, doğası ve mimarisindeki gerçeküstü güzelliği ile sanki dünyanın başka bir yerinde.

507 metrekarelik 8 özel villadan oluşan Vivaldi ve 284 metrekarelik 8 ikiz villadan oluşan Verdi…

Deniz, size özel plajıyla yanlızca 100 metre ötenizde, sınırsız manzarası ile göz alabildiğine evinizin önünde. Villaların bodrum katlarında bir akvaryuma dönüşen havuzunuz ise Vivaldi‘nin Bodrum süprizi ! Özel havuzları, saunası, fitness salonu, şarap mahzeni ve sinema salon ile yaşamın tüm mutluluğunu ağırlayan Vivaldi & Verdi villaları…

BLUX TÜRKİYE’DE !

Otel, mağaza, restoran, konut, ofis ve alışveriş merkezi gibi projelere aydınlatma konusunda profesyonel ürün ve çözümler sunan İspanyolların önde gelen firmalarından BLUX, Türkiye`de…

Dünyada 25 seneyi aşkın süredir aydınlatma sektöründe yeralan ve ünlü tasarımcılarla çalışan BLUX, tasarım yönü güçlü geniş ürün yelpazesi ile çevreci bir aydınlatma felsefesi sürdürmekte. Özellikle Hilton otelleri ve Guggenheim müzesine yaptığı çalışmalarla dikkat çeken marka, ürünleriyle mekanlara teknoloji ve estetiğin birleştiği çarpıcı görünümler kazandırırken şu ana kadar gerçekleştirdiği projelerle Avrupanın prestijli aydınlatma markalarından biri konumunda…

İç ve dış mekânlar için çok aşamalı aydınlatma ürünleri sunan markanın Türkiye mümesilliğini BLUX TÜRKİYE yürütürken aynı zamanda ürünlerin temsilciliği ve yurtiçi teminlerini sağlamakta.